“Kira, fatura, kredi kartı ödemeleri herkes için büyük yük. Gelirimiz yokken bunları ödeyemeyiz. Ertelemek çözüm değil, üç ay sonra işlerimizin normale dönmeyeceği çok açık. Devlet mega projeler yapmak için milyarlar harcayabiliyorsa biz güvencesizleri de desteklemeli”

Güvencesiz çalışanlar destek bekliyor

Sevgim Denizaltı

Koronavirüs krizi nedeniyle binlerce insan ya işini kaybetti ya da kaybetme tehlikesiyle yüz yüze. Emek örgütleri ülke tarihinin en büyük işsizlik dalgasıyla karşı karşıya olduğumuza dikkat çekiyor. Bu nedenle işten çıkarmaların yasaklanması ve ücretli izin, öncelikli talepler arasında.

Tabii bir de güvencesiz çalışanlar var. Ofisleri, düzenli gelirleri, sigorta kayıtları olmayan, freelance çalışan, buldukları/yaptıkları iş başına para alanlar örneğin... Onlar bu süreçte neler yaşıyor, nasıl geçiniyor?

Freelance çalışanların dayanışma ağı Ofissizler ile yaşadıklarını, devletten ve emek örgütlerinden beklentilerini, taleplerini konuştuk.

Freelance çalışanlar olarak nasıl etkilendiniz bu süreçten? İş almakta zorlanıyor musunuz, nasıl geçiniyorsunuz?

Ofissizler’de farklı tipte çalışanlar örgütleniyor. Belli bir işyerine maaşlı, uzaktan çalışanlar iş alma sıkıntısı yaşamayabiliyor. Ancak doğrudan kendi hesabına çalışanlar için durum pek öyle değil. Zaten ekonomik kriz sebebiyle azalan işler şimdi durma noktasında. Birçoğumuz sigortasız, güvencesiz çalışmak zorunda kalıyoruz. Kenarda birikim yapanlar keseden yiyerek günü kurtarabilse de gündelik geçimini ancak çıkaranlar için durum oldukça zor. Ayrıca hepimiz için gündemde bu kadar yakıcı, kendimizi ve sevdiklerimizi tehdit eden bir konu varken işe odaklanmak zor oluyor. Şimdiden kiramızı, faturamızı nasıl ödeyeceğimiz gündeme geldi.

Bu sıkıntıları aşmak için neler yapıyorsunuz? Bir dayanışma ağı olarak bu konuda bir çalışmanız, çağrınız var mı?
Öncelikle birbirimize destek olabilmek için bir iletişim listesi yapmaya başladık. Burada maddi ve manevi olarak ne durumda olduğumuzu, birbirimize nasıl destek olabileceğimizi de listeliyoruz. Ayrıca özellikle Baloncuk sohbet sistemimiz* üzerinden bol bol iletişimde kalmaya çalışıyoruz. Virüs sonrasında değişen yaşamlarımızı, gündelik rutinlerimizin sekteye uğrayışını, ruh halimizi paylaşmak, başkalarına nasıl destek olabileceğimizi konuşmak için bir psikolog arkadaşımızla çevrimiçi atölye düzenledik, devamını da getirmeyi planlıyoruz. Hareketsiz kalmamak için belli saatler belirleyip uzaktan ama birlikte yoga yapıyoruz.

BİZ DE İŞÇİYİZ, UNUTMAYIN

Devletten beklentileriniz, talepleriniz neler? Emek örgütleri, sendikalar ne yapabilir bu konuda?

Emek örgütleri, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları çalışanların güvenliğinin sağlanması için yavaş da olsa çalışıyor. Yalnız talepler oluşturulurken güvencesiz çalışanların unutulmaması çok önemli. Biz ofissizler gibi güvencesiz çalışmanın hâkim olduğu birçok sektör var. Belgelendirilebilir gelirlerimiz olmasa da biz de işçiyiz, bu unutulmamalı.

Ücretli izin talebi halihazırda örgütler tarafından dile getiriliyor. Bunun yanında İtalya’nın tamamında karantina uygulanmaya başlandıktan sonra evrensel temel gelirden esinlenerek “karantina temel geliri” talebi oluştu. En azından temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar bir temel gelir, tabii ki çok daha kapsayıcı ve hayat kurtarıcı olacaktır.

Kira, fatura, kredi, kredi kartı ödemeleri herkes için büyük yük. Gelirimiz yokken bunları ödeyemeyiz. Ertelemek ise gerçekçi bir çözüm değil; çünkü üç ay sonra işlerimizin normale dönmeyeceği çok açık. Hiçbirimiz işimizi, maddi durumumuzu küresel bir salgına göre ayarlamış değildik. Eğer düzgün bir çözüm getirilmezse birkaç ay içinde ekonomik olarak büyük sorun yaşayacağız. Devlet ihracatçıları, işverenleri korumak için, mega projeler yapmak için milyarlar harcayabiliyorsa işçileri de güvencesizleri de desteklemeli.

Korona kriziyle birlikte esnek çalışma uygulamaları yaygınlaştı mecburen, bu durumun çalışma yaşamında kalıcı değişikliklere yol açabileceği belirtiliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

İş Kanunu ile çerçevesi çizilmemiş esnek çalışma oldukça aleyhimize olabilir. İşyerinde belli mesai saatleri varken bu evde ortadan kalkabilir. Artan ev içi masraflar, iş için gereken aletler ve malzeme çalışana fazladan masraf çıkarabilir. Maddi problemler kadar psikolojik etkiler de göz ardı edilmemeli. Evden çalışırken iş arkadaşlarıyla iletişim kuramamak, hızlı bir şekilde yalnızlaşmaya sebep olacaktır. Eğer evden ve/veya esnek çalışma yaygınlaşacaksa işçinin hakları çok net olmalıdır.

KRİZİN YÜKÜNÜ KADINLAR SIRTLIYOR

Türkiye’de ve dünyada esnek, güvencesiz çalışanların önemli bir bölümünün kadınlardan oluştuğunu biliyoruz, sizce bu süreçten kadınlar nasıl etkilenecek?

Salgınla birlikte okullar tatil oldu ve evden çalışmaya geçen ya da halihazırda evden çalışan kadınlar hem çocuklara bakmak hem gündelik işleri yapmak hem de para kazanmak zorunda kaldı. Çalışan kadınlar zaten yıllardır ev içi emek ile ücretli emeğin gereklerini aynı anda yerine getirmeye çalışıyor, salgının güvencesizleşmeyi şiddetlendirmesi de dediğiniz gibi, en çok kadınları etkileyecektir. Salgının neden olduğu maddi manevi sorunların ilk elden muhatabı olmak durumunda kalan kadınların, şiddetlenen güvencesizleşmeyle birlikte sağlık hizmetlerine erişmesi, temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilmesi imkânsız hale gelecek. Bu süreçte bakım emeğini paylaşmanın hayati önemini vurgulamalı, çoğu evde yaşlı ve çocuk bakımından sorumlu olan kadınların sağlık ve refahını yeniden gündeme taşımalıyız. Salgınla birlikte toplumsal krizlerin yükünü en çok kadınların sırtlanmak zorunda kaldığını yeniden görmüş olduk.