İstanbul 18,16 milyon nüfusu ile Türkiye’nin en büyük kenti. Tam bir metropol ve tam bir keşmekeş yuvası. Ankara’nın nüfusu ise, 5,3 milyon

İstanbul 18,16 milyon nüfusu ile Türkiye’nin en büyük kenti. Tam bir metropol ve tam bir keşmekeş yuvası. Ankara’nın nüfusu ise, 5,3 milyon. Onun da yaşadığı karmaşa açısından İstanbul’dan farkı yok. Bir yağmur yağmaya görsün her iki kent de sele teslim..

Neredeyse her dört vatandaşımızdan biri bu iki İlde yaşamakta. Dolayısıyla her dört vatandaştan biri benzeri sıkıntıları sık sık yaşamakta.

Uzun süredir yönetimde olan AKP’li belediyeler, her yağmurda suçu kendilerinden başka her şeye mal ediyorlar. Halk da buna inanıyor ki her seçimde yine bunlara oy vermekte.

İyi de bu belediyelerin başıbozuklukları, denetimsizlikleri, ilgisizlikleri nedeni ile ölen , yaralanan, sakat kalan yine o gelir düzeyi düşük yoksul vatandaşlar değil mi?

Son on gün içinde İstanbul’da yaşanan Zeytinburnu patlaması ve şehir içi otobüs faciaları gösteriyor ki Topbaş ve şürekasının özel sektöre devrettiği taşımacılık işi hiç denetlenmemekte olup İstanbul’un hemen hemen her işi , “saldım çayıra mevlam kayıra” anlayışı ile yürütülmektedir.

Okumayan, sorgulamayan bir toplumuz. Yukarıda sözünü ettiğimiz her iki olay için de vatandaş ve yetkililer defalarca farklı farklı tarihlerde uyarılmışlar. Ancak yetkililer insan hayatını hiçe saydıklarından ilgisiz kalmışlar. Diğer taraftan anlaşılıyor ki okumayan araştırmayan vatandaşa da uyarıyı yapan kurumlar bir şekilde ulaşamamışlar.

Sadece İstanbul için değil diğer illeri de kapsayan bir uyarıyı, 2013 Aralık ayında Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar yapmış.

En son İstanbul Şubesi’nin açıklamasında Ulaştırma Bakanlığı da uyarılarak; “26 Haziran 2012 tarihinde ve 28335 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan, Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelikte yapılan değişiklik ile “Yangın algılama ve alarm sistemleri” araçlarda tadilat kapsamına alınmıştır. Söz konusu yönetmeliğin yayınlanması, yolcu güvenliği ve araç güvenliği açısından atılan önemli bir adım olmuştur.

Yayınlanan yönetmelik, İlk defa tip onayı alınarak imal edilecek yeni tip M2 (minibüs) ve M3 (otobüs) kategorisi araçlarda, 1/11/2012 tarihinden itibaren, aynı kategorideki tip onayı mevcut araçlarda ise 1/11/2013 tarihinden itibaren, önceden tescil edilmiş araçlar (2005 model ve sonrası M2 ve M3 kategorisi araçlar) için ise, 1/1/2014 tarihinden itibaren, yayımlanmış olan Yangın Algılama ve Alarm Sistemleri hükümlerine uygun hale getirilmelerini zorunlu kılmaktadır.

Ne var ki, yönetmelik hükümlerinin, özellikle önceden tescil işlemi görmüş 2005 model ve sonrası M2 ve M3 kategorisi araçlarda uygulanıp uygulanmadığının takibi ve denetimi, kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonsuzluk nedeniyle hiçbir kurum ve kuruluş tarafından yapılmamaktadır. Bu nedenle de, işletme veya araç sahipleri yönetmeliğin hükümlerini yerine getirmemektedirler. Bu bağlamda; yollarda seyreden araçların ve dolayısıyla yolcuların güvenliğini temin etme sorumluluğu olan Ulaştırma Bakanlığı`nı görevini yapmaya çağırıyoruz” deniyor.

Benzer bir açıklama da Zeytinburnu patlamasından sonra yapılmıştı. Yine Şube Başkanı Zeki Arslan yerel yönetimlerin sorumluluğuna vurgu yapmış ve denetim yapmadıklarına dikkat çekmişti. Bir diğer vurgu da yerel yöneticilerin bu vurdumduymazlıklarını ört bas etmeye çalışmaları, olay yerinde inceleme yapmak isteyen Oda yetkililerinin olay mahalline sokulmamalarınaydı.

Yani, işin gerçeği AKP belediyeleri yedikleri naneleri gayet iyi biliyor ve suçlarını örtmeye, saklamaya çalışıyorlar. Aslında mevcut burjuva yasalarında bile bütün bunlar suç kapsamındadır. Yetkililer hızla sorgulanmalı, yargı önüne çıkarılmalıdır.

Ülkenin gündeminde yoksulların birbiri ardına, madenlerde, kentlerde pisi pisine ölmeleri/ öldürülmeleri varken, sendikalı oldukları için işten atılanlar varken, uydurma bahanelerle grev ertelemeleri varken kadına karşı şiddet her gün göz önünde olup bittiği halde AKP zihniyetinin Arınç’ın sözlerinde somutlanması varken dört gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden Türkiye’nin Cumhurbaşkanı adaylarının söylemlerinde bunların hangisi kaç kez dillendirildi bir bakın bakalım ne göreceksiniz!