Güney Kore’de test uygulamasının kapsamı gelişkindir. Ancak testleri kim yapıyor? İşçi sınıfı. Saatlerce dinlenmeden test yapıyorlar. İşçilerin virüse maruz kalmasalar dahi aşırı derecede çalışmaktan yaşamlarını yitirme olasılığı endişe verici. Her yıl pek çok işçi bu nedenle hayatını kaybediyor. Bu durum 'Güney Kore Modeli'nin gerçek yüzüdür.

Güney Kore gerçekten 'örnek' mi?

Philippe Alcoy

Güney Koreli işçi Yeon Hong ile ülkesindeki koronavirüs (Covid-19) salgını üzerine konuştuk. NoHeTu isimli sosyalist organizasyonun katılımcısı olan Hong, Dünya Sağlık Örgütü tarafından koronavirüsle mücadelede örnek gösterilen Güney Kore’de de yaşananların, pek de bildiğimiz gibi olmadığını söylüyor…

► Dünya Sağlık Örgütü erken, kitlesel ve atak bir test programı uygulayan Güney Kore’yi Covid-19 salgınıyla mücadele etmede örnek gösteriyor. Ülkenizde uygulanan kriz politikası ve etkileri konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Covid-19 krizi patlak verdiğinde Başkan Moon Jae-in Yönetimi, derhal karşı atağa geçme çağrısı yaptı. Bu tepki, birçok insanın aklına 2014 yılında yaşanan Sewol Feribot Faciası’nı getirdi ve insanları acil durumlarda ve kamu güvenliği konusunda hükümetin hareketlerini sorgulamaya yöneltti. Sewol Feribot Faciası’nı kınama protestolarında binlerce insan hükümete karşı harekete geçmişti. Moon Yönetimi’nin son aksiyonunun arka planında, kendi yönetiminin meşruiyetini korumak için önceki başkan Park Geun-hye’den daha iyi bir karşılık verme ihtiyacı duyması yatıyor.

İnsanlar Güney Kore’nin 'bir model' olarak görülmesi gerektiğini söylüyor fakat bunun arkasında ne olduğunu da görmeliyiz. Şüphesiz bu tarz kapsamlı ve güçlü bir politika, Covid-19 ile mücadele etmek için gereklidir. Örneğin Japonya’da hükümet testlerin yaygınlaşmasını reddetmekte ve durumun ciddiyetini örtbas etmeye çalışmakta. Orada birçok insan, koronavirüs kapıp kapmadığını öğrenemeden yaşamını yitiriyor. Fakat biz Moon Yönetimi’nin ortaya koyduğu politikaların da virüsten en çok etkilenen işçilere zarar verirken egemen sınıfların faydasına olduğunu açıkça görüyoruz.

Burjuva medyasının belirttiği üzere Güney Kore’de test uygulanmasının kapsamı gelişkindir. Ancak testleri kim yapıyor? İşçi sınıfı. Saatlerce dinlenmeden test yapıyorlar. Bu noktada işçilerin virüse maruz kalmasalar dahi aşırı derecede çalışmaktan yaşamlarını yitirme olasılığı endişe verici. Güney Kore, virüs salgınından önce de uzun çalışma koşullarından ötürü kötü bir şöhrete sahipti. Her yıl pek çok işçi bu nedenle hayatını kaybediyor. Bu durum 'Güney Kore Modeli'nin gerçek yüzüdür.

► Hükümet Covid-19’la savaşma politikasının bir parçası olarak hangi özel önlemleri aldı?
Moon Yönetimi şimdiye kadar koronavirüsün yayılmasına karşı alınan önlemlerin halka açıklanması konusunda şeffaf davrandı. Bir kişinin test sonucu pozitif çıktığı zaman, onun çevresinde bulunan yurttaşlar telefon mesajı ile uyarılır ve o bireyin temas ettiği tüm insanlar derhal test edilir. Sonrasında yurttaşlar, hükümet tarafından takip edilen bireyin durumu hakkında bilgilendirilir. Ancak bu durumun enfekte olan bireyin insan haklarının ihlali olarak görenler de var.

Enfekte bireyin bulunduğu ofisler, binalar ve diğer alanlar kapalı tutuluyor. Hükümet, şehirleri ve mağazaları tamamen kapatmıyor, yalnızca enfekte olan bölgeleri kordon altına alıp sterilize ediyor. Ayrıca havalimanları, tren ve metro istasyonları dâhil olmak üzere sıklıkla kullanılan alanlarda yoğun bir dezenfektasyon yapıldı. Elbette tüm bu süreçler, bu alanları dezenfekte ederken virüsle karşı karşıya gelme riski taşıyan işçilerin fedakarlıkları sayesinde başarıldı.

