‘Hakkımızı yerlerse buradan da Gezi çıkar’

GÜLŞEN İŞERİ
gulseniseri@birgun.net

Bitmek bilmeyen bir kaos, ölümlerin, cenazelerin kalktığı bir ülke... Toplu katliamlarla sınandığımız şu günlerde seçimlere odaklanırken kentler de kendi mücadelelerini sürdürüyor. Belki bir süredir unuttuğumuz ya da ertelediğimiz kentsel dönüşüm dağlarda, kentlerde, hatta bahçelerde devam ediyor. Sessiz sedasız da değil... Yıllarca barınmanın hak olduğunu savunurken mahallemizi de, evlerimizi de, ağaçlarımız da kendi rantları için gasp ediyorlar.
Kentsel Dönüşüm denilerek güzelleştirilmeye çalışan bu kavramın yoksul halkın barınma hakkını elinden almak için uydurulmuş bir kavram olduğunu da biliyoruz.

Türkiye’de de kentsel dönüşüm kentlerin yeniden yapılandırılmasında bir araç olarak öne çıkarken, aslında asıl amacın devlet destekli bir soylulaştırma politikası olduğuna yıllarca tanıklık ettik.

Soylulaştırma kavramına baktığımızda İstanbul’da buna Karaköy, Dolapdere çok açık örneklerdir. Ve hatta Yeldeğirmeni... Bir oto tamircisinin yanına 5 Yıldızlı otel açmak, yada lüks cafeler... Orada oturan halkı ‘ötekileştirme’ anlamına geliyor. İnsanları yıllardır oturduğu yerde yabancı hissettirme “sen kimsin ki burada oturuyorsun” deme hali... Neo-Liberal politikalar sonucu oluşan kentsel politikalar ne yazık ki hızla ve bu minvalde ilerliyor.

Dalga geçiyorlar
Fiziksel bir terk etme değil, kentin hafızasının yok edilmesi anlamına da geliyor bu gidişler.
Böylelikle mahalle sakinleri tüm sosyal ilişkiler ağından yoksun bırakılarak yalnızlaştırılıyor. Eğer bir dönüşüm yapılacaksa da yerinden edilmeden, riskli alanların dönüşmesi çok zor değil. Ancak rant için bu işe giren şirketlerin yoksul halkı artık kent merkezinde istememesi...
En açık ifadeyle ve David Harvey’in dediği gibi “Kentsel Dönüşüm varlıklı sınıfın merkezlere dönme istediğidir...”

Pek çok bölgede aynı politikalar üretilirken artık şirketlere peşkeş çekilen mahalleler uyandı ve halkın yararına olmayan bu dönüşüm projeleri için mücadelelerini sürdürüyor.

Tıpkı İzmir Karabağlar ilçesine bağlı Limontepe gibi... Limontepe İzmir’in çok büyük bir alanında, kentsel dönüşüm kapsamına alınan 540 hektarlık bölgeden söz ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bölgede 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” kapsamında başlattığı kentsel dönüşüm hala Limontepelileri tehdit ediyor. Onlar dernek kurdu Limontepe Kentsel Dönüşüm Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği... Yaklaşık 60 bin kişinin yaşadığı 15 mahalleyi yakından ilgilendiren kentsel dönüşüm projesine itiraz ettiler etmesine, bununla da bitmedi. Tüm hukuk yollarını deneyen mahalleli, 1.Etap İmar planına da karşı çıkarak dava açtı.

Bizi risk olarak görüyorlar…
1.Etap boş bir arazi aslında, hatta İzmir’in önde gelenleri olduğu söyleniyor mülk sahiplerinin. Heyelan bölgesi, işte bu bölgeye 15 katlı TOKİ konutları yaparak, Limontepe’de yaşayan halkı bu bölgeye taşımak, Limontepe’yi de zenginlere satmak istiyorlar.

