Grup Tekstil, pandemi döneminde kimse evinden çıkamazken kapatılan ve satılan bir fabrika. Bu fabrikaya yıllarını veren işçiler, gasp edilen hakları için 50 gündür direniyor. İşçiler dayanışma bekliyor.

Hakkımızı almadan gitmeyiz!

Sevgim Denizaltı

Tekirdağ Çorlu’daki Grup Tekstil Fabrikası’nın önünde işçiler 50 gündür direnişte. Fabrika pandemi döneminde kapatıldı ve satıldı; ama patron Adem Genç, 150 işçiye halen kıdem ve ihbar tazminatlarını, ücret alacaklarını ödemiş değil. Fabrikaya yıllarını veren işçiler, “Çoluk çocuğumuzun rızkını kimseye bırakmayız. Haklarımızı alana dek direneceğiz” diyor.

Fabrika önündeki direniş alanında “Dilenmiyoruz, hakkımızı istiyoruz” pankartı karşılıyor bizi. İşçiler kadın erkek, çoluk çocuk sohbet ediyorlar. Kimi yerde, kimi kamp sandalyelerinde oturuyor. Bir kenarda basın açıklamaları için hazırlanmış dövizler duruyor; “Dilenmeyeceğiz, direneceğiz, tazminatımızı yedirmeyeceğiz”, “Sadaka değil hakkımızı istiyoruz”…
Bazı dövizlerde ise Adem Genç’in ölen abisi üzerine verdiği sözleri hatırlatıyor işçiler. “Allah’ın huzurunda bize söz verdiniz, mezardaki abinizi kefil ettiniz, işçinin alacağı namus borcu dediniz, Sözünüz nerede?” diye soruyorlar.

DAYANIŞMA BEKLİYORLAR

İşçilerin her gün 4-5 saat nöbet tuttukları alanda çadır görmüyoruz, yemek de öyle. Çayın yanında bisküvi vb. dağıtılıyor. Ziyarete gelen milletvekilleri yemek konusuyla ilgileneceklerini söylemiş ama henüz bu konuda bir gelişme yaşanmamış. Belli ki belediyelerden bir destek gelmiyor.

Fabrikada yıllardır örgütlü olan TEKSİF Sendikası’ndan da kimseyi göremiyoruz. Sendikanın bir tek televizyon kanalları ya da milletvekilleri gelince yanlarında olduğunu söylüyor işçiler.

İşçilerin çoğu deneyimli, “En yenimiz 5-6 yıllık” diyorlar. Örneğin Nergis Dinç, Grup Tekstil’de 17,5 yıl çalışmış. “İlk işimdi bu benim” diyor, “Eşim de burada, birlikte çalıştık. Bir ömür verdik ama hakkımızı alamadık. Şimdi ikimiz de direnişteyiz.”

İŞSİZLİK MAAŞI BİTİYOR

Nergis Dinç ve eşinin 21 yaşında çocukları var. İkisi de işsiz kaldığı için büyük sıkıntı yaşıyorlar. Şimdilik işsizlik maaşıyla geçiniyorlar. Ama bir ay sonra işsizlik maaşının da biteceğini söylüyor Dinç, “Sonra ne olacak? Bunca yıllık emeğimizin karşılığı bu mu? Biz hakkımızı istiyoruz, almadan gitmeyeceğiz” diye konuşuyor.

Dinç’e fabrikadaki çalışma koşullarını soruyoruz. Dediğine göre, aşırı iş yükü ve fazla mesailer en büyük sorunmuş fabrikada. Bazen günde 16 saat çalıştıklarını anlatıyor Dinç. “Ama emeğimizin karşılığını alıyorduk en azından” diyor, “Ta ki 2015’e kadar… Son 5 yıl içinde çok bozuldu her şey, maaşlarımızı vermemeye başladılar. Makineleri kapatıyorduk da öyle alıyorduk maaşımızı. Ama çok düzensizdi.”

