Bize biçilen rolleri, görevleri, kalıpları, eşitsizliği, şiddeti, adımıza karar verenleri reddediyoruz. Sokağa dökülüyoruz. Haklarımız bizim, hayat bizim, İstanbul Sözleşmesi bizim. Hayatlarımıza birlikte sahip çıkmak için haydi sokağa!

Haklarımız bizim, ötesi yok

BirGün KADIN

Topluma gericiliği dayatan iktidarlarını sürdürmek için siyasal ittifaklarını kuvvetlendirmek isteyenlerin ‘aile yapısı bozuluyor, toplum değerleri parçalanıyor’ iddiasıyla hedef aldıkları İstanbul Sözleşmesi bütün tepkilere rağmen bugün yürürlükten kalkıyor. Böylece Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadelede bugüne kadar kaleme alınmış en kapsamlı, temel hukuksal metin ve uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’ni ilk fesheden ülke oldu.

Sözleşme, aylardır yürütülen kadın ve LGBTİ+ düşmanı, gerici ve muhafazakâr kampanyalar sonucunda 20 Mart’ta gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedildi. Daha sonra yayımlanan Resmi Gazete’de ise Sözleşme’nin 1 Temmuz itibarıyla sona ereceği duyuruldu. Fesih kararının yayımlandığı 20 Mart’tan bugüne kadar kadınlar; meydanlarda, sokaklarda, alanlarda, evlerinde, pencerelerinde Sözleşme’den vazgeçmeyeceklerini haykırdı. Bugün de yurdun dört bir yanında kadın örgütlerinin çağrısıyla sokaklar, kadınların isyanıyla dolacak.


Siyasal İslamcı AKP iktidarı, artan kadın cinayetlerini ve şiddeti önlemek yerine kadın düşmanı politikalarla şiddeti beslemeye devam ediyor. Sözleşme’nin fesih kararının açıklandığı günden bugüne en az 48 kadın erkekler tarafından katledildi. Danıştay ise fesih kararının iptali için yapılan başvuruları önceki gün tüm itirazlara rağmen reddetti.

MÜCADELEYLE KAZANILDI

Kadınlar, tarih boyunca haklarını mücadeleyle kazandı. Derneklerde, gazetelerde, meydanlarda yaptıkları konuşmalarda hak taleplerini dile getirdi.
Feminist hareketin Türkiye’deki dönüm noktası ise yalnızca kadınların düzenlediği ve katıldığı ilk kitlesel hareket olan Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü oldu. 17 Mayıs 1987’de yapılan yürüyüşten sonra şiddete karşı dayanışma ve destek ağları oluşturuldu, telefon hatları açıldı ve kadın sığınma evleri kuruldu. O günden bu yana kadınlar birçok kazanım elde etti. Bugün de bu kazanımların hiç birinden vazgeçmeye niyetleri yok.

SÖZLEŞME’NİN MİHENK TAŞI

Türkiye için bir diğer dönüm noktası Nahide Opuz davası oldu. Evli olduğu erkek, Nahide Opuz’a ve annesine sistematik olarak şiddet uyguladığı ve ölümle tehdit ettiği halde hiçbir önlem alınmadı. 36 şikâyete rağmen yargı sessiz kaldı ve Opuz’un annesi öldürüldü. Nahide Opuz, kendisi ve annesi korunmadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, kadına karşı şiddet ve ayrımcılık olduğuna karar vererek Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkûm etti. Böylece Avrupa'da ilk defa bir devlet kadın vatandaşlarına ayrımcılıktan AİHM’de hüküm giydi.

Nahide Opuz davası ve AİHM’in kararı, İstanbul Sözleşmesi’ne giden yolu açtı. Türkiye, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin, yani İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacılarından biri oldu.

İTİBARSIZLAŞTIRILDI

2011’de imzalanan ve toplumsal cinsiyet kavramını da ortaya koyan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi, şiddet görenlerin korunması ve suçluların cezalandırılmasında taraf devletleri yükümlü tutuyor.

Toplumsal cinsiyetin inşa ettiği eşitsizliğin, taraflı yargının öngördüğü cezasızlığın ve iktidarın kadın karşıtı söylemlerinin Türkiye’yi getirdiği noktada; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun hayati önem taşıyor. Peki, iktidarın bir kararnameyle gece yarısı aniden Türkiye’nin Sözleşme’den çekileceğini açıklaması ne anlama geliyor?

