Şampiyonlar Ligi maçlarının devam ettiği şu günlerde spor dünyası Barcelona transfer yasağı ile sarsıldı

Şampiyonlar Ligi maçlarının devam ettiği şu günlerde spor dünyası Barcelona transfer yasağı ile sarsıldı. Genel geçer Türk futbol izleyicisi olarak bizler Avrupa’dan gelen bu tarz haberlerin “kolpa” olmadığını biliriz. Kaldı ki genel olarak o diyarlarda adalet bizde olandan çok daha hızlı tecelli eder ve –ironik olacak ama- adil bir adalet sistemi vardır.
Hepimiz hatırlarız 2006 yılına “Seri A Skandalı” olarak damgasını vuran olayı. Bizim Susurluk benzeri bir tesadüfler zincirinin sonunda  yapılan Temiz Ayaklar Operasyonu ile şike organizasyonu ortaya çıkarılmıştı. Mafya takibinde olan İtalyan polisi “yasal olarak” dinlediği telefon konuşmaları arasında içinde İtalya’nın futbol patronlarının da olduğu diyaloglara rastlamıştı. Sonuçta “ayaklar temizlensin” diye son şampiyon Juventus Seri B’ye – bizim tabirimizle kümeye- düşürülmüş; Milan, Lazio ve Fiorentina da bir sonraki sezona puan eksikleriyle başlamaya mahkûm edilmişti.  Yani diyeceğim o ki garp cephesinde adalet sürüncemede kalmaz.
Ülkemizde biz daha çocuk işçi çalıştırılmaması için gerekli cezaları ve yaptırımları yürürlüğe koyamazken eloğlu “çocuk futbolcu”nun hakkını korumaya çalışıyor. 18 yaş altı, henüz reşit olmayan yabancı futbolcuların kulüpler tarafından yok pahasına transfer edilmesi, uzun süreli sözleşmelerle bağlanmasına engel olmak için FIFA’nın belli kuralları var. FIFA diyor ki; başka bir ülkeden “çocuk futbolcu” transfer edeceksen, ya bu futbolcu Avrupa Birliği üyesi olan bir ülkeden ve en az 16 yaşında olacak, ya senin ülke sınırının 50 kilometre yakında ikâmet edecek , ya komşu ülke federasyonuna kayıtlı kulüp tesisin sınıra 50 kilometre uzakta olacak ya da senin ülkene futbolla ilgisi olmayan bir sebepten ailesiyle birlikte taşınmış olacak. Bu arada aynı kurallar bizim ülkemiz için de geçerli ve anlaşmazlıklar FIFA tarafından çözüme ulaştırılıyor.
Takımları kurtarma sohbetlerinde sıklıkla dile getirilir, Avrupalı’nın alt yapıya ne kadar önem verdiği. Öncelikle bunun en önemli sebebi kulüp için ekonomik olması; eğitiminden emin olduğun bir futbolcuyu ucuza tranfer etmesi ve hatta pahalıya satması. Zira aslında ekonomi eğitimi alan Arsene Wegner’in de dediği gibi bir teknik adam maç kazanmak yanında kulübüne transferlerle de kâr ettirip para kazandırmasıyla başarılıdır. İkinci nedeni ise küçük yaştan bu yana kulüp kültürü ve bağlılığı ile yetişmiş yetenekler olmaları.
Bilenler bilir Barcelona’nın “La Masia” – İspanyolca çiftlik- denilen bir tesisi var.  Hemen stadın yanında olan bu eski yapı, aslında Camp Nou inşa edilirken mimar ve mütteahhitlerin, bir anlamda, şantiyesi olarak kullanılmış. Sonrasında 1966 yılında Johan Cruyff’ın verdiği akılla La Masia’ya dönüştürülmüş. Burası aslında yatılı bir “futbolcu yurdu.” Yetenekli çocuklar 7-8 yaşında çiftliğe alınıyor, fiziksel güç kadar futbol zekasına da yatırım yapılıyor. Genç yetenekler Barcelona’nın A takımı sistemi ile yetiştiriliyor. Kampa Katalunya dışından çocuklar kabul edilse de hepsinin savaşçı Katalan ruhunu temsil eden ve en ünlü mezun olan Guardilo’ya benzemesi isteniyor. Yaptıkları her maçtan sonra oyuncularının kendilerine “yendik mi?” değil “nasıl oynadık?” sorusunu sormalarını isteyen La Marsia’nın mezunları arasında Xavi, Puyol, Valdes, Messi gibi oyuncular var.
İşler bu kadar sistemli ve kitabına uygun görünse de FIFA, küçük yabancı futbolcu transferinde kuralsızlık olduğu gerekçesiyle Bercelona’ya iki sezon transfer yasağı koydu.
Konuyu CAS’a (Court of Arbitration for Sport) taşıyacaklarını belirten Kulüp Başkanı Josep Maria Bartomeu, bu kadar ağır ceza beklemediklerini belirterek, gerekirse La Masia’nın sisteminin değişebileceğini söyledi. Barcelona’yı FIFA’ya şikâyet edenlerin bilinmemesi ve bu işin arkasında Real Madrid’in olabileceği iddialarına karşı da sessiz kalan Başkan, kanıt topladıklarını ve FIFA’nın kendileriyle görüşmeyi kabul etmemesinden dolayı bir üst mahkemeye gideceklerini söyledi.
Dünyanın herhangi bir yerinden gidip Barcelona futbolcusu olmak büyük hayal! Hatta bazı ülkeler için Türkiye’de oynamak bile yeterince iyi olacak ki özellikle Afrika ülkelerinde, çok fakir ailelerin üyeleri olarak dünyaya gelip ülkemizde futbolcu olmak için gelen binlerce genç var. Tabii ki bunların pek azını yeşil sahalarda görme şansımız oluyor. Pek çoğu ise üst geçitlerde sahte saat satıyor. Yıllar evvel nasıl Almanya bize “acı vatan” olduysa şimdi onlara oluyor. Fakat yine güzel ülkem bu durumu da hemen içselleştirmiş olacak ki bakın ne diyoruz: Gündüz saat satar / Gece maça çıkar / Semti Eminönü / Henri Bienvenu!