Salgınla birlikte yükselişe geçen yoksulluk riski, ucuz işgücü ve güvencesiz çalışma dendiğinde ilk akla kadın işçiler geliyor. İmece Ev İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ayten Kargın: “Bıçak kemiğe dayandı. Bu insanlar ne yapsın, duvar mı yesinler?”

Güvencesiz çalışan kadınlar zor durumda: Bıçak kemiğe dayandı

MERAL DANYILDIZ

Koronavirüs salgınıyla birlikte tırmanan yoksulluk riski en çok kadınları tehdit ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de önceki gün yaptığı yazılı açıklamada bu duruma dikkat çekti. Dünya genelindeki kadınların yüzde 60’ının kayıt dışı ekonomide çalıştığını söyleyen Guterres, kadınların daha az gelir elde ettiğini ve yoksulluk seviyesinin altına düşme olasılığının daha yüksek olduğunu ifade etti. Guterres’in açıklamasına eklenen BM raporunda da milyonlarca kadının salgın nedeniyle işini kaybettiği bilgisine yer verildi.

Türkiye’de de durum farklı değil. Kadın istihdamı oranının yalnızca yüzde 30,5 olduğu ülkede ucuz işgücü, güvencesiz çalışma ve geçici işçi dendiğinde ilk akla gelenler kadın işçiler oluyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı ocak ayı işgücü istatistiklerine göre kadınların yüzde 37,4’ü kayıt dışı.

Öte yandan genç kadın işsizliği ve kentsel kadın işsizliği rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor. Ocak 2020’de yüzde 36’lara ulaşan kentsel genç kadın işsizliği, yine en yüksek işsizlik türü oldu. Dediğimiz gibi, bu veriler ocak ayına ait. Türkiye’de mart ayında baş gösteren koronavirüs salgınının yarattığı sosyal tahribatın bu tabloyu daha da kötüleştireceği sır değil.

Peki, kayıt dışı, güvencesiz çalışan kadınlar neler yaşıyorlar, nasıl geçiniyorlar? Devleti yönetenlerden beklentileri ne? İmece Ev İşçileri Sendikası Başkanı Ayten Kargın ile güvencesiz çalışırken işsiz kalan İngilizce öğretmeni Gizem Balyemez ile konuştuk.

EV İŞÇİLERİ KAPI ÖNÜNE KONDU

Türkiye’de bir milyon ev işçisi kadın var. Bu kadınlar salgın nedeniyle çok zor durumda.

İmece Ev İşçileri Sendikası Başkanı Ayten Kargın, “Artık bıçak kemiğe dayanmış durumda” diyerek başlıyor sözlerine: “Daha geçen gün bir ev işçisiyle görüştüm, 65 yaş üstüydü, yıllardır çalışıyor. Çalıştığı işveren hâlâ götürüp getiriyor kadını. Ama zaten güvencesiz çalışmış bugüne kadar. Neden gittiğini soruyorum, ‘Kim bana para verecek?’ diyor. Aylık maaşını da gündeliğe çevirmiş. Haftada üç gün gidiyor, günlük para alıyor. Kendini korumak için gün sayısını indirmiş. Ücretli izni sorduğumda da ‘Verirler mi hiç? Vermezler’ dedi. Yirmi senedir ev işçiliği yapıyor aynı evde; ama geriye dönük hiçbir sağlık güvencesi yok. Birçok ev işçisi kadın da yine ücret verilmeden korona sonrası kapıya konulmuş. Ücret verip de izne çıkaran işveren çok istisnadır. Ben hiç görmedim.”

guvencesiz-calisan-kadinlar-zor-durumda-bicak-kemige-dayandi-714797-1.

