Haftanın Öyküsü: İntikam*

ERDAL ATEŞ

26 Ocak

Genç adam, mahallenin çöplük yerinde görmüştü onu. Minicik bir ağaçcıktı.
“Vişne bu,” dedi.

Minicik yapraklarına elledi, okşadı. Gönlü razı olmadı çöplükte bırakmaya onu.

İki gün sonra bu çöplük yerinde yok olacağını biliyordu.

Bir tahta parçası buldu yemek atıklarının içinden. Vişne ağacını toprağıyla söktü yerinden. Köklerine yapışık toprağını sıktı. Sıkıştırdı. Götürdü. Bahçesindeki kuytu bir yere dikti. Vişne ağacının hayatı kurtulmuştu. Hızla büyüdü, serpildi. Dört yıl sonra vişne vermeye başladı. Sonraki yıllar daha da büyüdü. Dalları vişnelerle dolup taştı. Genç adam, seviniyordu olgun vişneleri gördükçe.

O yıl kötü bir yıldı. Vişneler çiçek açtığında kar yağmıştı. Günlerce lapa lapa. Bütün ağaçların çiçekleri, yaprakları döküldü bir konfeti gibi. Bir tek genç adamın bahçesindeki vişne ağacının o bembeyaz çiçekleri dökülmedi. Meyveye dönüştü çiçekler. Havalar ısındıkça kırmızılaştı yeşil meyveler. Tatlandı. Mahalledeki insanların gözü adamın bahçesindeki bu vişne ağacındaydı. Olgun vişnelere imrenerek bakıyordu herkes.

Bir sabah büyük sepetler getirdi adam ağacın altına. Vişneler toplanmaya hazırdı artık. Meyvelerin yarısı kışlık reçel olacaktı. Diğer yarısı şurup ve likör içindi. Bahçe çitlerinden içeri mahallenin çocukları bakıyordu. Bahçedeki söğüt ağacına iri bir karga kondu. Bir vişne ağacına bir de genç adama baktı. Tedirgindi. Acı bir “gak,”dedi.

Adam, ağaca çıktı. Bir elinde de küçük bir sepet vardı. “Bu yıl ağacın en tepesinden başlayacağım vişneleri toplamaya,” dedi, içinden adam.

En tepeye tırmandı. Meyveler ne kadar da olgunlaşmıştı. Kimilerine değince patlıyor, kızıl suları çıkıyordu. Ağzı sulandı adamın. Üst daldaki vişnelere baktı. Güneş gözlerini kamaştırdı. Dala elini uzattı. Yetişemedi. Meyveye doğru yekindi. Meyveli dal, çatırdadı. Kuru bir dal adamın sağ gözüne bir ok gibi saplandı. Adam bir çığlık attı. Tepedeki dalların arasından yavru karga sesleri geldi.
Ağacın altındaki saz rengi sepete kızıl kanlar damlıyordu. Söğüt ağacından karga havalandı ve bir gök gürültüsü gibi “gak!” sesi yankılattı.

AZAP

27 Ocak

Genç adam, bahçesindeki vişne ağacından nefret ediyordu. Onun yüzünden bir gözünü kaybetmişti.

“Nankör!” diyordu, ağaca.

Tam on yıldır ağaca bakmadı. Meyvelerini toplamadı. Ağaç yaşama sevincini kaybetti. Kendini bir suçlu gibi hissediyordu. Kahrından kurudu zavallı ağaç. Rüzgâr estikçe kuru dallar birbirlerine çarparak takur tukur sesler çıkarıyordu.

Genç adam, bir sabah bahçeye çıktığında vişne ağacının devrilmiş olduğunu gördü.

Usulca yanına gitti ağacın.

Kuru dallarda olgun vişneler gibi duran binlerce canlı göz vardı dallarda.

Hepsi de adamın tek gözüne bakıyordu.

Adam başını önüne eğdi.

Utandı.

Ağladı.

Sonra dallarda kaybettiği gözünü aradı.

ÇEKİRDEK

28 Ocak

“Acımasız değilim,” dedi, can çekişen yaşlı karga.

“Acımasız değilim!”.

Bütün çocukları ölmek üzere olan annelerine bakıyordu. Anne karga yıllar önce bir vişne ağacının tepesine yuva kurmuştu. Yavruları yeni palazlanmıştı. Genç bir adam, her sabah bahçesindeki vişne ağacını hayranlıkla seyrediyordu. Anne karga bu adamdan çok korkuyordu. Neden uzun uzun seyrediyordu tepedeki yuvasını. Yavrularının sesleri bile çıkmıyordu oysa. Karga düşündü taşındı. Bu böyle olmayacaktı. Genç adamı bu ağaçtan, yuvasından uzaklaştırmalıydı. Ağacın dallarını inceledi. Bu adama bir ders vermeli, bir tuzak kurmalıydı. Vişneler olgunlaştığında adam gelecek, meyveleri toplayacaktı. Tepedeki bir kuru dalın ucunu çöplükten bulduğu kör bir jiletle sivriltti. Ok gibi yaptı. Yeşil yapraklar ve meyveler bu sivri dalı gizliyordu. Kuru dala yakın meyveleri almak isteğinde adam, dalların dengesi bozulacak ve sivri kuru dal adamın sağ gözüne batacaktı. Karga her şeyi planlamıştı. Plan istediği gibi de oldu. Adam, bir gözünü kaybetti o yaz vişne toplarken. Bir daha da o ağaca yaklaşmadı. Düşman oldu.

Yaşlı karga yumuk gözlerini açtı son kez. Bin bir güçlükle yavrularına döndü. “Sizlerin doğup büyüdüğünüz bir vişne ağacı vardı,” dedi. “O ağaç benim yüzümden öldü. Kendine kıydı. Oysa bize büyük çok büyük iyiliği oldu. O bahçedeki evin çatısında, arka tarafta kırık bir kiremit var. Biriniz içeri girin o kiremitten. Tavanda yağmur suyu dolu bir kovada bir vişne çekirdeği var. Bu vişne ağacının. Alın o çekirdeği ve kendine kıyan o ağacın yerine gömün. O çekirdeği bir ağaç yapın.

N'olur dediğimi yapın!”

Karganın göz kapakları düştü.

Son nefesini verdi.


*Erdal Ateş’in Ressamın Takvimi isimli eserinden 3 kısa öykünün yer aldığı bölüm.