TTB’den uzmanlar, 10 aydır aşılama yapılan bir ülkede her gün 200-300 ölümün olduğunu, üstelik bu durumun kanıksatıldığını belirtti. Uzmanlar aşılamanın azaldığına, filyasyonun ise tamamen unutulduğuna da dikkat çekti.

Günde 300 ölümü bize kanıksattılar

Haber Merkezi

Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu’ndan uzmanlar, koronavirüs salgınıyla geçen 18 ayı değerlendirdi. TTB Pandemi Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, son bir haftadır dünya genelinde azalan vaka sayılarının Türkiye’de arttığını söyledi.

Kısıtlamalar kaldırıldığından beri her gün 200-300 arasında ölümün adeta kanıksatıldığını belirten Şenol, “Üstelik bu ölümler 10 aydır aşısı olan bir ülkede yaşanıyor” dedi.

Prof. Dr. Şenol, şu değerlendirmeleri de paylaştı:

Aşılamada net kurallar yok: Ekim ayı itibarıyla yetişkinlerin sadece yüzde 74'ü, tüm nüfusun ise yüzde 54'ünün çift doz aşısı tamamlandı. Geçtiğimiz dört ayda aşılama kapasitesinin dörtte üçü kullanılmadı. Devlet aşı kararsızlığını gidermek için şeffaf veriye ve bilgiye dayalı etkili bir iletişim kampanyası düzenlemedi, hatta aşı karşıtı propagandalara izin verdi. Devletin konu aşılamaya geldiğinde kuralları net bir şekilde koymuyor oluşu ancak popülizm ile açıklanabilir. Sağlık Bakanı artık tüm sorumluluğu yurttaşa yıkmaktan vazgeçip yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

Aç-kapaların bilimsel altyapısı yok: İktidar işçi, işsiz, emekli, yoksul, esnaf için hiçbir sosyal-ekonomik çalışma ve hazırlık yapmadan, tedbir almadan bilimsel altyapısı olmayan kapanma ve açılma süreçlerine girdi, topluma daha da fazla zarar verdi. Aynı iktidar 1,5 yıl yüz yüze yapılmayan eğitim ile bir neslin eğitim hakkını elinden aldı. Okulları hiçbir bilimsel hazırlık gerekliliği yerine getirmeden kapatanlar, şimdi de okulların açık kalması için hiçbir tedbir almıyor.

Pozitiflilere etkisiz ilaç veriliyor: Pandeminin erken döneminde, o günün kısıtlı bilgileri ışığında, ilaç tedarik edilmiş ve uygulamaya geçirilmiş olması anlaşılabilir. Ama kullanılmakta olan ilacın uluslararası literatürde etkisiz olduğu, kullanılmaması gerektiği belirgin hale geldikten sonra uzunca bir süre dağıtımının sürdürülmesi; herhangi bir açıklama olmaksızın da bir gün bir kararla nihayet tedavi şemasından çıkarılmış olması, sürecin en çarpıcı yaklaşımlarından biri. Hâlihazırda, hemen her hastaya dağıtılan diğer bir ilacın gerek ülkemizdeki gerekse uluslararası literatürdeki çalışma sonuçlarıyla etkisizliği gösterilmiş olmasına rağmen halen dağıtılması ve kullanımının sürdürülmesi aynı ölçüde açıklamaya muhtaç. Belirtilen ilaçların bu denli yaygın kullanıldığı başka bir ülke bulabilmek zor.

Sağlık hizmetlerine erişim azaldı: Özel sağlık kurumlarına başvuru sayısında kısmi bir azalma, kamu ve üniversite hastanelerine başvuru sayılarında ise ciddi bir düşüş meydana geldi. Kişi başı hekime müracaat sayısı 2019 yılında 9,8 iken yüzde 26,5 azalarak 7,2 oldu. Özel merkezlere başvuru sayısı 6 milyon azalırken (yüzde 7,5) devlet ve üniversitelere başvuru 163 milyon (yüzde 37,6) azaldı. Ertelenmiş sağlık hizmetleri fazladan ölümlere, geciken tanılara, komplike hale gelen hastalıklara yol açtı.

Aşılama azaldı, filyasyon unutuldu: Sağlık Bakanlığı verilerine göre uygulanan toplam aşı miktarı 110 milyon dozu aştı. Gerek ilk doz gerekse ikinci doz ve tanımlanmış gruplarda takviye doz için günlük aşılanma oranlarındaki azalma kaygı verici. Delta varyantı koşullarında aşı takvimini tamamlamış nüfus oranının en az yüzde 85 olması gerekir. Bakanlığın bilimsel gerekliliklere uygun yapmadığı filyasyon ise artık tamamen unutulmuş durumdadır.

Prof. Dr. Şenol, “İktidarlara yükümlülüklerini hatırlatarak bu salgının sömürüyü derinleştiren ve yeni salgınları körükleyen varlığına dur demek, hepimizin sorumluluğundadır” diyerek sözlerini tamamladı.