Hababam Sınıfı’nın sırları, ‘Sınıf’ın Efsanesi’ kitabında

Kadir İNCESU

Yayıncı yazar Aydın Ilgaz, Ataşehir Belediyesi’nin ‘Parkta Hayat Var’ sloganıyla Eren Eren Kültür Merkezi bahçesinde gerçekleştirdiği açık hava etkinliklerinin konuğu oldu.

Söyleşiden önce Ataşehir Belediyesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi’ndeki Rıfat Ilgaz Kitaplığı’nda buluştuk.

Aydın Ilgaz, “Babamın adı en çok kitaplıklara yakışıyor. Sevgili belediye başkanımız Battal İlgezdi ile çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ederim” derken yüzü gülüyordu.


Rıfat Ilgaz’ın “İşte geldim, gidiyorum,/ Altımda bir kuru tabut!/Tacım, tahtım sana emanet!” dizeleriyle seslendiği oğlu Aydın Ilgaz, Kabataş Lisesi’ni bitirdikten sonra kazandığı bursla gittiği ABD’de Michigan State University’de okudu. Yaptığı çalışmalar nedeniyle Kızılderili şefi olan Ilgaz’a “Her Kim Ki Başkalarına Yardımı Seven” anlamına gelen Wiushi adı verildi.

Emekli olduktan sonra da 1983’te Çınar Yayınları’nı kurarak babasının kitaplarını yayınlamaya başladı.

RIFAT ILGAZ VE ŞİİR

Edebiyatımızın koca çınarı Rıfat Ilgaz, her ne kadar yazın yaşamına şiir ile adım atmış olsa da romanları ve öyküleriyle daha çok tanınıyor. Çocuklar için yazdığı kitapları da unutmamak gerekir. Ilgaz’ın asıl tutkusu ise şiir.

Ilgaz, babasının şairliği üzerinde duruyor daha çok, biraz da sitem ederek.

Babasının şairliğinin göz ardı edilmesinin üzücü olduğuna dikkat çekerek, edebiyat dünyasında yaratılan bu algının değişmesi için Rıfat Ilgaz’ın bugüne kadar yayımlanan şiir kitaplarını hem toplu olarak, hem de ilk haliyle tek tek yayımladıklarını söylüyor.

“1940 doğumluyum. Babam benim doğumumla birlikte dünyanın kaç bucak olduğunu anlamış” diyor gülerek ve şöyle devam ediyor: “Eve para götürebilme sıkıntısı, en önemlisi de İkinci Dünya Savaşı... Öğrencileri, mahalleli… Kendi yaşamının duyumsattıklarını yazmanın daha doğru olacağını düşünmüş. Bireysel değil, toplumsal şiirlerin öne çıkması gereken yıllardı.”

Bir ara, pandeminin yayıncılığı nasıl olumsuz etkilediğini anlatan Ilgaz ile söyleşinin yapılacağı Erdal Eren Kültür Merkezi’ndeki Can Yücel Sahnesi’ni gördüğünde duruyor, biraz da duygulanıyor. İki ustanın 1985’de Ankara’da bir etkinlikte karşılaşmalarını anlatıyor. Can Yücel’in babasına sarılarak okuduğu şiiri mırıldanıyor: “ILGAZ Anadolu’nun / sen yüce bir dağısın / eteklerinde kitaplar"

Zaman hızla geçiyor. Tam saatinde kültür merkezinin önündeki söyleşi alanında yerimizi alıyoruz. Konuşacak o kadar çok şey var ki… Sorduğum her soruyu içtenlikle yanıtlıyor.

hababam-sinifi-nin-sirlari-sinif-in-efsanesi-kitabinda-918099-1.
Aydın Ilgaz



‘STEPNE’DEN RIFAT ILGAZ’A

İlk kez 25 Temmuz 1956 tarihli, İlhan ve Turhan Selçuk kardeşlerin çıkardığı Dolmuş mizah dergisinde tefrika edilmeye başlayan ‘Hababam Sınıfı’nın bilinmeyenlerini anlatıyor Aydın Ilgaz. Babasının, ‘Hababam Sınıfı’nı neden Stepne adıyla yazdığını, romandaki karakterleri, olayları, anlatıyor. Ilgaz, ‘Hababam Sınıfı’nın bilinmeyen yönlerini anlattığı “Sınıf’ın Efsanesi” adlı kitabından da söz ediyor.

‘Hababam Sınıfı’ üzerine çok şeyler söylenebilir. Gerçek anlamını ve kaynağını Usta’dan dinlemek en iyisi: "Hababam Sınıfı bir eğitim yergisidir. Mizah beyazdır, olumludur. Mizahta gülme ana öğe değildir. İsteyen ağlar, isteyen güler. Ben yergi yapıyorum, komedi bile düşünmüyorum. Hababam Sınıfı’nda üç şeyin yergisi yapılmıştır: Kopyanın, ezberin, uydurma saygının... Benim mizahım düşündürmeye dayanır. ‘Hababam Sınıfı’nda bize yakışmayan eğitimsel şeylerin yergisini yapıyorum.”

Konuşacak çok şey var gerçekten… Son söz Ilgaz ustanın olsun, şimdilik…

“Sevdim haklıdan yana olabilmek için/ Çalışıp ezilenden senden yana/ sevdim aldığım soluğu hak etmek için/ Ama sevdim halkımca.”