Güney Amerika’nın efsane takımı Boca Juniors’ın mazisi başarılarla ve birçok yıldızla dolu. İçinde Maradona gibi efsanelerinden olduğu sarı-lacivertlilerin tarihine yakından göz atalım

Güney Amerika'daki Gençlerbirliği: Boca'nın bebeleri

“Boca es mi religion, Maradona es mi dios, La Bombonera es mi iglesia.” (Dinim Boca, Tanrım Maradona, mabedim Bombenera)

Güney Amerika futbolunda “River Plate” zengin ve orta sınıfın şımarık çocukları olarak bilinir. “Los millionarios” lakapları boşuna değil yani. 1979 ve 1981 senelerinde dünyanın en pahalı kadrosuna sahip takım unvanını almışlar. Belki bu yüzden pek sempatik gelmezler bana, tıpkı İspanya’da Kraliyet’in takımı Real Madrid’ten hazzetmediğim gibi. Sonuçta, Kraliyet himayesinde, Franco rejimiyle özdeşleşmiş, zengin, kibirli, para babası bir kulüp, sevmek pek mümkün değil...

Ama ya Boca Juniors… Adı bile yeter! Malum bizim Gençlerbirliği’ni andırıyor, Boca’nın bebeleri, ya da Boca’nın gençleri. Buenos Aires’in kenar mahallerinden La Boca‘da 3 Nisan 1905 tarihinde Genoa’dan göç etmiş beş İtalyan ailenin bebeleri tarafından kurulmuş. O yüzden günümüzde bile lakapları “Los Xeneizes” (Genoalılar)... Takım kurulurken renkleri konusunda anlaşamayınca limana ilk girecek geminin bayrak renklerini kullanmaya karar vermişler. Sarı-lacivert renkler o anda limana giren İsveç bandıralı bir gemiden miras yani. Sarı-lacivert dedik ya, Ankara’nin bahtsız takımına da selam çakmadan geçmeyelim.

1930’A KADAR AMATÖRDÜLER

Kuruldukları seneden 1930’a kadar amatör kümelerde mucade etmişler. 1908 senesinde profesyonel liglere kabul edilmek için Arjantin Federasyonuna başvurmuşlar ama olmamış. İlk statları Isla Demarchi de, taraftarların maddi yardımlarıyla inşa edilmiş.

Arjantin futbolunun en üst liginde, Primera División’da oynamaya hak kazandıkları sene 1913... O senenin başında Arjantin Futbol Federasyonu ligde yer alan takım sayısını altıdan on beşe çıkarmaya karar verince gün doğmuş Boca’nın bebelerine. Şampiyonluk kupasını ilk kaldırdıkları sene 1920... 1923 senesinde bir kez daha şampiyonluk kupasını kaldırırken, ertesi sene ligde oynadığı 19 maçın 18’ini kazanmış. 1925 senesinde, şampiyonluğu kutlamak için çıktıkları Avrupa turnesinde İspanya, İtalya ve Fransa’da oynadıkları 19 maçın 15’ini kazanmış. Yendikleri takımlar arasında Real Madrid, Celta de Vigo ve Deportivo La Coruña’da var.

İLK PROFESYONEL ŞAMPİYONLUK

1931 senesinde Arjantin futbolu tam profesyonelliğe geçerken, o sezonun sonunda ezeli düşman River Plate’i 3-0 yenen takım ilk profesyonel şampiyonluğunu yaşamış. 1934 senesinde ikinci şampiyonluklarını yaşarken ligde oynadıkları maçlarda 100 gol barajını aşmışlar. 6 Ekim 2002 günü hayata veda eden Juan Yustrich korurmuş o yıllarda takımın kalesini. Uçarak yaptığı jeneriklik kurtarışlardan dolayı "El pez volador" (Uçan Balık) lakabıyla anılırmış. Gençlerbirliği’nin 2003-2004 sezonunda mücadele ettiği UEFA Kupasında çok başarılı maçlar çıkaran tombul Sloven bir kalecisi vardı: Damir Botonjiç... Alkaralar’ın “Uçan Balinası”nı da anmış olalım bu vesileyle...

REKORLARIN TAKIMI

1940’lı yılların başından sonuna kadar üç şampiyonluk daha kazanmışlar. 1944 senesinde yenilgi yüzü görmeden üst üste kazandıkları 26 maç rekor kitaplarına geçmiş. Ama her çıkışın bir inişi vardır ya, 1949 senesinde ligden düşmekten son maçta kurtulmuşlar.