SENDİKA DA SORUMLU

hakkimizi-almadan-gitmeyiz-793675-1.Sevcan Er de 21 yıllık işçi. O da Nergis Dinç gibi çok yoğun çalıştıklarını, sürekli mesailere kaldıklarını söylüyor: “Biz laboratuvarda 2 kişiydik. Bir arkadaşımız yıllık izne çıktığında diğer arkadaşımız işi bitirene kadar fabrikada kalmak zorundaydı. 8’de başlıyordu, iş bitene kadar… Ama o kaldığı süre için fazla mesai ücreti ödenmiyordu.”

Fabrikada 17 yıldır TEKSİF’in örgütlü olduğunu belirten Er, “Bugüne kadar sendikanın ne faydasını ne zararını görmüştük. Ama son süreçte olanlardan sendika da sorumlu. Fabrika kapandığı zaman sendika şube başkanı ve avukatı da varmış görüşmede. Hiçbir şey yapmamışlar. Ben direniş başladığında burada değildim, şehir dışındaydım, dönünce katıldım. Arkadaşların anlattığına göre o zaman sendikadakiler ‘Fabrika kapandı, artık yapacak bir şey yok’ gibi konuşmuşlar. Biz ne zaman sesimizi duyurmaya başladık, o zaman ortaya çıktılar” ifadelerini kullanıyor.

‘HELAL EDİN DEDİLER’

hakkimizi-almadan-gitmeyiz-793676-1.Yalnızca Er değil… Sendikanın üstüne düşeni yapmadığını düşünen çok sayıda işçiyle karşılaşıyoruz alanda. 17 yıllık işçi olan Fatma Kılıç da onlardan biri. “Hepsinin o toplantıda ağızbirliği yaptığını düşünüyorum ben” diyor, “Sendika aldı alacağını, patron aldı alacağını, işçiye ise ‘helal et’ dendi.”

Anlattıklarına göre patron alacaklarının küçük bir kısmını ödemek, kalanını yıllarca sürecek taksitlere bağlamak gibi önerilerde bulunmuş, ‘Helal edin’ demiş bir de üstüne. Örneğin Elif Akkum 11 yıl çalıştığını, 92 bin liralık alacağının olduğunu söylüyor, ona teklif edilense 32 bin. “Gerisini helal et diyor, duyulmuş şey mi? Fabrikayı biz batırmadık ki! Biz haklarımızın tamamını istiyoruz” diye konuşuyor.

EVLERİNİN BİR ODASINI SATSALAR…

Grup Tekstil’de 7,5 yıldır çalışan Mehmet Büyükterzi, artık evinin kirasını bile ödeyemez duruma geldiklerini dile getiriyor. “Hem sendikadan hem devletten yanımızda durmasını bekliyoruz” diyen Büyükterzi, şunları söylüyor:

“Avukatlar bize ‘Ben davanızı açarım ama paramı kimden alacağım?’ diye soruyor. Sesimizi duyuramıyoruz. İstanbul’a gideceğiz, gerekirse Ankara’ya yürüyeceğiz. Eminim devlet önümüzü kesecek, yürüyemezsin diye. Ben hakkımı, emeğimi istiyorum. Neden patronlara kimse dokunmuyor? Lüks sitelerde oturuyorlar, evlerinin bir odasını satsalar hepimizin parasını öderler.”

hakkimizi-almadan-gitmeyiz-793677-1.

Fabrikaya 24 yaşında girdiğini, bugün 43 yaşında olduğunu söyleyen Lütfi Bıyık ise, “Gençliğimi verdim, emeğimi verdim, alın terimi verdim. Ama çocuklarımın geleceğini vermem. Şimdi alacağım para çocuklarımın geleceği için” diyor. Yaptıkları en büyük hatanın patrona güvenmek olduğunu dile getiren Bıyık, “Biz mağdur olduk, başka işçiler mağdur olmasın. Patronlara kesinlikle güvenmesinler. Haklarını almadan fabrikadan çıkmasınlar” ifadelerini kullanıyor.