Çekilme kararı açıklanmadan önce İstanbul Sözleşmesi, maddelerinde geçen ‘cinsel yönelim’ ve ‘toplumsal cinsiyet kimliği’ üzerinden tartışmaya açıldı.

Türkiye’nin Sözleşme’den çekilmesini isteyenler, Sözleşme’nin ‘eşcinselliği teşvik ettiğini’, ‘toplum ahlakına ve değerlerine uymadığını’ öne sürdü.

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun, etkin bir şekilde uygulansaydı yüzlerce kadın bugün hayatta olacaktı. İktidar, Sözleşme’yi uygulamak, Türkiye’deki kadın düşmanlığının ve doğurduğu sonuçların önüne geçmek yerine Sözleşme’den çekileceğini açıklıyor. Kadınların dayanışması ve mücadelesi; kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin ortaya çıkmasında, aydınlatılmasında ve faillerin ceza almasında etkili oldu. Mücadeleyi bırakmayan kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden, kazanımlarından, haklarından, hayatlarından, eşitlikten ve özgürlükten vazgeçmiyor.

Kadınların defalarca söylediği gibi: İstanbul Sözleşmesi yaşatır!

***

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NASIL HEDEF OLDU?

2009

Nahide Opuz davası. Türkiye ilk kez bir yurttaşını korumadığı için AİHM tarafından tazminata mahkûm edildi. Opuz davası, İstanbul Sözleşmesi’ne giden yolda atılan en önemli adımlardan biri oldu.

2011

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldı. 2012'de Türkiye kendisi dışında 33 ülkenin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülke oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.

2020

6 MAYIS

12 Mart 2012'de de, oybirliği ile parlamentodan geçen sözleşmeye ilişkin açıklama yapan Eski AKP Milletvekili Mehmet "Yanlış yaptık" diyerek milletvekillerinin neye oy verdiğini bilmeden el kaldırdığını söyledi.

11 MAYIS

Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı Ebru Asiltürk, Milli Gazete'de yazdığı köşe yazısında İstanbul Sözleşmesi'ni "aile yapısına atılan bomba" olarak değerlendirdi. Siyasal İslamcı ve gerici açıklamalarıyla sözleşmeyi “elma şekerine bulanmış zehir” olarak niteleyen Asiltürk, tek çözümün de sözleşmenin feshi olduğunu söyledi.

2 TEMMUZ

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş “İstanbul Sözleşmesi'nin imzalanması gerçekten yanlıştı. Bizimle asla uyuşmayan, bunlardan birisi toplumsal cinsiyet meselesi bir de cinsel yönetim yönelim tercihi. LGBT vesaire gibi unsurların marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar” diyerek sözleşmeyi kaldırabileceklerini ifade etti.

29 TEMMUZ

Yeni Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak da İstanbul Sözleşmesi için ''İstanbul Fethi için "Zulüm 1453'de başladı" diyenlerin rövanşıdır. Bu utanca son verilene kadar bu konu sabit gündem" ifadelerini kullanarak sözleşmeyi hedef aldı.

13 AĞUSTOS

Erdoğan, sözleşmenin adını kullanmadan “Toplum dokumuza uygun, özgü metinler çıkarmaya ziyadesiyle sahip olduğumuza inanıyorum. Cennet annelerinin ayakları altındadır. AK Parti delikanlılarımız kadar, hatta daha fazla genç kızlarımızın partisidir" açıklaması yaptı.

3 ARALIK

Erdoğan, “Kadını öncelikle eğitim ve iş hayatı başta olmak üzere her alanda birey olarak, onunla birlikte anne, eş, evlat sıfatlarıyla desteklemeye devam ediyoruz. Hepimize düşen fıtratımıza uygun davranmaktır” sözleriyle sözleşmeyi yine hedef aldı.

2021

20 MART

Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi feshedildi.

22 NİSAN

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Sözleşmesi feshedilmeden önceki 34 günde 34 kadının, fesihten sonraki 34 günde ise 25 kadınının hayatını kaybettiğini açıklayarak bunu sevindirici haber olarak niteledi.

***

haklarimiz-bizim-otesi-yok-893877-1.