Hak edilmeyen 1 puan

Galatasaray büyük umutlarla çıktığı Schalke karşılaşmasında Avrupa arenasında sergilediği en kötü oyunlardan birisi ile 1 puanı “kazanan” takım oldu.

Galatasaray maçın ilk düdüğüyle beraber suratına 2 tane tokat yedi adeta. Schalke, sarı-kırmızılılara “üzerime geldiğin her atağın dönüşü stoper ikilisinin arasına atılacak top olarak sana dönecek” mesajını verdi ve o mesajdan itibaren hücuma bir türlü rahat çıkamadı Fatih Terim’in takımı. Schalke Linnes-Maicon-Ozan hattında hangi ikilinin arasında boşluk varsa oraya topu attı ve bu denemelerin neredeyse tümü pozisyon olarak geri döndü. Hatta hakem Benoit Bastien,13. dakikada Konoplyanka’nın Muslera tarafından ceza sahasında biçildiği pozisyona penaltıyı verse Galatasaray için maçın geri kalanı arka tarafta bıraktıkları daha fazla boşluk ve rakibe verilen daha fazla sayıda pozisyonla geçecekti. Sahaya çıkış taktiği mi yoksa oyun içindeki gelişmeler sonrasında alınan bir önlem mi bilinmez Ryan Donk, Schalke topu savunma arkasına her kaldırdığında Ozan-Maicon ikilisinin arasına girerek savunmayı 5’ledi ve orada tek başına 2 pozisyonu önlemeyi başardı. Futbolda maç içi psikolojisinin etkisi kaçınılmaz elbette. Ndiaye, Sinan, Rodrigues ve Nagatomo arkalarını güvenle bırakıp Schalke kalesine yüklenemediler bir türlü. Bu yüzdendir ki Rodrigues’in alıştığımız üzere rakip kaleye 25-30 metre uzaklıkta topla buluşarak rakip kaleye kat etme özelliğinin, bu uzaklığın 40 metrelere çıkması sebebiyle etkisiz kaldığını gördük. Belhanda ve Ndiaye ellerinden geldiğince takımı ileri itmeye çalıştılar bireysel denemelerle ama çok etkili olamadılar. Burada Maicon’a ayrı bir parantez açmak lazım. Bir savunma oyuncusunun bu kadar oyundan kopuk, bu kadar savruk ve dikkatsiz oynayabilmesini cidden anlamak güç. Bireysel hata ile saha içerisinde dümeni parçalanmış gemi gibi dolaşmak arasında fark var. Ben en son böyle bir performansı, neredeyse çeyrek asır önce Greame Souness’ın takımında stoper olarak görev yapan Barry Venison’da görmüştüm. İngiliz oyuncu henüz ekim ayında Southampton’a postalanmıştı.

İkinci yarıda Galatasaray mental ve fiziksel olarak tamamen teslim oldu Schalke’ye. Almanlar devrenin tamamını rakip sahada oyunun kontrolünü ellerinde tutarak oynadılar ve böyle bir maçtan galibiyet çıkaramamaları sebebiyle bir hayli hayıflanacaklardır. Özellikle maçın son bölümünde Belhanda, Donk ve Ozan adım atamayacak haldelerdi. Üstelik bunu sık sık rotasyona başvuran bir takımda görmek daha da düşündürüyor. Tedesco’nun Konoplyanka’yı maçın sonuna kadar sahada tutmamasına pek bir anlam veremediğimi söylemeliyim. Ukraynalı oyuncu Schalke’nin ikinci yarıda bulduğu pozisyonların sayısını daha da artırabilirdi. Tabii bu maçın rövanşında Galatasaray’ın işi çok daha zor olacak. Muhtemelen birkaç problemini çözmüş ve arkasına seyirci desteğini alan bir takım karşısına, muhtemelen yine birkaç eksikle çıkacak takım ve bu sefer yanlış hakem kararları muhtemelen aleyhte olacak.