1954 senesinde, dokuz senelik bekleyişten sonra bir kez daha şampiyon olmuş Boca Juniors. O yılların efsane kalecisi Julio Musimessi varmış kalelerinde. Radyo’da yaptığı programlara ithafen 2şarkı söyleyen kaleci” olarak

bilinirmiş Musimessi. 1997 senesinin Agustos ayında, 73 yaşında aramızdan ayrılmış. 1960’lı seneler Boca’nın yıldızının parladığı zamanlar… Beş şampiyonluk kazanmışlar o dönemde. 1968 senesinde River Plate deplasmanında oynanan Superclásico’da 71 Boca Juniors taraftarı izdiham nedeniyle stadın çıkış kapılarına sıkışarak can vermiş. “La Tragedia de la Puerta 12” (12 numaralı kapıdaki trajedi) olarak anlatılır bu hazin olay futbol tarihini yazan kitaplarda...

1970’li senelere bir şampiyonluk daha kazanarak başlamış takım. 1976 senesinde takımın teknik direktörlüğüne getirilen Juan Carlos Lorenzo’dan bahsetmeden geçmek olmaz elbet. 10 Ekim 1922 doğumlu teknik direktor ilk üç sezonunda beş kupa kazanmış.

MARADONALI YILLAR

1980’li senelerde kazanılmış tek şampiyonluk 1981 senesinde. Ama bir de Diego Armando Maradona efsanesi var unutulmaması gereken. 1981-1982 senelerinde takımın formasını giyen Maradona bir de şampiyonluk yaşamış takımla. Boca’ya gelmeden önce Argentinos Juniors takımında oynarken Ada futbolunun köklü kulüplerinden Sheffield United’in futbolcuyu transfer etmeye çalıştığı, ancak kulübünün istediği 600 bin Pound’u bulamadığı için bu transferin gerçekleşmediği rivayet edilir...

1984 senesine gelindiğinde ciddi bir mali kriz içindeymiş kulüp. Üstelik Jan Gamper turnuvasında Barca’ya karşı 9-1 kaybetmiş takım; hezimetin böylesi… O yıllarda göreve gelen başkan Antonio Alegre, kendi parasını kullanarak bir kısım borçlarını ödemiş kulübün. 21 milyon Stelin’e sattıkları taşınmazlarla kulübü düzlüğe çıkarmayı başarmışlar. Sıkıntılı zamanlardan sonra, 1992
1993 sezonunda yeniden şampiyon olmuşlar.

1999 senesinde 40 maç yenilmeyen takım, 1960’larda Racing Club’a ait 39 maçlık rekoru kırarken, Arjantin futbol tarihine geçmiş. Günümüzde bile kırılamamış o rekor. 2000, kulüp tarihinin en bereketli senesi… O sene Tokyo’da Real Madrid karşısında kazandıkları kıtalararası Süper Kupa ile birlikte üç kupa kazanmışlar. O seneden günümüze kadar altı şampiyonlukları var. Toplamda Arjantin liginde, 6’sı amatör, 24’ü profesyonel olmak üzere toplam 30 şampiyonluk... 34 şampiyonluk yaşamış River Plate’in gerisindeler... Uluslararası turnuvalarda A.C. Milan’la birlikte en fazla kupa kazanan takım olmuşlar. İkisinin de 18 kupa kazanmışlığı var. 2001-2010 seneleri arasinda IFFHS (International Federation of Football History & Statistics) tarafından Güney Amerika futbolunun en iyi takımı seçilmiş Boca… Şimdilerde aynı listenin 6. Sırasında… Formasını giymiş yıldızlar arasında Antonio Roma, Diego Maradona, Juan Roman Riquelme, Antonio Rattin, Walter Samuel, Martin Palermo, Carlos Tévez bulunuyor.

12’NCİ ADAM EFSANESİ

Bizim coğrafyada da, taraftar desteğini anlatmak için sıkça kullanılan 12. adam tanımlaması da onlardan miras. İlk kez 1925 senesinde bir Avrupa turnesi esnasında kullanılmış bu deyim. Takımın taraftarlarından, zengin bir ailenin oğlu olan Victoriano Caffarena turnenin tüm masraflarını üstlenmekle kalmamış, aynı zamanda o dönem futbolcuların tüm ihtiyaçlarını karşılarmış. Haliyle futbolcular arasında çok sevilen bu eli açık taraftar, 12. futbolcu olarak görülmeye başlanmış. Hatta turne dönüşü halk arasında en az futbolcular kadar tanınmış biri oluvermiş Caffarena. Şimdilerde “La 12” diye adlandırdıkları taraftar grubu takımın her maçında tribünde yerini alır.

49 bin kapasiteli La Bombonera (Çikolata Kutusu), yeni adiyla Estadio Alberto J. Armando Stadı’nın yakınlarına taraftarlarının isteği üzerine mezarlık yaptırmış kulüp; ölümden sonra bile takımlarına yakın olsunlar diye…

Yazılanlara göre takımın alt yapı seçmelerinde şöyle bir pankart asılırmış tribüne: "Bir gün hepiniz Maradona olabilirsiniz ama bir Che asla!"

Şimdi gel de sevme bu takımı.