Sendikal haklar, alın terinin karşılığı ve sömürüye karşı çıkmak için birçok işyerinde emekçiler direniyor. ETF Tekstil, Mas-Daf, Smart Solar gibi şirketlerde işverenler kurnazlık peşinde. Direnen işçiler ise özgüvenli.

Haklılığımızdan gelir gücümüz
Smart Solar’da sendikaya itiraz eden işverene karşı mücadele devam ediyor. (Fotoğraf: BirGün)

Deniz GÜNGÖR

Son günlerde isimlerini sık sık duyduğumuz ETF Tekstil, Mas-Daf, Termokar ve Smart-Solar işçileri, sendikal haklarını savunmakta ve hak edişlerini almakta kararlı. Fabrika önünde direnişler devam ediyor.

İstanbul Tuzla’da faaliyet gösteren ETF Tekstil’de, işverenin 30 Temmuz’da fabrikayı kapatacağını duyurması üzerine DERİTEKS’te örgütlü işçilerin direnişi 8’inci gününde devam ediyor. Fabrikaya kapanan işçiler, kıdem ve ihbar tazminatlarının yüzde 50 ve yüzde 60’ını teklif eden işverene karşı hak edişlerinin tamamının ödenmesini talep ediyor. Düzce’de bulunan Mas-Daf fabrikasında ise işçiler, işverenin Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yetki belgesine itiraz etmesine karşı kendilerini fabrikaya kapattı. İşveren sendikalı olarak çalışma ve işverenin itirazını geri çekmesi talebiyle başlattıkları eylemde işveren, fabrika içerisindeki tuvaletleri, sosyal alanları kapatarak direnişi kırmaya çalışıyor. Gebze’de Smart-Solar fabrikasında ise Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü işçiler, işverenin sendikanın yetki belgesine itiraz etmesi üzerine direnişlerine devam ediyor. Manisa OSB bölgesinde bulunan Termokar fabrikasında çalışan sendikalı işçiler, dört yıldır alamadıkları hakları ve işten çıkarmalar nedeniyle direniş başlattı. 2018 yılında Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yetki belgesi almasına rağmen işverenin açtığı itiraz davasının devam ettiğini belirten işçiler, sendikalı olarak işe dönene dek mücadelelerini sürdüreceklerini aktardı.

HAKKIMIZI İSTİYORUZ

ETF Tekstil fabrikasında işverenin 30 Temmuz tarihinde fabrikayı kapatacağını ve işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarının yüzde 50 ve 60’ını ödeyeceğini açıklamasının ardından işçiler bir hafta önce direnişe geçti. Kıdem ve ihbar tazminatlarıyla beraber tüm hak edişlerinin tamamının ödenmesini talep eden işçilerden Songül Baş, “İşten çıkarılan arkadaşlarımıza tüm hakları, tazminatları ve ikramiyeler verilecek dendi. Ancak yarısı verilince direniş başlattık. Geçen cuma günü işveren son işleri çıkarmak üzereyken topluca yolu kapattık, tırları çıkarmadık. Geceli gündüzlü fabrika önünde bekliyoruz” diye konuştu. İşverenin direnişi engellemeye çalıştığını söyleyen Baş, “Bir arkadaşımız 5.30 saat hak edişlerimizi almak istediğimizi söyleyerek çatıda bekledi. Ancak şimdi iş akdi tazminatsız feshedildiğini öğrendik. Kendi kendine işini kaybetti bizim suçumuz yok. Onun yatını katını talep etmiyoruz, hakkımızı istiyoruz” ifadelerini kullandı. Baş son olarak şunu söyledi: “Şiddet gösterseler de vazgeçmeyeceğiz. 300’e yakın kişiyiz. İşveren hâlâ sermayesini büyütmeye çalışıyor, eşinin 5 yıldızlı otel var. Bu kadar şeye rağmen hakkımızın tamamını vermiyor. Şunu bilsinler ki biz hakkımızı almadan geri adım atmayız.”

