Günün Alfabesi

Ahmakıslatan: “Yağmur üstüme üstüme varsın yağsın küçükhanım” diyen var mı acaba hala ve kötülükler bardaktan boşanırcasına yağarken?

Bezirgan: “Aç kapıyı bezirganbaşı” derdik çocuk oyunumuzda, şimdi bezirganlar tüm kapıları tutmuş, yolları kapamış…

Ceberrut: Acımasız, merhametsiz, “senin insafın yok mu hiç, zalim!” kalpsiz mi ya da ne desem boş mu?

Çemkirik: “Durmadan çemkiren kişi” yerine kullanabilir miyiz, çemkir çemkir nereye kadar?

Diğerkam: Başkalarını kendinden önce düşünen, onları gözeten özgeci yurttaşlarla imtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitle… Değil miyiz efendim?

Ekalliyet: Ekseriyetle ekalliyette kaldığımız için mi hep “ayrılsak da beraberiz”, pardon “yenilsek de beraberiz” diyoruz?

Fessuka: Vaziyetimiz sizce de pek fessuka gibi değil mi? Yani, “altı kaval üstü Şişhane” diyorum!

Gördüksüz: Görgüsüz, sonradan görme, görmemişin bir…Fakat bu sözcüğü gördükten sonra başka bir sözcüğü gözüm görmüyor!

Gönül: Herkes gönül adamı, gönül kadını, gönül kişisi de, millet niye birbirinin kanına susamış gibi?

Hüsnütabiat: “Hüsnütabiat lokantası gibi memleket isterim!” diyesim geliyor ara sıra…Olsa bu alfabeyi yazar mıydım?

Iskarta: Bilin bakalım neyin ıskartaya çıktığını sık sık ima edip, zaman zaman da ilan ediyorlar?

İzzetinefis: Eyvah ne izzet kaldı ne nefs! “Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar!”

Jurnal: Pek sayın muhbir vatandaş, hadi bir alana bir bedava!

Kasavet: “Gam kasavet gelmiş boydan aşıyor/Gel de şu hesabı gör deli gönül.”

Liyakat: Ülkemizde bütün mevkilere atamalar liyakat esasına göre yapılır! Yalan söyleyen çarpılır!

Mıbgıt: Kendilerini aşağılayanlara karşı kullanılan sıfat. “Hayatta mıbgıtların husumetinden çektiğimiz kadar hiçbir şeyden çekmedik.”

Nobran: Hoyrat, kaba, sert, çekilmez kişiler için, hep beraber “çekmiş gönül kılıcını gönül kırıyor!” diyoruz.

Ordövr: Böyle de diyebiliriz, ortaya karışık da. “Ne verseler yiyoruz” denecek haller içindeyiz, halimizin içler acısı olduğuna şüphe var mı?

Ö: Bulantı geldi olup bitenden diye de okunabilir öcü diye de, öf de çekebilirsiniz!

Pederşahi: Pederşahi diye de okunur pederşahin diye de, serçe olacak hali yok ya ne de olsa ataerkil!

Riyakar: Şarkılar “rüyalarda buluşuruz” diye inler, herifçioğulları “riyalarda buluşuruz” diye dinler!

Suhulet: Vefa artık sadece bir semt adı diyorlar ya, Suhulet de, yani o incelik, yumuşaklık, kibarlık da artık sadece eski bir Şirket-i Hayriye vapurunun adı.

Şedit: Şiddetli. Memleketimizde pek şedit mizaçlı insanların zuhur etmesi hepimizi ziyadesiyle endişeye sevk ediyor…

Ticani: Çocukken ‘ticari’ diye anlardım bunu, şimdi yanılmadığımı anlıyorum!

Ucube: Absürd ya da soyut sanat için söylenebiliyorsa bu türden haller için de haydi haydi söylenmeli!

Ülke: “İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp” ülkesine, Bay Edip?

Vebal: Çok kötülük, çok haksızlık, çok adaletsizlik, çok fenalık var ortada, çok günah var çok!

Yekpare: Bütünlük duygusu tümüyle kayboldu, her şeyin parçabaşı olduğu, paramparça olduğu günlerdeyiz. Ah Tanpınar!

Zapturapt: Her şeyin denetim altına alındığı, muhalefetin yok edildiği bir dönemde, neydi o, “kaşının üstünde gözün var” demek mi yasaktı?

(Bu alfabenin sözcüklerinin büyük bölümünü Hayri Kozanoğlu’nun hazırladığı Babaannemin Lügati’nden(İş Kültür Y., Mayıs 2017) seçtim. Hüsniye Kozanoğlu ışıklar içinde yatsın.)