Ne müthiş, ne motive edici, ne mutluluk verici bir duygudur, değil mi? Arkanızda iyi, güzel, faydalı izler bıraktığınızın kanıtıdır. Yaptığımız bir şeyle gurur duymak, kendimizle gurur duymak, çocuklarımızla gurur duymak, kimliğimizle gurur duymak, oy verdiğimiz partiyle ya da peşinden gittiğimiz liderle gurur duymak… İşte o duygu, her şeyin yolunda olduğunun da işaretidir. O yoksa, kafanızı […]

Ne müthiş, ne motive edici, ne mutluluk verici bir duygudur, değil mi? Arkanızda iyi, güzel, faydalı izler bıraktığınızın kanıtıdır. Yaptığımız bir şeyle gurur duymak, kendimizle gurur duymak, çocuklarımızla gurur duymak, kimliğimizle gurur duymak, oy verdiğimiz partiyle ya da peşinden gittiğimiz liderle gurur duymak…

İşte o duygu, her şeyin yolunda olduğunun da işaretidir. O yoksa, kafanızı ellerinizin arasını alıp düşünün!

Haydi, kritik bir seçime giderken, siyaseten gurur duymaktan söz edelim: Oy vermeyi düşündüğünüz, hatta mutlaka vereceğiniz partinin yapıp ettiklerini gururla anlatabiliyor musunuz? Partinizin liderinin söylem, eylem ve tercihlerinin ardında siz de gururla durabiliyor musunuz?

Durduğunuz yerde duruyor olmanızın nedeni bir “mecburiyet” mi, yoksa “Ben buradayım işte, ben buyum” diye gururla haykırabiliyor musunuz?
Gurur meselesine böylesine takışım 12 yıl kadar önce oldu. Büyük oğlum üniversite için yurtdışına giderken, bütün ailenin o duygusal vedalaşma anında, amcası sıkıca kucaklayıp onu kulağına yaklaştı ve “Gururlandır bizi!” dedi.

Gururlandır bizi!

O gün yakın hissettiklerimden beklentimin adını koydum: Gurur. Öğrencilerimin, ülkemin, tuttuğum takımın, beğendiğim siyasetçinin beni gururlandırmasını isterim.

Gururun karşısında da utanç var. Evladınızın, ülkenizin, desteklediğiniz partinin ya da liderin yaptıklarından utanç duymak… Hepimizden uzak olsun!

Hafta sonunda, Amerikan siyasetinin parlayan yıldızı olarak anılan, 1989 doğumlu, en genç Temsilciler Meclisi üyesi Alexandria Ocasio-Cortez’in bir röportajını okurken yine karşıma çıktı gurur.

Ölmeden önce babasının Cortez’e son sözü de “Gururlandır bizi!” olmuş!

Baba Cortez olduğu yerden izleyebiliyorsa, daha 30’una basmadan hakkında “ABD başkanı olacak mı?” diye sorulmaya başlanan kızından en az benim oğlumdan duyduğum kadar gurur duyuyordur.

Trump gibi, bize pek yabancı olmayan birinin iktidar olduğu ABD’de, Trumpgillerin düzenine meydan okuyarak “sosyalizm”e popülerlik kazandırdı Cortez.

Herkesin bir gün milyarder olacağı rüyasıyla büyüdüğü ABD’de, bu Amerikan rüyasına meydan okuyarak “Milyarderlerin olduğu bir dünyaya karşı olduğunu” haykırdı. Milyarderlerin ve evsizlerin aynı anda bulunduğu bir düzenin değişmek zorunda olduğunu ve yoksulluğun bittiği, herkesin sağlık güvencesine sahip olduğu, şimdi duvarlar örülerek gelişleri engellenen mültecilerin de barınabildiği bir ülke için milyarderlerden yüzde 70 vergi alınması gerektiğini söylemeye başladı.

ABD’deki her bir bireye, ailesini geçindirecek kadar ücret aldığı bir iş garantisi sözü verdi!

Avrupa’da sıradan sayılabilecek ama ABD’de cesaret gerektiren bir siyasal kimlik olan “demokratik sosyalizm” i savunmaya başladı.

Milyonlarca genç Amerikalı, bu genç kadının peşinden gitmekten gurur duyuyor!

Peki, siz kiminle gurur duyardınız?

Burada kendilerine “demokratik solcu” diyen, ama bir başka partinin milletvekilleri dövülürken sesini çıkarmaktan çekinenlerle mi?

Yıllarca bir partide siyaset yapıp o partiden bir yerlere geldikten sonra, şimdi aday yapılmadı diye başka partilerden aday olan ilkesizlerle mi?

Cesaretle “demokratik sol” ilkeleri savunmak ve ona uygun pratikler geliştirmek yerine, milliyetçi-muhafazakar söylem ve adaylarla kazanacağını sanan politikacılarla mı?

Gururla izleyeceğiniz birilerinin olması güzeldir. Ama belki de, peşinden gitmekten gurur duyacağınız bir beyaz atlı prens/prenses beklemektense, kendinizi ve sevenlerinizi gururlandıracak şeyler yapmak için öne çıkma vakti gelmiştir!