► Güney Kore’de virüsün etkisi şimdi nasıl görünüyor?
Yayılma bir parça yavaşlamış görünüyor ancak henüz kimse gardını düşürmüş değil. Metro veya otobüse binen herkes maske takıyor. Maske satın almak için eczanelerin önünde her gün uzun kuyruklar oluşuyor.

Birçok mağaza ve küçük işletme kapandı. Sonuç olarak işçiler işçilerini kaybettiler yahut ücretsiz izine çıkmaya zorlandılar. Dahası, Güney Kore’de yaşayan Çinlilere dönük ırkçı saldırılar artış gösterdi. Korku ve kaygı, virüsle birlikte yayılıyor.

► Covid-19 salgınının toplumun yoksul kesimi üzerindeki etkileri ve bu durumun Güney Kore’deki sağlık hizmetiyle olan ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
Covid-19 Güney Kore toplumunun gerçekliğini gözler önüne seriyor. Salgın öncesinde hastanelerde olan engelli insanlar toplu olarak enfekte olmuş durumda. Engelli kesime yönelik destek yetersiz olduğu ve gereken müdahaleler yapılmadığı için çok sayıda ölü mevcut. Öte yandan, Güney Kore’de göçmen işçi hakları da oldukça yetersiz. Maske alabilmek için vatandaşlık kimlik kartı bulundurmayı zorunlu kılan hükümet, genellikle 'yasadışı' işçi muamelesi gören göçmenler için maske almayı daha da zorlaştırıyor.

Enfekte olmuş alanları dezenfekte etme sürecinde en çok çalışanlar taşeron işçiler olduğu gibi korunma konusunda en yetersiz kesim de yine taşeronlar. Patronlar tam zamanlı çalışanlarını kaliteli ekipmanla donatmaktan çekinmezken taşeronlara ya düşük kaliteli koruyucular sağlanıyor ya da hiçbir şey sunulmuyor. Böylesi kriz anlarında dahi kapitalizmin işçi sınıfını bölme çabası ortada.

► Yıllardır süren kemer sıkma politikasının Güney Kore sağlık hizmet sistemi üzerine etkileri nelerdir?
Güney Kore’nin sağlık sistemi, Amerika’dakinden daha etkili ve ucuz. Fakat düşük ücretleri sebebiyle Güney Koreli işçiler için hastaneleri kullanmak hâlâ ciddi bir maddi külfet anlamına geliyor. Daha önceki hükümetler sağlık sistemi üzerinde geniş çaplı tasarruf modelleri uyguladılar. Örneğin bir önceki hükümet, 2013 yılında Jinju ilindeki bir devlet hastanesini, hastanenin borç içinde ve yetersiz konumda oluşu sebebiyle kapattı ve yerine yeni bir hastane inşa etmedi. Moon Hükümeti de öncekilerden farklı değil. Moon, başkan seçilmeden önce kamu sağlık hizmetine yapmayı vaat ettiği yatırım sözlerini, başkan seçilir seçilmez bir kenara bıraktı. Tüm OECD ülkeleri içerisinde en kötü sistem Güney Kore’de. Hastanelerin yalnızca yüzde 5.4’ü devlet hastanesi; geri kalanlar özel hastaneler.

► Şu anki Covid-19 krizini, 2003’teki SARS ve 2015’teki MERS kriziyle kıyaslayacak olursak neler diyebiliriz?
2015 MERS salgını, 2003 SARS salgınına kıyasla daha ağır sonuçlar doğurdu. 2015’te hükümet virüs hakkındaki bilgilendirmeyi zamanında ve şeffaf bir şekilde yapmadığı gibi hastaneler bu tarz bir salgınla başa çıkabilecek donanımda değillerdi. MERS vakasından sonra Covid-19 vakasında daha tecrübeli olduğumuz söylenebilir. Fakat yine de tıbbi sistemimiz göz önünde bulundurulduğunda hala böyle bir salgına gerektiği gibi müdahale edebilecek yetkinlikte değiliz.

► İşçiler ve işçi dayanışma gruplarının bu kriz karşısındaki tutumları hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Genel anlamda, Güney Kore’de işçiler yüksek bir mücadele ruhu içinde sayılmazlar. İtalyan’daki işçilerin yaptığı gibi salgın karşısında hükümetin baştan savma çözüm önerileri karşısında, yüksek güvenlik önlemleri talep eden protestolar yapılmıyor. Yine de bazı sendikalar basın toplantıları düzenliyor, kimi sendikalar güvenlik önlemlerinin artırılması hususunda şirketlerle uzlaşmaya çalışıyor. Aktivistler işçilerle iletişim halinde ve işyerlerine gerekli bilgilendirici yazıları dağıtıyorlar.

Kaynak: Left Voice
Çeviren: Oğuzcan Ünlü, Hülya Mercan