Televizyonların savunduğu tez Netflix’in yaptığı yeni araştırmayla çürütülmüş durumda. “Halk istiyor biz ondan yayımlıyoruz lafı boş çıktı

Güne gülerek başlamak istiyoruz

Netflix dünya çapında 77 milyon abonesi üzerinden yaptığı araştırma sonuçlarını açıkladı. Çok net sonuçlar olduğu için geçerliliği var diye düşünüyorum. Araştırma metodolojisi şu şekilde yapılmış. Bunları baştan yazıyorum ki verileri ona göre siz de değerlendirin istedim.

Araştırma sonuçları 6 ay boyunca ABD, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Kanada, Kolombiya, Almanya, İspanya, Fransa, İngiltere, Hindistan, İtalya, Japonya, Güney Kore, Meksika, Malezya, Hollanda, Yeni Zelanda, Filipinler, Polonya, Portekiz, ve Singapur’daki ayda yaklaşık 77 milyon Netflix kullanıcısının izleme verileri incelenerek hazırlandı. Zirve yapan izleme saatleri hafta içi verilerinden alındı. Araştırmada belirli içerik türlerinin bir gün içinde en çok izlenme saatleri, farklı ülkelerin kendi zaman dilimlerine göre hesaplandı. Listede Türkiye yok. Nedeni Türkiye pazarına çok yeni girdiği için olabilir. Pazar tam olarak oluşmadığı için bir dahaki araştırmalarda Türkiye de olacaktır diye düşünüyorum.

22 ülkede gerçekleştirdiği global bir araştırmaya göre tüketiciler neyi ne zaman izleyeceğini kendi seçtiğinde, geleneksel TV kanallarının gün içinde verdiği programlardan çok daha farklı içerikleri izlemeyi tercih ediyor. Örneğin uyanır uyanmaz sabah haberleri yerine komedi izlemeyi tercih ediyorlar. Öğlen kuşağındaki kadın programlarının yerini drama dizileri alıyor. Akşam saatlerinde en çok korku/gerilim yapımları, gece yatmadan önce ise yine komedi programları izleniyor.

Araştırma özetle bu şekilde. Yeni yayıncılığı anlamak isteyenler eminim buradan kendilerine çok önemli dersler çıkartacaktır. TV’lerin inadı bakalım daha ne kadar sürecek. Hep savundukları tez aslında çürütülmüş durumda. “Halk istiyor biz ondan yayınlıyoruz” lafı boş çıktı. İsteyen elbette vardır ancak işin geleceği düşünüldüğünde bu taleplerde bulunanlar bir avuç kalmış durumda. Özellikle aktif yaşamın içinde olanlar, yeni dünya düzenine yani teknolojiyi yoğun kullanmaya geçenler artık TV izlemiyor. Reklam verenler de malını satmak için onlara ulaşmaya çalışıyor. Bir de şöyle bir durum var. Günümüzün potansiyel alıcıları reklamla kesilen içeriklerden de kaçıyor. Parasını vererek kesintisiz film-dizi izlemek istiyor. Üstelik buradaki ürün gamı da hazır yeri gelmişken söyleyeyim epey gelişti. Belgeseller, çocuklar için özel içerikler her şey bu platformların içerisinde yerini almaya başladı. TV patronları eskiden çok etkili zengin insanlardı. Şimdi Netflix gibi platform olarak hizmet veren patronlar zenginleşmeye başladı. Şimdi ne olacak? O zaman reklamlar hiç bir yerde yayınlanmayacak, bu iş nasıl olacak mı diyorsunuz? Buradan sonrası reklam dünyasını da ilgilendiriyor. Neticede reklamcılık bitmiyor. Şekil ve ortam değiştiriyor. Bunu görmek gerek.

Reklamlarınızı artık nasıl yapabilirsiniz?
Tüketildiği yer ve yapılış şekli değiştiği için önce siz de klasik yöntemlerinizi ve stratejilerinizi güncellemelisiniz. Platform dizilerine sponsor olabilirsiniz mesela. Çok etkili olacağını söyleyebilirim. Tabii ki burada da size tutacak diziyi seçmek gibi önemli bir iş düşüyor. Bunu anlamak için yeni nesli çok iyi tanıyan içerik yöneticilerine ihtiyacınız var. Onların seveceği bir diziyi seçip sponsorluk anlaşmanızı onunla yapmalısınız. Bunun dışında da ürünlerin tüketilmesini sağlamak için program araları reklamları kullanamayacağınız için (öyle bir ara yok çünkü) Ürün yerleştirme tekniğini kullanmanız çok işinize yarayacaktır. Orada da bir hata yapıyorsunuz. O kadar antipatik ürün yerleştirme yapılıyor ki sizin ürün sosyal medyaya çerez oluyor. Satışlar yerlerde... Müşteriniz memnun kalmıyor hep başınıza iş çıkartıyor. Yani tekniklerinizi taktiklerinizi acil güncellemelisiniz. “Parayı verir gözlüğü taktırırız. Çok meşhur adam, kadın diye düşünmeyin. Sonuç gerçekten mezelik oluyor. Akılcı ürün yerleştirmeler gerek size. Bu alanda uzmanlaşmalısınız.

Reklam dünyası için bir önemli mecra da son iki üç senedir fark edildiği üzere YouTube, Twitch gibi platformlar. Burada meşhur olmuş, takipçisiyle konuşan, iletişimi çok güçlü içerik üreticilerini tercih ederek ve o içerik üreticisinin ürününüzü kendisine göre doğru anlatmasını sağlayarak etkili marka iletişimi yapmanız mümkün. Bunun detaylarını daha önce yazdım o yüzden tekrar yazmıyorum. Merak edenler eski yazılarımdan bulabilir. Fenomenlik konusu biraz sıkıntılı. Twitter, Instagram tek başına çok anlamsız bir hal almaya başladı. Epeydir öyle gerçi ama ben yine de altını çizeyim istedim. Sosyal medyayı birbiriyle entegre kullanmak çok önemli. Her şey her yerde olmuyor. Bunu da iyi planlamak gerekiyor. Çalışılacak isimler dijital itibar sahibi olmalı. Sadece çok izlenen çok paylaşılan olması da yeterli değil. Bu konuda mühendislik bölümü açılsa yeridir. O kadar çetrefilli bir iş.

Çok net olan bir konu da en etkili iletişim aracının video olduğu!
İnsanlar artık her şeyi izlemek istiyor. Alt sekmeye bile atsa dinlemek istiyor. Yani görsel işitsel olarak iletişimde kalmak çok önemli. Yazılı olarak da tabii iz bırakmak gerekli ki arandınız mı rahat bulunabilin. Özetle pek çok kez benzer konularda yazmış biri olarak bir süre daha bu konuları yazı konusu yapmaya devam edeceğim gibi görünüyor. Şimdi bir fark var ama; somut araştırma verileri ile anlattığım şeylerin belgeleri gelmeye başladı. Arkası da gelecektir diye düşünüyorum. Herkesin derdi artık bu işleri adam gibi yapabilmek malum. Şunu da unutmayın! Bu işi artık öğrendim bundan sonra 10 sene bu bilgi beni götürür mantığı çok yanlış! Bugün burada yazdıklarımı yarın değiştirebilirim. Yaşayan bir organizmanın içerisinde olduğumuzu unutmayın. Yani içinde yaşadığınız sürece güncelliğinizi ve stratejinizi oluşturabiliyorsunuz. Arkaya yaslanmak yok. Hep tetikte olmak gerek. Yoksa sonuç ‘patates.’
Herkese keyifli bir hafta sonu dilerim.