Google Play Store
App Store

AKP sermayeyi önceleyen yeni İş Kanunu düzenlemesi ile emekçinin kazanılmış haklarını hedefe aldı. İşçileri güvencesizliğe mahkûm etme planı faş olan iktidara karşı emek örgütleri “Müsaade etmeyeceğiz” diyor.

Güvencesizlikle mücadele devam edecek: İşçi hak gasbına geçit vermeyecek
Fotoğraf: DepoPhotos

Melisa AY

İktidar, İş Kanunu’nda yapmak istediği değişiklik ile güvencesiz ve aşırı mesai saatleri ile Çin ve Özbekistan gibi ülkelerin çalışma koşulları ile yarışmayı hedefliyor.

“Esnek çalışma” diyerek sunulan değişiklik planının mesai saatlerini düşürmeyi hedeflediği iddia edilse de gerçek bundan çok uzak.

İş Kanunu’nda, belirsiz süreleri kapsayan iş sözleşmelerinin önünü açacak bu düzenleme, çalışma yaşamında güvencesizlik beraberinde getirme riski taşıyor. Yeni düzenleme ile, imzalanması için bir projeye bağlı çalışma şartı aranan “belirli süreli iş sözleşmesi”, bu şart olmadan da imzalanabilecek. Düzenleme, işverene tüm istihdamını bir projeye bağlı olmaksızın süreli sözleşmelerle gerçekleştirme hakkı tanıyacak.

"Mesai saatleri düşürülecek" denilerek sunulan tasarı, işçilerin sahip olduğu hakları da zayıflatacak. Yeni düzenleme ile işçilerin işe iade davası süreci ve kıdem ve ihbar tazminatı gibi hakları ellerinden alınabilir.

Belirli süreli iş sözleşmelerinde sözleşme bitiminde iş ilişkisi otomatik olarak sona eriyor. Bu tip sözleşmeler, işçinin elinden işe iade davası hakkını alıyor. Üstelik, işçinin çalıştığı süre işe iade süreci söz konusu olmuyor, kıdem ve ihbar tazminatı hakkı da doğmuyor. Sözleşme bitimi, iş akdini şartsız biçimde sonlandırıyor. Tüm bunlar, işçileri gelecekte bugün olduğundan daha güvencesiz bir çalışma yaşamının beklediğine işaret ediyor.

Düzenlemenin, uzaktan çalışma ile “kısmi çalışma” gibi kavramlara yeni bir yasal boyut kazandıracağı söylenirken “kısmi çalışma” işverenin işçiyi daha güvencesiz koşullarda çalıştıracağı anlamını taşıyor.

Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek mesai saatlerine sahip ülke konumunda bulunuyor. Avrupa’da da en yüksek çalışma saatleri Türkiye’de görülüyor. Çalışma saatleri, kayıt dışı çalışma ve fazla mesai ile haftalık 50 saati dahi aşıyor.

AKP VE SERMAYE KAZANIMLARA SALDIRIYOR

Düzenleme ile ilgili BirGün'e konuşan DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, “Bu düzenleme, daha önce de İş Kanunu’nda yaptıkları diğer düzenlemeler gibi sermayenin istek ve beklentilerine uygun olacak şekilde tasarlanıyor” dedi. Çalışma saati sorununun, bu düzenlemeyle çözülemeyeceğini söyleyen Atar, insani çalışma koşullarının sağlanabilmesi için mesai saatlerinin ücret kaybı olmaksızın 37,5 saate düşürülmesi gerektiğini ifade etti. Atar, “İktidarın amaçladığı şey, kazanılmış haklara zarar vermek, güvencesiz çalışma koşulları yaratarak işçilerin haklarından mahrum edilmesini sağlamak” diye konuştu. Atar, kıdem ve ihbar tazminatlarının hedeflendiği tasarı ile ilgili, “AKP ve sermaye zaten tazminat haklarını zayıflatacak düzenlemelerde işbirliği içinde oldu. Sendikaların kararlı duruşu her fırsatta gündeme getirdikleri bu gibi düzenlemeleri önlemeyi başardı” dedi. Atar, “Tazminatsız, güvencesiz, toplu iş sözleşmesi hakkı yok edilmiş bir çalışma yaşamı inşa etmek istiyorlar. Bunu tartışmaya açtırmamız mümkün değil” ifadelerini kullandı. “İşçiyi sermayenin iki dudağı arasına bırakan, kazanılmış hakları hedef alan hiçbir düzenlemeye geçit yok” diye konuştu. “İşçi haklarını hedefe koyarsa genel grev dahil kitlesel eylemlerle karşılarında dururuz” dedi.

İKTİDARIN ESNEK ÇALIŞMA KURNAZLIĞI

Çalışma Ekonomisti Serkan Öngel'e göre de bu plan, işçi haklarını hedef alıyor. Öngel, çalışmanın Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nda gündeme getirildiğini hatırlattı, “Bu kurul işçilerin çalışma ortamını iyileştirme amaçlı bir kurul değil. Zaten sermayenin, patronların isteklerini önceledikleri çok açık” dedi. Uzun çalışma sürelerinin Türkiye’nin kangren haline gelmiş bir sorunu olduğunu anlatan Öngel, “Çalışma saati tartışılırken işçilerin kazanılmış haklarını geriletme amacı gütmek kurnazlıktır” dedi. Esnek çalışma uygulamasının işverenlerin keyfiyetini destekleyecek biçimde hayata geçirilmesinin kazanılmış haklara saldırı olduğunu ifade etti. “Düzenleme yapılacaksa tanımlı, net bir çalışma düzenlemesi yalnızca emek örgütleri ile bir araya gelinerek yapılabilir” diyen Öngel, “Sözleşmeli değil kadrolu, güvenceli çalışma desteklenmek zorunda” ifadelerini kullandı.

KARANLIĞA KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELE

Belirli süreli iş sözleşmelerinin mağdur ettiği kesimlerden biri de özel sektör öğretmenleri. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Hukuk Sekreteri Umut Erkurt, yapılması plananlanan düzenlemenin karşısında duracaklarını açıkladı. Erkurt, “Düzenleme yapılırsa, özel sektör öğretmenlerinin, mevsimlik işçilerin içinde bulunduğu güvencesizlik ağı tüm Türkiye’yi kaplayacak” dedi. Gelecek kaygısını artıracak düzenlemenin tehlikeli olduğunu vurgulayan Erkurt, “Tüm işçileri karanlığa hapsetmek istiyorlar. Emek örgütleri bunun karşısında duracak. Birleşik mücadele hattının kurulması şart” dedi.