BİZİ BASKILAYAMAZLAR

Mas-Daf fabrikasında ilk olarak 2010 yılında Birleşik Metal-İş Sendikası ile örgütlendiklerini hatırlatan bir işçi, “110’a yakın işçiyi işten çıkarmışlardı. Bu zamana kadar verilen sözler tutulmayınca tekrar sendikalaşmaya karar verdik. Ama bilsinler ki bizi baskılayamazlar” şeklinde konuştu. İşverenin yetki belgesine itiraz etmesini eleştiren işçi, “Anayasa işçi için tekrar düzenlenmeli. Bir gecede kanun çıkarıyorlarsa bunu da düzenlesinler. İşveren yasadaki boşlukları kullanarak süreci uzatıyor. Biz direnişimizi akşam 18.00’dan sabaha dek fabrikada sürdürüyoruz. İşveren gece vardiyasını gündüze çekti sonra fabrikanın kapısını kilitlemeye başladı. Ayrıca tuvaletleri ve mescitleri kilitleyerek soğukta kalmamızı istiyor” vurgusunu yaptı. “Toplu sözleşme hakkımızı kimse engelleyemez” diyen emekçi son olarak şunları söyledi: “İşvereni caydıracak kanunlar yok. Ülkede yüzde 14 sendikalaşma var ve bu yetersiz. İşçinin yanında olan bu kanunlar çok yetersiz. Bu da işverene bir güç sağlıyor. Bu gücü hafifletmek lazım sendikalaşmanın bu memlekete faydası olur.”

HAK HUKUK TANIMIYOR

Termokar fabrikasında yaklaşık 4 yıldır haklarını alamadıkları için ve işten çıkarmaların artması üzerine direnişe başladıklarını belirten işçi Halil İbrahim Sarı, “Çalışma koşullarımızın düzelmesi için örgütlendik. Ancak 5 yıllık süreç içerisinde 150’ye yakın arkadaşımız işten çıkarıldı. Yetki belgesini 2018’de aldık ancak işveren itiraz etti” dedi. İşten çıkarılmalarının ardından yerlerine Afgan ve Suriyeli göçmen işe alındığını aktaran Sarı: “Pademide ücretsiz izinle kronik hastalığı olanlar ve sendikalı öncü arkadaşlarımız işten çıkarıldı. Yerimize göçmen işçiler alınmaya başladı. Fabrika önünde tam 1 aydır direniyoruz. Taleplerimiz karşılanana dek direneceğiz. Biz işe iademizin gerçekleşmesini ve sendikalı olarak fabrikamızda çalışmak istiyoruz. Anayasal hakkımızı kullandık biz. Sürecin ağır işlemesi ve adaletin çok geç geldiği bir düzende işverenlere bir boşluk yaratılarak işçilere baskı kurması doğru değil. İşverenler hak hukuk tanımıyor. Anayasayı dinlemiyor. Hakkınız diyor ama almak için elinden geleni yapıyor.”

İŞÇİ KAZANACAK

Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü olan Smart Solar işçilerinin işverenin yetki belgesine itirazı üzerine direnişlerine devam ettiklerini belirten işçi Hasret Kala, “İşverenin kara bir sicili var. Biz yetki belgemizi 2021’in Aralık ayında aldık. Ancak sonra baskı arttı, arkadaşlarımızın yerleri değiştirilmeye çalışıldı. 23 Haziran’da öncü kadın arkadaşımız işten atıldı ve sonrasında biz fabrikayı işgal ettik. İşgalin ardından işten çıkarılan arkadaşımız işe iade edildi ancak baskılar kesilmedi” dedi. İşverenin sendikalı işçilere baskı yapmayacağını söylediğini ancak baskıların devam ettiğini belirten işçi Kala, “Evlere ihtarlar yollandı. İhtar saldırısını soran avukatımıza işveren bu işçilere ceza vermem gerekiyordu demiş. Bel altı bir saldırı yapılıyor burada” ifadelerini kullandı. 27 Temmuz’da işverenin yetki belgesine itirazı için açtığı davanın görüldüğünü hatırlatan işçi Kala, “İşveren sadece yetki belgemize değil, tanıklara, bilirkişi raporlarına itiraz etti. