Bu hafta muhteşemlikten başımıza vallahi de billahi de bir iş gelecek. İnanılmaz yazılar, inanılmaz yazarlar, inanılmaz yağlar, ballar ve daha neler neler var. Kısa kısa ortaya karışık tabak yapıyorum, ekmeğinizi istediğinize banarsınız.

*Sabah’ın Ankara Temsilcisi Müderrisoğlu, severek takip ettiğim bir isim. Bilim kurguyla, insan sayborg ilişkisini çok iyi kurmuş, geleceğin nano teknoloji içerikli içeriklerini şimdiden gazetesinde ilmek ilmek dokuyan bir birey. Rick and Morty, Doctor Who ya da Uzay Yolu gibi dizilerden hoşlanıyorsanız, kendisi tam bir cevher. Hem de keşfedilmemiş olanından. Aynı Akdeniz’deki doğal kaynaklar gibi. Bakınız bu haftaki yazısında Berat bakanımı, “tam bir akıllı seyir füzesi” olarak tanımlamış. Hedefe kilitlendi mi, netice alana kadar devam ediyormuş. Albayrak’ın “yazılım”ı ise hep güncelleniyormuş... Berat Bey’in ortaokul seviyesindeki powerpoint sunumları esnasında alın bölgesinden çıkan yoğun miktarda terin de bu vesileyle aslında roket yakıtı olduğunu söyleyebiliriz. Bakanım çok dolu çünkü. Adeta dünyanın en hızlı uçağı SR-71’in gövdesinin yakıt dolu olmasından dolayı, kalkış öncesi tüm gövdesinden yakıt sızdırması gibi bir olay. İnanılmaz, yaşanır.

Bu vesileyle Berat bakanımın bir vecizesini de sizlerle paylaşmak istiyorum: Yarın bugünden daha iyi, ertesi gün de yarından daha iyi olacak… Yani Türkçesi şu bugün yarından daha kötü, yarın da ondan sonraki günden daha kötü olacak demek… Neyse ki geleceğe olumlu bakıyoruz ve o “Türk, öğün, çalış güven” benzeri bir vecizeyi daha hatırlıyoruz: Oku, düşün, uygula, neticelendir… (Baş harfleri yan yana gelince bir ilginç oluyor ama olsun…

* Cevizi bildiniz. Her birimizin en azından TOKİ’den önce hayatımızda bir ya da birden fazla ceviz ağacı görmüşlüğümüz vardır. Evet, haberimiz cevizden geliyor. Cevizin gen merkezi ve anavatanı olan Türkiye, dünyanın en çok ceviz ithal eden ülkesi oldu. Türkiye 2019 yılında, 129 milyon dolarlık ceviz ithalatı yaptı. Özet şu, kendi ürünümüze muhtaç kaldık. Kendi tohumumuzu kendimize yasakladık. Şimdi de öylece dımdızlak milletin bize onu bunu satmasını bekliyoruz. Kendi ülkemizde kendi üretimimiz olan Rakı bile yurt dışında daha ucuz, çünkü alkollü ürünlerde %234’e varan vergiler var. Hükumet olmak çok kolay. Bir şey üretmeden her şeye vergi koyuyorsun, oluyor. Kimse de laf etmiyor. Eden olursa zaten bas gazı aşkım bas gazı…

* Chillikte sığır açan bir biçimde İstanbul Sözleşmesi’ne itiraz eden tayfa yine online. Makam arabası şoförlüğünden mecliste yan karakter cosplay’ine kadar geniş bir yelpazede tanıdığımız “Yeliz”, şimdi de kadın erkek eşitliği konusunda bilgisini, deneyimizi ve debriyaj kontrolünü kullanıyor. Gerektiğinde sol ayağı ile hem debriyaja, hem de frene basıp özel manevralar yapabilen bir vekilimiz (ya kendisi bir de İstanbul milletvekili #kalitetesadüfdeğildir)… Neyse vekilimiz şöyle bahşetmiş: “Kadın erkek eşit değildir, eşitlik koca bir tantanadır. Eşitlik hayvan ve eşyada olabilir. İnsan eşrefi mahluktur, eşi benzeri olmaz. Erkek ve kadın da öyle”… Al bu cümleyi duvara as dercesine bir açıklama. Böyle bir zeka, böyle bir medeniyet, böyle bir süpersoniklik kolay bulunamaz. Cahilimiz, eşitliğin hayvan ve eşyada olabileceğinden dem vurmuş. Oysa ki hayvanları da dikkatli incelese hiçbir hayvanın birbirinin aynısı olmadığını, hiçbir Mercedes’in birbirinin tamamen aynı olmadığını fark etmesi gerekirdi. Tabii ki böyle bir düşünceyi kendisinden beklemek evrimden çok fazla şey beklemek olurdu. Evrim derken sosyal ve toplumsa zeka olarak evrimi tabii ki. Oysa İstanbul Sözleşmesi “Kadın ve erkek aynı şeydir” demiyor. “Kanunlar önünde, toplum önünde, iyi günde, zor günde, kim olduğuna bakılmaksızın eşit olmalıdır” demekte. Makam şoförüyle vekil de eşittir oysa ki. Kendisi bu durumun en büyük kanıtıyken, toplumsal eşitliği yok sayması beni biraz üzdü. Umarım kendisinin keyfi yerindedir. Çünkü en son “Memlekete nasıl daha faydalı olarım” diye başlayan bir konuşması tekrar internette dolaşmaya başlamıştı. Videoda kendisi Turamp’a, “Bakkaldan bir poşet kahvaltılık alsan hesabını yapamazsın” diyordu.

* Son olarak terli bakanımın “Ekonomimiz adım adım yeniden yükseliyor” açıklamasından sonra Avro’nun 8 Lira’yı geçtiğini hatırlatıp, ekonominin büyük bir bilim olduğunu anımsayalım. Bakın ülkede ne isterseniz olabiliyorsunuz, ne dediğinizin ya da ne bildiğinizin hiçbir önemi yok. Yeter ki gerekenleri gereken zamanda söyleyin. İşte böyle büyük bir özgürlükler ülkesiyiz. Gelecek daha iyi geliyor, eminim.