İnsanlar ölümden korktukları ve hayatı aşktan daha büyük kabul ettikleri için zaman her şeyin ilacıdır der

Haftanın Öyküsü: Mavi Pelikan*

SİNAN SÜLÜN

Kim ne derse desin, her âşık anlar sevdiğinin kendisinden uzaklaştığını. Bir derdinin olduğunu, artık daha az sevdiğini ya da hayatında başka birisi olduğunu. Mavi’de anlıyordu bir şeylerin ters gittiğini. Numan’ın susmasından, bir şey mi var dediğinde yok bir şey demesinden, konuşmaktan kaçmasından, artık her gece eve gitmesinden, gözlerinin içine bakmamasından, bakamamasından. Ama aşk doğası gereği her zaman umut taşır. Geçer dersin. Düzelir. Bir derdi var dersin. Bana söylemek istemediği. İnanmak istemezsin. Duymak, görmek istemezsin. O sustukça senin için kavrulur. Geceleri uyumaz, sabahları uyanmaz olursun. Sorular sorar, cevaplarını kendin verirsin. Birilerine anlatmak, birilerini dinlemek istersin. Yalnız kalmak korkutur seni. Birileri yoksa delirebilirsin. Ama bir zaman gelir artık dayanamazsın. Ne olacaksa olsun dersin. Karar verip yanına gittiğinde o senin yanına geliyordur zaten. Numan bu gece konuşmamız gerek dediğinde beklenen günün geldiğini anladı Mavi. O gece her şey bir anda söylendi ve bitti.

“Evet, seni dinliyorum.”

“İlişkiyi bitirmek mi istiyorsun.”

“…”

“Anlıyorum. Korkuyorsun söylemeye… Halil Bey dükkânın önünde ne dedi sana? Yüzünün rengi değişti. Öğrenmiş mi ilişkimizi? Ondan mı utandın? Bir pelikanla birlikte olduğun için mi utandın?

“…”

“Beni seviyor musun Numan?”

“Bilmiyorum...”

“Bilmiyorum! Sevmiyorsun yani artık beni.”

“Git buradan! Bu gece git! Kapıyı kilitlemeyi unutmuşum derim! Kaçmış derim! Bir şey demez.! Maaşımdan keser! Keserse kessin! Git buradan! Zaten yakında evleneceğim…”

O an Güzelkoy Kasaba’sında herkes uykudayken, beyaz bir pelikanın camdan kalbi binlerce parçaya ayrıldı. Her bir parça büyük bir hızla içinde bir yerlere saplandı. Gözlerine, kalbine, ciğerlerine, boğazına, kalabalığına, mutluluğuna, sevgisine... Gözleri buğulandı, kanatlarını kaldıramadı, göğsünden bir parçanın koptuğunu hissetti. Nefes alamadı, yutkunamadı. Bir dal kırıldı içinde. Bakışları bulutlandı. Daha fazla dayanamadı. “Ben seni çok seviyorum ama” dedi ve bayıldı.

Aşk acısının en iyi ilacı zamandır, zaman her şeyi geçirir der insanlar. Oysa bu pelikanlar için yanlış bir tezdir. Onlara göre aşkta zaman yoktur. Aşk zamansızdır. O zaman zamansız olan bir şeyin zaman içerisinde yok olması imkânsızdır. Bu yüzden aşk acısının en iyi ilacı ölmektir. Sonsuz bir unutkanlığa sahip olmaktır. Pelikanlar kalbin tek bir aşk için yaratıldığına ve her pelikanın bir kez âşık olabileceğine inanır. Yaşamda birden fazla kişiyi sevebilirsin ama birisine âşık olursun. Ve yalnızca o kişiye kalbini verirsin. Oysa yaşam aşk varsa anlamlıdır. Bir daha âşık olamayacaksan yaşamanın ne anlamı kalır.

İnsanlar ölümden korktukları ve hayatı aşktan daha büyük kabul ettikleri için zaman her şeyin ilacıdır der. Buna inanırsan, ölmezsin. Bir süre sonra aşk acısı çeken her insan gibi senin de yaran kapanmaya, kabuk bağlamaya, kaşınmaya başlar. Kaşırsın. Kabuk düşer. Artık yaran kanamadığı yahut kabuğunu göremediğin için unutursun. Üzerine yeni aşklar giymeye, yeni sevdalar sürmeye çalışırsın. ‘Gördün mü zaman geçirir’ demiştik der en yakın arkadaşların aylar sonra. Gülersiniz hep birlikte o uykusuz, gözyaşlarından yastık başlarının, arkadaş omuzlarının sırılsıklam olduğu, uykularından sıçrayarak uyandığın gecelere. Ama sadece sen bilirsin gerçeği. Onların yanından ayrıldıktan sonra hemen eve gidip soyunursun. Yaralarına bakarsın. Ordadır işte izleri. Ne yaparsan yap yok olmaz. Tekrar sızlamaya başlar. Duyumsarsın. Bazen hiç neden yokken, hayatında yeni birisi varken, her şey iyi gidiyorken, mutluyken, birisini severken ama asla âşık değilken aynanın karşısına geçer, o eski yaralarına bakarsın. Ondan sonraki bütün ilişkilerinde çıplaklık konusunda rahat olamamanın sebebi de budur belki. Yeni sevgililerinin görecek diye korktuğun kapanmış yaralarına parmaklarının ucuyla dokunursun. Bir sertlik gelir eline. Yaranın izine bastırdıkça acıtan. Derinin hemen altındadır o gün kırılan kalbin parçası. Vücudun atamamıştır, atamaz da. Artık o senin bir parçandır. Hissedersin. Yeniden batar. Dünyanın tadı bozulur. Ekşir. Yaralarının kabardığını görürsün. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Olamaz. İşte o zaman anlarsın. Her kalbin tek bir aşk için yaratıldığını.

*Sinan Sülün’ün Sel Yayıncılık’tan çıkan Karahindiba adlı kitabında yer alan Mavi Pelikan adlı öyküden tadımlık bir bölüm.