Can Kazaz’ın son albümü ‘Sürsün Bahar.’ Kent yaşamından kaçan Kazaz, “Güneş ve rüzgâr enerjisi bize yeter. Yoksa gökdelenleri sallayacak doğal felaketlerle karşılaşabiliriz” diyor

Güneş de rüzgâr da bize yetsin artık

ÖYKÜ ÖZFIRAT

Can Kazaz’ın yeni albümü ‘Sürsün Bahar’ sevenleriyle buluştu. “Ben sizden kaçtım” diyerek çok ses getiren Kazaz, geçen dönemlerde kırsala göçtüğünü duyurmuştu. Modern yaşam ve kent hayatı eleştirilerine yer verilen bu albüm üzerine Can Kazaz ile konuştuk.

“Ben sizden kaçtım” dediniz. Hayat nasıl gidiyor?
2011’de bir blog adıydı aslında bu benim açtığım, sonra mahlas gibi oldu sosyal medyada. En sonunda albüme de adını verdim 2017’de. Ama evet bir kaçışın güzellikler getireceğine inanmasam da, kırsala göçtüğüm doğru. Çanakkale Biga civarında bir köydeyim ve hayat güzel. Daha doğrusu bana güzel. Büyük şehir zorluklarındansa, köy yaşantısının zorluklarını tercih ediyorum. Çıkıp nefes almak, sessizlik içinde daha derinleşerek düşünebilmek ve stres yükümü azaltmak için yaşadığım yerden memnunum. Şarkılarımda sürekli bahsettiğim şeyi gerçekleştirmenin de iç huzuru var. Onun dışında müzik yapmak ve yine müzikle ilgili koşturmacalar var.

Kırsalda yaşamaya başlayınca müzik hayatınız bundan nasıl etkilendi?
Kırsalda yaşayışımın etkisi doğrudan müziğe yansımadı henüz. Bunun yansıması zaman alacaktır, daha doğadan öğrenecek çok şeyim var. Ama bu süreçte çok yolculuk yaptım ve yolculuklarımda sözler, şarkılar ortaya çıkardım. Yollar her zaman ilham kaynağı oldu bana, etrafımda gördüğüm manzaralar yazdığım sözlere ve müzikle oluşturmaya çalıştığım atmosfere etki ediyor epey. Pastoral bir hava katıyor.

‘Sürsün Bahar’ eskilere göre nasıl bir albüm oldu?
‘Sürsün Bahar’ şu ana kadar yaptığım en kapsamlı prodüksiyon diyebilirim. Yaylı dörtlüsü için aranjmanlar, koro eseri gibi daha önce denemediğim çapta düzenlemeler yaptım. ‘Ben Sizden Kaçtım’daki çok daha karanlık halden sıyrılıp, hüzünlü ama huzurlu halime geri döndüm diyebilirim. Olabildiğince müziğimi geliştirmeye, üzerine koymaya çalıştım ama süregelen çizgimi bozmadan yaptım bunu.

‘Keşke Uyuyabilsem’, ‘Sürekli Dert’ gibi isimlendirdiğin şarkılar görüyoruz. Ruh halinizin yansıması diyebilir miyiz?
‘Sürekli Dert’ eski bir şarkı ama birçok kısmıyla şu anki ruh halimle örtüşüyor. ‘Keşke Uyuyabilsem’ ise her günkü temennim. Gerçekten uyuyamadığım günlerden birinde besteledim nakaratını. Ne kadar yorgun olursam olayım sabaha karşı ancak uyuyabiliyorum. Daha erken yatarsam uyuyamıyorum ve sızlanıyorum kendi kendime. Bu kez geç kalkıyorum ama erken kalkmam gereken durumlarda da yine keşke uyuyabilsem diyorum. Hepimiz yaşamışızdır herhalde. Kafayı koyduğu gibi uyuyabilen insanlara imreniyorum.

‘Sürsün Bahar’ hikâyesi olan bir şarkı gibi. Doğru mu düşünmüşüz?
Doğru evet. Babama yazdığım bir ağıttır. 2014’te biraz ani kaybettik kendisini ve anısını yaşatmak için çabalıyorum. Sözlerin hepsi O’na sesleniyor.

‘Güneş de rüzgâr da bize yetsin’ diyorsunuz. Gökdelenlere de gönderme görüyoruz. Şehir hayatı ve yabancılaşmış modern insana dair gözlemlerinizi mi yansıtıyor bu şarkı?
Aslında güneş ve rüzgârdan elde edilen enerjinin bize yetebileceğinden bahsediyorum şarkının nakaratında. Ve aksi yöndeki gidişata dur demezsek, gökdelenleri sallayacak doğal felaketlerle karşılaşabiliriz. İklim değişikliğine işaret eden, yozlaşan toplumu dürten bir şarkı diyebilirim. Gözlemlerim, somut veriler ve kişisel görüşlerime dayanıyor.

Geçen günlerde yayımlanan bir yazınızda “İnsan ünlü olduğu için kalitesizleşmez, zaten kalitesizse ünlü olunca bu görünür hale gelir” dediniz. Türkiye’deki sanatçıların zaman içindeki değişimlerini nasıl değerlendiriyorsun?
Sanatçılar da her birey gibi kendi yolundan ilerliyor sonuçta. Tek bir çıkarım yapmak doğru olmaz. Kimisi çizgisini, saygıdeğerliğini koruyor, kimisi daldan dala konuyor çıkarları için. Sanatçı olup makul kalmak da zor iş bu kadar kutuplaşmış bir ülkede. İlla ki birilerinin gözüne batıyor insan fikirlerini açık ettiğinde. Sanatçıların ve tüm bireylerin politik olmamak için yaptığı her hamle politik oluyor. Kaçışı yok. Toplumun gözü önünde her yaptığınıza bir anlam yükleniyor. Dolayısıyla vicdanlı, onurlu, doğru ve dürüst çizgiden kopmamak lazım. Gerisi kendini gerçekleştirir zaten.

Sevenlerin seni ne zaman, nerelerde dinleyecek?
14 Kasım’da Zorlu PSM Studio’da Sürsün Bahar turnesini başlattık, tekrarı olmayan özel bir konser oldu. 15 Kasım’da IF Ankara ve 16 Kasım’da Eskişehir SPR Pub sahnesindeydik. Sonrasında da yoğun program devam ediyor. Gelişmeleri ve konserleri kaçırmak istemeyenler için sosyal medya hesaplarımı ve web sitemi takibe almalarını ve sevdikleriyle paylaşmalarını öneririm.