Bu durumu açıkça ifade eden Limontepe Kentsel Dönüşüm Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nden Doğan Yüksel, “İmar planlarına dava açtık, çünkü bizi heyelan bölgesindeki TOKİ konutlarına yollamak istiyorlar. Buraya da riskli alan dediler, oysa bizi yolladıkları alan daha riskli... Bizimle dalga geçer gibi...” diyor. 30-40 yıla yakın orada yaşayan halk yerinden edilmeye karşı karşıya kalırken, Yüksel belediyenin de sürece dahil olmamasını eleştiriyor...
Heyelan bölgesi olarak bilinene boş arazi 120 hektarlık alan, en riskli alan olarak bilenen bu alana halkı sürmek isteyenler, halkın oturduğu yerlere de lüks konutlar yaparak zenginlere peşkeş çekmek ve yeni bir rant alanı sağlamak gibi çabalar içindeler.

‘Yeni Hedef Harita’ şirketi diğer bölgelerde uygulanan kentsel dönüşüm söylemlerini Limontepe halkına da söylemekten çekinmiyor, “size daha lüks konut vereceğiz daha ne istiyorsunuz...”

Heyelan bölgesine yaptılar…

Limontepe Muhtarı Tacım Öz tam da bu noktaya değiniyor, “Bize lüks konutlar vereceklermiş, lüks konut dediği 15 katlı iki gözlü TOKİ konutları ve heyelan bölgesine yaptıkları TOKİ’ler…”

Karabağlar ilçesinde yaklaşık 60 bin kişinin yaşadığı 15 mahalleyi yakından ilgilendiren kentsel dönüşüme direnen halk “6306 sayılı yasa ranttır, talandır ; oynanan rant oyununa karşı durduğumuz, mücadele ettiğimiz için bizi risk olarak görüyorlar” diyorlar.

Limontepe’de İzmir ayaklarının altında. Kadifekale gibi… Bu büyük rant Limontepe’de 2000’li yıllarda başladı...

Limontepe’de bir dönem muhtarlık yapan ve şimdi esnaf olan Mert Ali Karadağ “Uydu araçlarıyla, parklar, binalar, alışveriş merkezleri vs… Hepsinin çizimi hazır.“ diyor. Yaklaşan tehlikenin de farkında...

Hatta yıllar önce gelen müfettişlere çok da açık konuşmuş Karadağ: “Bakanlığın müfettişi geldi; ben onlara çok net söyledim: Bu halk Anadolu’dan geldi, yemedi, içmedi, çocuğunu okutmadı ama bir evim olsun dedi. Hayatını harcadı, sadece başını sokacak bir ev olsun diye. Bu halk kentsel dönüşüm denildiği zaman elleri titriyor, bir dilim ekmek ellerinden düşüyor. Eğer buraları yıkarsanız 1 milyon insanın eli de sizin yakanızda olur dedim. “.

Yanıt ise oldukça ilginç: Söylediklerinizi olduğu gibi bakanlığa iletileceğim. Bu mücadeleyi bırakmayın” dedi ve gitti diyor Karadağ... Ve ekliyor: “ben kentsel dönüşüme karşı değilim, rantsal dönüşüme karşıyım. Kentsel dönüşün yapılsın ama yerimizde olalım. Aksi bir şey olduğunda, bakın burada Gezi’de halk nasıl ayaklandıysa, yine ayaklanır, kuşkunuz olmasın!”

Mahalle sakini K.A. 1965 yılından bu yana Limontepe’de oturduğunu, buralarda eskiden hiç evin olmadığını, orman olduğunu anlatıyor. Sonra da ekliyor: “Benim anlamadığım 40 yıldır buradayız, şimdi neden balyoz gibi kapımıza dayanıyor devlet! Beni TOKİ konutuna mahkum etmek istiyor, yani hırsızların evine! Orası bizim için bir hapishanedir. Evet, burası yapılsın, güzelleşsin ama burada kalalım. Ama yok, buraya zenginler gelecek; biz baldırı çıplaklara yer yok!”