Avrupa’nın güneyi, sıcak hava dalgası ve yangınlar karşısında hazırlıksız. Yaşanan iklim felaketi, radikal değişiklikleri zorunlu kılıyor.

Güney Avrupa yangına teslim

Jürgen Gottschlich

Güney Avrupa’da yaşananların asıl nedeni hava sıcaklıklarının aniden 46°C gibi rakamlara ulaşmış olması değil, bölgede uzun süreli sabit bir sıcaklık dalgasının varlığı. Aslında bu türden sıcaklıklar bölge için yeni değil. Bu defa farklı olan haftalardır bölgenin üzerinde devasa ısı tabakasının bir kalkan gibi asılı duruyor olması. Meteorologların diliyle Güney Avrupa üzerinde yüksek bir basınç alanı mevcut.

Orta Avrupa’daki alçak basınç alanlarının güçlükle hareket edip sellere yol açması gibi, güneyde de ülkelerinin ormanları alev toplarına dönüştüren işte bu yüksek basınç alanları.

Çoğu bilim insanı için kesin olan bir şey var: Yaşananlar iklim felaketinin habercisi değil, ta kendisi. Her ne kadar Türkiye, İspanya, Yunanistan ve İtalya‘ da politikacılar kabul etmeseler de geniş kamsamlı sonuçlar üzerinden hareket edilmeli ve yeni bir yol haritası çizilmesi gerekiyor. Aksi takdirde hayal edemeyeceğimiz sonuçlar açığa çıkacak.

İKLİM FELAKETİ YENİ GERÇEKLİK

İnsanların yakın zamanda herşeyin normale döneceğini umması anlaşılabilir. Fakat gerekli önlemlerin ve konunun ciddiyetinin önüne geçebilecek olan da belki de bu umut. Ne yazık ki 40°C‘ yi aşan uzun süreli ısı dalgaları, kuraklık ve su kıtlığı Türkiye’nin yeni acımasız gerçekliği olacak. Türkiye ve Güney Avrupa ise buna hazırlıklı değil. Mevcut ekonomik ilişkilere bir göz atmak dahi bunu anlamak için yeterli. Yangınlardan etkilenen tüm bölgelerin başlıca gelir kaynağı turizm ve yoğun su isteyen endüstriyel tarım. Türkiye yıllardır kitle turizminde rekorlar kırıyor. Pandemi başlamadan önceki hedef 40 milyon olan turist sayısını 50 milyona taşımaktı. Turizmin istihdamdaki yeri düşünülünce Antalya gibi şehirler, Bodrum, Marmaris gibi yerler ülkenin en hızlı büyüyen bölgeleri arasında. Buna bağlı olarak orman tahribatı, toprak sızdırmazlığı ve önemlisi aşırı derecede artan su tüketimi mevcut.

YAĞIŞLAR AZALDI SU TÜKETİMİ ARTTI

Benzeri süreçler İtalya, İspanya ve Yunanistan için de söz konusu olsa da, Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki iklim koruma bilinci ve Paris Anlaşması’nı imzalamamış olması Türkiye’deki durumu daha da kritik hale getiriyor. Yunanistan’ın günlerdir yanan Rodos adasında son yıllarda otel kapasiteleri o kadar artırıldı ki şu açısından zengin olan ada susuzluğun sınırına dayandı. Durum Yunanistan’ın diğer bölgeleri içinde aynı.

İklim felaketinin bir başka boyutunu ise tarım alanlarının yüksek kapasiteli üretim yapılıyor olması. Toroslardan gelen su ile yüzyıllardır Türkiye’nin güney kıyılarını şekillendiren küçük ölçekli ama verimli tarım alanlarının boyutları çoktan asılmış durumda. Plajlara sadece birkaç kilometre uzaklıktaki Antalya ilinin ovaları, plastik örtüler altında tonlarca domates yetiştiren ve sadece Türkiye’ye değil Rusya ve birçok ülkeye bir yıl boyunca sebze sağlayan seralarla kaplı. Seraların olmadığı yerler ise uçsuz bucaksız pamuk tarlaları. Eskiden narenciye bahçeleri ile dolu olan bu alanlar ihracat için tarım yapılan tarlalara dönüşmüş durumda. Bütün bunlar torosların kapasitesinin üzerinde suyu gerekli kılıyor. Bu nedenle yeraltı suları kullanılmaya başlanmış ve aşırı kullanım su tabelasını önemli ölçüde düşürmüş durumda.

RADİKAL DÖNÜŞÜM HEMEN UYGULANMALI

Akdeniz’in Afrika yakasından gelen yasadışı göçmenlerin ucuz hasat işçisi olarak sömürüldüğü Güney İspanya’daki devasa sebze yetiştirme alanlarında da durum bundan farklı değil. Her iki iş modeli de, kitle turizmi ve yoğun endüstriyel tarım, Güney Avrupa ve Türkiye’nin iklim felaketini ölümcül düzeyde artırıyor. Radikal bir dönüşüme ihtiyaç var.

Elbette öncelikli hedef yangını söndürmek. Afetten korumak da öncelikli hedef olmak zorunda. Mevcut tarım şekli dönüştürülmez ve turist sayısı da sınırlandırılmazsa bunlar yeterli olmayacak. Tarımı daha az su gerektiren koşullara uyarlamalı ve suyu geçmişte olduğu gibi sarnıçlarda toplamak yerinde olacaktır. Planlı bir yeniden yapılanma olmaz ise iklim felaketleri devam edecek ve bu bölge insanlarına daha büyük acılar yaşatacak.

Die Tageszeitung’dan (TAZ) çeviren Gencay Sözüdoğru