İnsanların birbirleri üzerindeki haklarını bağışlamayı ifade eden “helalleşme” kavramı son zamanlarda siyasetin ana konusu oldu. Burada ana muhalefet partisi liderinin “kutuplaşmayı ortadan kaldırmak” adına yaptığı bu çıkış sanırım CHP’ye zinhar oy vermeyi düşünmeyen “sağ seçmenin” önyargılarını kırmaya yönelik bir hamleydi. İyi ama kutuplaştırmayı ortadan kaldıracak esas şeyin ne olduğunu bundan yüz yıllar önce felsefi ve bilimsel olarak ortaya koyan birileri var. Hani şu 5-10 yılda bir “ne de haklı çıktı” dediğimiz ama bin bir çeşit bahanelerle dinlemediğimiz sakallı birileri…

Ülkenin derin bir ekonomik buhranda çırpındığı, akıl sağlığını yitirmiş sadece koltuklarını düşünen kifayetsizlerin elinde inlediği günlerde hepimizi birleştiren şey ekmek ve emek kavgamız, gelecek kaygılarımız… Bu kaygıları giderecek ve umut verecek devrimci ekonomik siyasi bir program ve bunları anlatabilecek figürler dışında söylenen şeyler, küçük sempatilerin dışına çıkamaz.


***

Sayın Cumhurbaşkanı kadar ekonomi uzmanı değilim. İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat mezunuyum ama iktisatçılık yapmadım. Birkaç yıl ekonomi muhabirliği yaptım, sonrasında da konuya ilgi duyan biri oldum. Bu konuda bildiğim tek bir şey varsa o da iktidar değişiminde ülkeye yabancı sermaye girişi ve kısmi rahatlama olsa bile, bu denli sıcak paraya yaslanmış, kamusal üretimi bırakmış, nitelikli eğitimi çökertmiş, emeğim değerini düşürmüş bir toplumda çıkış bulmak çok zor. Döviz gerilese bile yeni bir alım fırsatı olacaktır. Yani bu kaostan çıkış için tek çözüm sosyalist planlamadır. Düzen içi seçenekler maalesef ki pansumanın ötesine geçemeyecektir.

Helalleşme dediğimiz şey de üzerimizde hakkı olan için anlamlıdır. Özlemini duyduğumuz uygar, eşit, adil ülkeye dair umutlarımıza saldıran karşı devrimciler, cumhuriyeti yok edenler, emeğimizi sömüren patronlar, katiller, gericiler, doğa ve insan düşmanları için haram ve zıkkım kavramları çok daha uygun olur. Bu kesimlerle mücadele bitmeyecek çünkü çıkarları uğruna ülkeyi bir rant cennetine çevirmek için her zaman tetikte olacaklar. Sinmiş gözükecekler; yeni iktidarlara yanaşıp fırsatını bulduklarında memleketi içten içe çürütecekler. “Bütün zalim olanları, sen affetsen ben affetmem!”

***

Şimdi bunları söylediğimizde siyaset bilmemekle suçlanacağız. Çünkü politika, yüzde 51’e endekslenmiş durumda. Kimsenin kendisi olamadığı herkesin bir biçimde karşısındakinden rol çaldığı bir sistemin oyuncuları gibiyiz. Kuşkusuz bu akıl dışı, din soslu rantçı faşizmin geriletilmesi birincil görevdir, bunun için gereği de yapılır ama şu da bir gerçektir ki yüzde 5 ya da 10 örgütlülüğe sahip gerçekten sosyalist, aydınlanmacı, özgürlükçü bir siyasi güç, yüzde 55’lik biçimsiz bir yapıdan daha güçlüdür. Çünkü siyasetin dengesini ve denklemini değiştirir. Konuşulan konuları, gündemleri, talepleri, davranışları yani hem özü hem biçimi belirler.

Bu ülke üzerinde hakkı olan ve bu hakkını karşılıksız veren kesim devrimcilerdir. 12 Mart’ta 12 Eylül’de işkencelerden geçen, idam edilen, kanlı pazarlarda katledilen, tek istedikleri eşit bir dünya olan devrimciler. Hakkı ödenmeyecek kesimler. Bugün bu karanlığı yaşıyorsa devrimcileri katledenler yüzündendir, biraz umut taşıyorsak bu ülkede devrimciler hâlâ var oldukları içindir. Önce onlarla, lafla değil icraatla, helalleşebilirsiniz.

***

Bu süreçte bir yurttaş ve bir yazar olarak çocuklarımızın geleceğinden, gündelik yaşamımızı nasıl sürdüreceğimizden, yayıncılığı nasıl yapacağımızdan, sabah nasıl bir güne uyanacağımızdan endişeliyim. Böyle bir ortamda ayakta kalabilmek için daha az kazanmaya rağmen daha çok çalışmak daha az yaşamak gibi bir girdaba giriyoruz. Bu mutsuzluk ve çöküntü halini aşacak tek şey yaratabileceğimiz umut ışıkları olabilir.

Bu umut ışıklarından birisi de uzun süredir kutup yıldızı gibi duran gazetemiz BirGün. Bin bir emekle çıkan bu gazeteyi büyütebilmek için İzmir’de 6 Aralık’ta Genco Erkal ile BirGün’lük Tiyatro düzenleniyor. Hem Genco Erkal’a hem de gazetemize destek olmak için orada olabiliriz. Ben o gün orada olacağım, ancak yazılarımla bir süre aranızda olamayacağım. Sizden bir süreliğine ara istiyorum. Bir helalleşme lazımsa burada olabilir. Biz geçmişte tüm çalışanlar olarak BirGün’e emek veririz ama BirGün de bize emek verir. O yüzden BirGün’le helalleşilir. Hakkınızı helal edin. Sevgiyle kalın, yeniden görüşmek dileğiyle.