BİZİ KİMSE GÖRMÜYOR

“Bu işçiler ne yapsın? Duvarları mı yesinler?” diye soran Kargın, şöyle devam ediyor: “Ek önlem alınması gerekiyor ama bütün sıkıntı da burada başlıyor. Ayrımcılık yapılıyor. Güvencesiz çalışan kadın ev işçileri için, sokakta simit satanlar için, kâğıt toplayanlar için… Ev işçileri görünmez, kimse görmüyor. Ev işçileri olarak bizim mutlaka İş Yasası kapsamına alınmamız gerekiyor. Bu kapsama alınırsak, işçi sayılırsak, biz de sesimizi duyurabiliriz. En azından ücretli izin hakkımız olur.”

Kendi yaşadıklarını da anlatan Kargın, “Ben oğlumla beraber servise gidiyorum. Aynı zamanda engelli okulunda çalışıyoruz. Orada iki buçuğa kadar çalışıyoruz, daha sonra öğrencileri dağıtıyoruz, ben oradan maaş alıyorum. Ama biz gitmediğimizde bizim de maaşımızdan kesiliyor. Şu anda okullar kapalı, evdeyiz. Maaş verilmiyor bize. Orada çalışan bir sürü hostes var, hiçbiri para alamıyor. Çok kötü durumdalar. Bizi içeri tıktılar ama insanlar nasıl geçinecek?” ifadelerini kullanıyor.

Özellikle kadınların salgınla birlikte ortaya çıkan bu durumdan daha çok etkilendiğini vurgulayan İmece Sendikası Başkanı Ayten Kargın, “Her şey kadının eline bakıyor. Aksi takdirde bu şiddete dönüşüyor. En büyük sıkıntıyı yine kadınlar çekiyor” diyor.

TWİTTER'DAN İŞ ARIYORUM

İstanbul’a bir sene önce taşınan İngilizce öğretmeni Gizem Balyemez de güvencesiz çalışan milyonlarca kadından biri. İstanbul’un eğitim sektörü için tam bir sömürü merkezi haline geldiğini belirten Balyemez, şunları anlatıyor: “4 yıllık tecrübeye sahibim ve neredeyse tüm iyi gözüyle bakılan kolejler 2 bin 500 gibi komik rakamlarla 40 saat derse sokmak istiyor. Buralarda çalışmayı reddettim. İki farklı özel kursta yarı zamanlı çalışmaya başladım, fakat ders başı ücretler çok kötü. Güvencesiz çalışıyorum aynı zamanda. Geçinmek için de bunu kabul ettim. Şimdi de korona yüzünden çalıştığım kurumlar kapandı ve işsiz kaldım.”

guvencesiz-calisan-kadinlar-zor-durumda-bicak-kemige-dayandi-714796-1.

İşsiz kalmasının ardından Twitter’dan bir mesaj paylaşarak acilen işe ihtiyacının olduğunu, özel ders vermek istediğini dile getiren Balyemez, “Devletin bizim gibi güvencesiz çalışan insanları göz önünde bulundurup bunun için adım atması gerekirken bizi Twitter’da iş arayacak hale getirmesi çok korkunç” diye konuşuyor.

DAYANIŞMA MUTLU ETTİ

Annesinin kronik hasta olduğunu, fabrikada işçi olarak çalıştığını söylüyor Balyemez. Annesine bu süreçte ne olduğu belirsiz bir şekilde ‘işe gelme’ dendiğini aktarıyor; “Ücretli izin mi, ücretsiz izin mi yoksa yıllık izinden mi düşecekler, hiçbir açıklama yapılmadı” diyor.

Kardeşinin ise öğrenci olduğunu belirten Balyemez, “Bizim gibi birçok aile var, devletin para ve gıda yardımı yapması gerekiyor bu noktada. Ancak yapmıyorlar. Twitter’a yazdığım post sayesinde öğrenci buldum. Ne kadar garanti olduğu tartışılır tabi. Ama karşıma çıkan dayanışma beni çok mutlu etti. Paylaşımım çok sayıda etkileşim aldı” ifadelerini kullanıyor.