“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait olduğu iddia edilen” maillerin RedHack tarafından ele geçirilmesinin ardından, gazetemiz BirGün çalışanı Mahir Kanaat, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Haber Müdürü Ömer Çelik ve Diken sitesi haber editörü Tunca Öğreten tutuklanmış, 6 gazeteci için yargılama süreci başlamıştı. 25 Aralık 2016’da ev baskınıyla gözaltına alınan gazeteciler, 24 gün sonra tutuklanmışlardı. 304 gün sonra da ilk kez mahkemeye çıkacaklar. Gazeteciler, “terör örgütü üyesi olmak” ve “terör propagandası yapmakla” suçlanıyor. Peki hangi delillerle ve ne gerekçeyle? Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun sorusu bu.

Deliller biraz, nasıl desem…
İddianamede Redhack hesaplarını takip etmek bir delil mesela. (ki binlerce kişi takip ediyor) Sonra, gazetecilerin kendi inisiyatifleri dışında dahil edildikleri mesajlaşma grubu yüzünden (zira isteyen herkes, istediği kadar kişiyi onaylarını bile almadan bir grupta bir araya getirebilir ve mesaj gönderebilir) Redhack’le irtibatlı oldukları ön kabulü var. Örneğin; Mahir Kanaat’in FETÖ üyesi olduğu iddiasının delili olarak bilgisayarında bulunan 17-25 Aralık fezlekeleri (o dönemde internette herkese açıktı) gösteriliyor ve bunların 17-25 Aralık Operasyonlarından önce yüklendiği belirtiliyor. Buna kanıt olaraksa, dosyaların oluşturulma tarihi gösteriliyor. Oysa herkes bilir ki, dosyaları siz ne zaman indirirseniz indirin, oluşturulma tarihi tek ve sabittir. Yani daha okurken çürüyen bir iddia. Dahası, Tunca Öğreten’in eskiden Taraf’ta çalışmasından (ki önceden Taraf’ta çalışıp bugün iktidar destekçisi medyada çalışanlar bile var), gazetecilerin çalıştıkları gazetelerdeki başka haberlere kadar izaha muhtaç bir delil toplamıyla karşı karşıyayız.

Gazetecilik doğrulama işidir
Anlaşılan o ki, maillerin hacklenmesiyle gazetecilik faaliyeti birbirine karıştırılıyor. Evet, gazetecinin işi mail hacklemek değildir ama birileri hacklediyse ve bu bilgiler internete saçıldıysa, “gazeteci” bunu görmezden gelemez. Kamu yararı gereği işleme tabi tutar. Gazeteci, eğer doğrulama mekanizmalarını kullanarak haber yaparsa ya da yeterince doğrulayamadığı için yapmaktan vazgeçerse “iyi gazeteci”dir. Nitekim, birçok haber kaynağından gelen iddia, kimse görmeden rafa kalkar. Eğer gazeteci doğrulama mekanizmalarını kullanmadan haber yaptıysa, iyi bir gazetecilikten söz edemeyiz. Ancak bu tek başına bir suç oluşturmaz.

17-25 Aralık’ta düşülen hata
Bu köşede (ve dahi sosyal medyada) daha 17-25 Aralık Operasyonu sürerken (ve sonrasında defalarca), bunun öncelikle niyeti sorgulanmaya muhtaç bir operasyon olduğunu yazmış, bu tapeleri hazırlayanların amacının dürüstlük olmadığını da eklemiş biri olarak, bazı gerçekleri tekrarlamak isterim. O dönemde bu tapeleri servis edenlerin asıl niyeti de, tapelerle ortaya çıkan iddialar da haber değeri taşıyordu. Nitekim görünen köy kılavuz istemedi ve operasyonların ne amaçla yapıldığı ortaya çıktı. Ancak o tapelerle ortaya çıkanların ne kadarı yalan, ne kadarı gerçekti? İşte işin bu kısmı hem yargının hem de gazeteciliğin konusuydu. Ancak o dönem, kutuplaşmanın bir sonucu olarak bir taraf külliyen yalan derken, diğer bir tarafsa tartışılmaz gerçek kabul etti. Hepsi montaj diyenler bunu doğrulamadan dediler, hepsi gerçek diyenlerse operasyonun “niyeti” konusunda bir açılım sunamadı. Bir de iddia düzeyinde ele alıp nötr kalanlar vardı tabii. Her şartta, gazeteciliğimiz o dönem iyi bir sınav veremedi. Sonuçları bugün bile görülüyor.

Haber her zaman duble yoldan gelmez
Velhasıl, gazeteciye haber kimi zaman kara trenle raylardan süzülerek gelir, kimi zaman tozlu şose yollar kullanır. Haber bu bazen kâğıttan uçak olur pencereden düşer, bazen de kendiliğinden gelmez, sizin ona gitmeniz gerekir. Evet, haberin kaymak gibi duble yoldan gelir ama ona gazetecilik değil “halkla ilişkiler” demek gerekir. Yani her şartta gazeteci, haber yapmak için haber kaynağıyla iletişime geçebilir. Gazeteci kaynağını “seçerken”, onu yargılayıp infaz etmekle ve sabıkasızlık kaydını istemekle yükümlü değildir. Çünkü “haber kaynakları” illa ki, tertemiz olmaz. Temiz olması ve doğrulanması gereken haberin kendisidir. Bu süreçte, kim olursa olsun, haber kaynağının gazeteciye ulaşma çabası, gazetecinin suçu olarak kabul edilemez. Bugün saat 10.00’da, Çağlayan Adliyesi’nde görülecek davada yargılanan ve sorgulanan da bu. Yani gazeteciliğin doğal süreci. Gazetecilik için orada olmak, fiziken olamasak da dikkatle takip etmek şart.