Feray Aytekin AYDOĞAN Karanlığın en koyu olduğu zamanlarda yeni yazılmış hikayelere ihtiyaç duyarız. 17 yıl boyunca AKP iktidarı eğitimde öyle bir yıkım yarattı ki; hikâyeyi baştan yazmak dışında bir çözüm imkânsız… Bu yıkım sürecinde atılan her adım ise son derece planlı bir şekilde yaşama geçirildi ve iki ana hat esas alındı;.. piyasalaştırma ve dinselleştirme… 24 […]

Güzel günler göreceğiz

Feray Aytekin AYDOĞAN

Karanlığın en koyu olduğu zamanlarda yeni yazılmış hikayelere ihtiyaç duyarız. 17 yıl boyunca AKP iktidarı eğitimde öyle bir yıkım yarattı ki; hikâyeyi baştan yazmak dışında bir çözüm imkânsız… Bu yıkım sürecinde atılan her adım ise son derece planlı bir şekilde yaşama geçirildi ve iki ana hat esas alındı;.. piyasalaştırma ve dinselleştirme…

24 Haziran seçimleri öncesi AKP; seçim beyannamesinde eğitimle ilgili yürütülecek ideolojik hattı ve atılacak adımları tarif etti ve bu süreç 2018-2019 eğitim öğretim yılında adım adım hayata geçirildi.

24 Haziran seçimleri sonrası Milli Eğitim Bakanlığı’na Ziya Selçuk’un getirilmesiyle AKP iktidar olamadığını deklare ettiği eğitim alanında liberalleri de katan ve saraya bağlı kurul olarak ifade edilen Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu’nda yer alan isimlerle somutlaşan bir süreç başlattı. Kamuoyunda eğitimde yeni dönem algısı yaratılmaya çalışıldı ve kısmen de olsa bu algı başlangıçta karşılık buldu. AKP iktidar olduğu günden bu yana ihtiyaç duyduğu her zeminde liberalizm vurgusundan, liberalleri ideolojik hattını güçlendiren süreçlere katmaktan hiç vazgeçmedi. AKP’nin liberallerle birlikte hareket etme sürecinin sonuçlarının en ağır şeklini toplumsal muhalefette de derin kırılmalara neden olan 2010 referandumu sürecinde yaşadık. Bu süreç şimdi de eğitim alanında sürdürülüyor. Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu ile eğitim alanında liberallerle bir araya geliş eğitimde iktidar olmanın arayışıdır.

AKP’NİN SEÇİM BEYANNAMESİ

Kurulun oluşturulması sonrasında da Milli Eğitim Bakanı’nın yapması gereken 2023’ e Doğru Eğitim Vizyonu ile ilgili sunum yandaş basın tarafından tüm kanallarda canlı yayınlanarak Erdoğan tarafından yapıldı. Sunumun Erdoğan tarafından yapılması da tek belirleyicinin Cumhurbaşkanı olduğunun deklarasyonuydu ve 2023 vurgusuydu aslında… Vizyon belgesinin omurgasını AKP’nin seçim beyannamesi ve ideolojik hattı oluşturdu.

2018-2019 eğitim öğretim yılında; 2003′ te yüzde 2 olan özel öğretim kurumlarının oranı yüzde 25′ e yükseldi. 4+4+4 düzenlemesi sonrası özel okulöncesi eğitim kurumlarındaki öğrenci sayısı yüzde 53; özel ilkokullarda öğrenci sayısı yüzde 40; özel ortaokulda öğrenci sayısı yüzde 96 ve özel liselerde okuyan öğrenci sayısı yüzde 305 arttı. 1 milyon 586 bin 823 öğrenci örgün eğitimin dışına çıktı. Kamu okullarında kurslar, temizlik vb. hizmetlerde piyasalaştırma süreçlerine hız verildi. Sermaye ile imzalanan protokollere devam edildi, meslek liseleri fiilen TOBB’ a, şirketlere, patronlara devredildi.

Veliye, öğrenciye rağmen imam hatipleştirme politikası devam ettirildi. Merkezi sınavla öğrenci alan 1526 okulun 855’i Anadolu imam hatip ve meslek liselerinden oluşturuldu. 9 fen lisesine karşılık 162 imam hatip lisesi yapılması kararı alındı. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre yaklaşık 8 kat artarak 723 bin 108 oldu. Ortaöğretim tasarımı açıklamasıyla imam hatip okulları ile Anadolu liseleri programları uyumlu hale getirilerek, imam hatip okullarına geçişin önü açıldı; kariyer ofisi vb. ifadelerle de sermayenin ihtiyaçları esas alındı. Karma eğitim, ortaöğretim kurumlarında hukuken kaldırıldı. Dini yapılarla yapılan protokollere hız verildi. Eğitim Sen olarak Ensar ve Hizmet Vakfı protokollerine karşı kazandığımız dava kararları yok sayıldı.

BASKI DEVAM ETTİ

Eğitim ve bilim emekçilerine yönelik baskılar devam ettirildi. AKP 80 darbecilerinin mirasını devralan bir siyasal anlayışın temsilcisi olarak hukuksuz ihraçlar sürecine ilişkin hukuğun en temel ilkelerini yok saymaya devam etti. Sözleşmeli, güvencesiz çalıştırılma dayatmalarına; kurum yönetici, öğretmen atama ve proje okullarına öğretmen alımında mülakata, kadrolaşmaya; ataması yapılmayan öğretmenler sorununu görmezden gelmeye; kapalı kapılar ardında Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanarak öğretmeni söz ve karar süreçlerinin dışında tutan, en temel haklarını yok sayan ideolojik tutuma devam edildi.

Özetle MEB’de değişen bir şey yok. Ve biz kendi hikayemizi yazanlar olacağız. Şimdi herkes ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ diyor ya, işte biz yıllar boyunca güzel günler göreceğiz diyerek bu kelimeleri 13 yaşındaki bir çocuğun ve bu memleketteki tüm çocukların kulaklarına fısıldayanlarız.