İran’da Azerbaycan Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı Tahran ve Bakü arasında yaşanan gerilimi bir kez daha gösterdi. Prof. Dr. Aslan, Dağlık Karabağ Savaşı sonrası değişen güç dengelerinin krize yol açtığını söyledi.

Güney Kafkasya’da ipler iyice gerildi
Fotoğraf: AA

Umut Serdaroğlu

Dağlık Karabağ Savaşı’yla Güney Kafkasya’da kartların yeniden dağıtılması bölgedeki çıkar çatışmalarını şiddetlendirdi. Savaşın ardından Azerbaycan ile Ermenistan’ın gerçekleştirdiği barış görüşmeleri tıkanma noktasına gelirken İran ile Bakü yönetimi arasında da yeni sorunlar patlak verdi. Özellikle Azerbaycan ve Nahçivan’ı birbirine bağlayacak Zengezur Koridoru planı ile bölgedeki hâkimiyetini kaybetmekten korkan İran, hâlihazırda Ermenistan ile iyi olan diplomatik ilişkilerini bir adım öteye taşıdı. Azerbaycan’a yönelik sert söylemlerini sıklaştıran Tahran, sınırda gerçekleştirdiği tatbikatların ardından Bakü ile ipleri koparma noktasına getirdi. Aynı zamanda molla rejiminin Azerbaycan Türklerine yönelik politikalarını sertleştirmesi İran içinde gerilimin dozajının yükselmesine de yol açtı.

TAHRAN’DA BÜYÜKELÇİLİĞE SALDIRI

İran ve Azerbaycan arasında yaşanan gerginliğin somut bir sonucu ise önceki gün Tahran’da yaşandı. Azerbaycan Büyükelçiliğine bir kişinin silahlı saldırısı sonucu bir kişi öldü, iki kişi ise yaralandı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, saldırıyı “terör eylemi” olarak nitelendirilirken Tahran’daki büyükelçiliğin tahliyesine karar verildi.

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ise saldırının iki ülkenin ilişkilerini etkilememesi gerektiğini ifade ederek, olayın ayrıntılarının iki ülke tarafından incelenmesini önerdi.

Saldırının etkileri, iki ülke ilişkilerinin nereye gidebileceğine ilişkin soruları Charles Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Dr. Emil Aslan'a yönelttik…

BÖLGESEL HÂKİMİYET ARZUSU

İran’ın Zengezur koridoru ile Azerbaycan’ın oluşturmak istediği petrol ağı ve Hazar kaynaklarının dünyaya dağılımının Tahranı uzun süredir endişelendirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Aslan, iki ülkenin de bölgesel hâkimiyet kurma arzusu içerisinde olduğunu belirtti. Siyaset Bilimci, “Aynı zamanda İran, bu stratejinin İran’da bulunan Azeri azınlıkların ayaklanmasına yol açacağından endişeleniyor. Tahran’ın Azerbaycan karşıtı politikalarına yön veren ve Ermenistan ile ilişkilerini güçlendiren asıl mesele de budur” dedi.

Bakü’nün Dağlık Karabağ Savaşı’nda Ermenistan’a karşı kazandığı zaferin, İran’ı hazırlıksız yakaladığını ifade eden Aslan şöyle devam etti:
“Tahran’daki pek çok kişi bu gelişmeyle Güney Kafkasya’da güç dengesinin Bakü’nün lehine döndüğünü düşünmeye başladı. Aynı zamanda savaşın ardından İran sınırlarının kuzeybatısında Türkiye’nin hem siyasi hem de askeri olarak daha belirgin bir aktör haline gelmesi İran’ı rahatsız etti. Sovyetler Birliği'nin dağılmasını takip eden yıllarda kendisinin Güney Kafkasya'daki etkisinin sınırlarını bilen Tahran, Bakü'yü caydırmak için büyük ölçüde Moskova'ya güvendi. Ancak Rusya’nın ticari çıkarlar doğrultusunda Azerbaycan’ın yanında yer alması ve Ukrayna savaşının da etkisiyle İran’ın eli büyük ölçüde zayıfladı.”

Prof. Dr. Emil AslanProf. Dr. Emil Aslan



UYARI SİNYALİ OLARAK GÖRÜYOR

Azerbaycan hükümetinin Büyükelçiliğe yapılan saldırıyı bir uyarı sinyali olarak nitelendirdiğini aktaran Aslan, “Büyükelçilik saldırısının nedenini şimdilik tespit etmek zor olsa da İran yönetiminin Büyükelçilik gibi bir kurumu savunmadaki yetersizliği Azerbaycan’ı tedirgin etti. Muhtemelen saldırı, İran’da ivme kazanan Azerbaycan karşıtı duygular tarafından başlatıldı ve belirli bir kişi ‘adaleti kendi eline almaya’ çalışırcasına saldırı girişiminde bulundu” ifadelerini kullandı. Öte yandan Aslan, iki tarafın da çatışmayı derinleştirmek istemediğini, bu nedenle krizin en azından şimdilik büyümeyeceğini sözlerine ekledi.

AB ve ABD tarafından İran’a yönelik ekonomik yaptırımların da molla rejiminin İran’ın tansiyonu artıracak başka bir adım atmasını engellediğini kaydeden Emil Aslan, “Aynı zamanda Ankara’nın Bakü’ye desteğinin artması, İran’daki protestolar ve Ukrayna Savaşı İran’ı durduran nedenler” diye belirtti.

***

İran, Azerbaycanlı azınlıkların ayaklanmasından endişeli

İran’ın Azerbaycanlı azınlıkların ayaklanmasından endişe duyduğu için azınlık politikasını sertleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Emil Aslan şöyle konuştu:
“İran’ın kuzeybatı vilayetlerinde kendilerini Azerbaycanlı olarak tanımlayan büyük bir Türkofon topluluğunun varlığı ve bu topluluğun sözde irredentizmi nedeniyle İran makamları uzun süredir endişeli. İran'ın Azerbaycan toplumu arasında geniş çaplı irredentist duygulara dair çok az kanıtı olsa da Tahran yönetimi, Bakü ve Ankara’nın azınlıkları kışkırtıcı politikalar izlediğini düşünüyor. 1990’lı yılların başından beri azınlıklar arasında milliyetçi duygular ortaya çıkmaya başlasa da şimdiye kadar İran’dan ayrılma çabalarına dair herhangi bir eylemleri olmadı.”