1929’dan itibaren oyunculuğu ile tiyatro tarihimize damga vuran Hagop Ayvaz, Kulis isimli dergiyle de yayıncılıkta iz bırakmıştı. Onu kişisel arşivi ve derginin örnekleri “Kulis: Bir  Tiyatro Belleği,  Hagop Ayvaz” isimli sergide bir araya getirildi.

Hagop Ayvaz’ın Kulis’ine ziyaret

Murat TIRPAN

Kulis görünenin arkasıdır. Sadece tiyatrodaki seyircinin görmediği, dekor parçalarının sağa sola atıldığı özensiz ve soğuk bekleme alanı değildir; aynı zamanda bir amaca giden yolda gözlerden ırak, gizli gizli yapılan konuşmalara da verilir bu ad. Sahte ile gerçeğin, yalan ile doğrunun ayrıldığı ince çizginin adıdır bir nevi.

1946 yılında Ermeni tiyatrocu Hagop Ayvaz tiyatro temalı bir dergi çıkarmaya karar verdiğinde adını Kulis koymuştu. O yıl İnönü'nün emriyle Ermenice tiyatro yapma yasağı kalkmış, kumpanyalar kurulmuş, bu dilde oyunlar sahnelenmeye başlanmıştı. Ayvaz başta, kendi sözleriyle "Neden bizim de bir tiyatro yayınımız olmasın ve biz de oyunlarımızı yurtdışındaki Ermenilere tanıtmayalım?" diyerek girmişti bu zorlu maceraya. Kulis de başlangıçta Ermenice bir dergiydi, ama ellilerin sonlarında buna Türkçe de eklendi ve derginin içeriği ve etki alanı genişledi. 1996'ya kadar tam elli yıl boyunca, sadece Türkiye'de değil Ayvaz'ın kişisel çabalarıyla Suriye'de, Amerika'da, İran'da da yayınını sürdürdü Kulis. 1929'dan beri bilfiil tiyatro oyunculuğu yapan Ayvaz, bu dergiyle birlikte ülkemizin tiyatro tarihine yayıncı olarak da damgasını vurmuştu. Şimdilerde biraz unutulsa da tiyatromuzun tarihine doğru bir yolculuk yapmak isteyen herkesin yolu Kulis'le kesişecektir elbet. Çünkü bu dergi YKY (Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık) Kültür Sanat'ın yeni sergisinin başlığındaki gibi gerçek "Bir Tiyatro Belleği"dir.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın İstanbul Beyoğlu’ndaki salonunda Hrant Dink Vakfı öncülüğünde Türkiye Tiyatro Vakfı ve YKY tarafından düzenlenen “Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz” sergisi Ayvaz’ın kişisel çabalarıyla oluşturduğu tiyatro arşivinden yola çıkarak, toplumsal bellek, kimlik ve mekân bağlamında Türkiye’nin tiyatro tarihine odaklanıyor. 2006 yılında Ayvaz'ın vefatından sonra tüm arşivi son döneminde köşe yazıları yazdığı Agos gazetesine, ardından Hrant Dink Vakfı’na bağışlanmıştı. Bu arşivin ilgilenenler için sergiyle eş zamanlı olarak Vakıf'ta ziyarete açık durumda olduğunu da belirtelim. Şimdiyse arşivden önemli bir seçki bu sergiyle karşımıza çıkıyor.

hagop-ayvaz-in-kulis-ine-ziyaret-841106-1.
Kulis’in ilk sayısının (15.12.1946) kapağı

12 BİN GÖRSEL MATERYAL İÇERİYOR

Ayvaz'ın Osmanlıca, Ermenice ve Türkçe, 600’e yakın el yazması ve matbu tiyatro metni, 500’den fazla Ermenice ve Türkçe süreli yayın, dergi ve broşürün yanı sıra fotoğraf, afiş, karikatür, kupür, davetiye, çizim ve kartpostaldan oluşan yaklaşık 12 bin görsel materyal içeren arşivinin ve özelde Kulis'in en önemli yanı sadece perdenin arkasındakilere dair belge ve bilgi sağlaması değil, 19’uncu yüzyılın ortalarından günümüze Osmanlı ve Türkiye tiyatrosundaki oyuncular, topluluklar ve tiyatro mekânları hakkında görsel, mekânsal içerikler barındırmasıdır. Tüm bu arşivi gezmek ülkenin tiyatro tarihinde adım adım dolaşmak gibi bir şey, tıpkı YKY sitesindeki üç boyutlu sergi salonunda kaybolmak gibi. Evet, yanlış duymadınız, pandemi koşullarında sergiyi 3D olarak gezmek mümkün, üstelik çok başarılı bir şekilde online olarak hiçbir detayı kaçırmadan bunu yapabileceğiniz bir düzenleme yapılmış durumda.

hagop-ayvaz-in-kulis-ine-ziyaret-841108-1.

Bir Tiyatro Belleği Sergisi temelde üç ana bölümden oluşuyor. Tiyatro tutkusu ilk gençlik yıllarına dayanan Hagop Ayvaz’ın figüranlıktan yönetmenliğe, köşe yazarlığından yayıncılığa uzanan yaşamı paralelinde, İstanbul’da Ermenice tiyatro üretimi ve etkinliklerini görebildiğimiz ilk bölüm; sonrasında elbette yayımladığı Kulis dergisinin Türkiye sınırlarını aşan etkilerine dair olan ikinci bölüm ve Osmanlı ve Türkiye tiyatro tarihindeki önemli topluluklar, oyunlar ve mekânlara bir panorama şeklinde odaklanan ve ziyaretçisini Türkiye’nin tiyatro geçmişine yeniden bakmaya davet eden son kısım. Tüm bu içeriğiyle sergi bir yandan Ayvaz'ın kulisine çağırıyor bizi, ama daha da önemlisi o ince çizgisinin arkasına; tiyatro tarihimizdeki ilişkileri, önemli olayları, dedikoduları görebileceğimiz ve elbette farklı kültürlerin tiyatro özelinde nasıl birlikte var olduğuna dair yeniden düşünebileceğimiz yere davet ediyor seyircisini.