Güneşe lamba yakan adam

Murat TIRPAN

Türk sinemasının önemli görüntü yönetmenlerinden Aytekin Çakmakçı'yı, Aytekin Abi'yi maalesef kaybettik. Alain Badiou'nun felsefeyle ilgili söylediklerini sinemaya uyarlarsak sinema onunla ilgilenenden üç şey talep eder; bilgin, sanatçı, militan ve âşık olmasını.

Aytekin Çakmakçı tam da böyleydi işte. Sadece işini yapmayı bir kenara bırakın özellikle son döneminde sinema konuşmayı, sinema düşünmeyi severdi; bir sinema bilginiydi. Elbette sanatçıydı, çektiği sayısız filme attığı imzaları nasıl unutabiliriz? Kuşkusuz bir militandı da, genel geçer olanın yanında işe yarar yöntemler bulmak, zor koşullarla savaşmak anlamında. Son olarak da bir sinema aşığıydı, artık setlerde olmasa da yaşlılığında bile üniversitelerde, yurdun çeşitli yerlerinde verdiği workshoplarda, gazete yazılarında, festivallerde sinema öğretmekten, konuşmaktan vazgeçmedi.

ALDIĞI BAYRAĞI SONRAKİ NESİLLERE DEVRETTİ

Onu anarken sevgili Barış Saydam'ın hazırladığı kitabın adını koydum başlığa, bu tabiri seviyorum, çünkü Çakmakçı'nın geleneksel Yeşilçam ortamında yapmaya çalıştığı yenilikleri, denemeleri çok iyi anlatıyor. Muhsin Bey'in ışıkları dönemine göre ilerici ve yenilikçidir. Uzlaşma'nın kasvetli atmosferinde onun etkisi büyüktür. Işıklar Sönmesin'in son sahnesindeki çerçeveler nasıl unutulur? Bu seviyeye büyük bir tedrisattan geçerek gelmiştir kuşkusuz. Kamera birinci asistanlığı, set fotoğrafçılığı, reklam kameramanlığı, reklam fotoğrafçılığı ve görüntü yönetmenliği yapmış, bu seviyelerde hep en iyiyi üretmeye çalışmıştır. Canım Kardeşim'deki Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kahraman Kıral'lı meşhur set fotoğrafı onun kamerasından çıkmıştır mesela. Çakmakçı, başta Kriton İlyadis olmak üzere ünlü görüntü yönetmenleri ile çalışma fırsatı buldu ve onlardan devraldığı bayrağı sonraki nesile başarılı bir şekilde devretti.

ÖMRÜNÜ GEÇİRDİĞİN IŞIKLAR İÇİNDE UYU

Onu ayıran en önemli özelliği Aytekin Abi'nin her zaman ilkeli olmasıdır. Bana en son attığı mesajlardan birinde şöyle diyordu: “Arabesk filmleri çekmiyorum dedim beni topa tuttular, lanetlediler. Sonra ben porno çekmiyorum dedim işsiz kaldım uzunca süre. Libya'ya gidip inşaatlarda personel şefliği yaptım bir süre. 12 Eylül sonrası pornolar yasaklanıp normale gelinceye kadar Yeşilçam’ın içinde ilkeli kalıp işime devam ettim, bilinmesinde fayda var!” Bu duruşuyla bize birçok önemli film hediye etti. Muhsin Bey'i, Arabesk'i, Yılanların Öcü'nü, Düttürü Dünya ya da Bir Avuç Gökyüzü'nü nasıl unutabiliriz? Işıkla ve gölgelerle oynayan bir simyacıydı o, hep “değerli” olanı ortaya çıkarmak için denedi durdu. O tüm ömrünü geçirdiğin ışıkların içinde uyu Aytekin Abi.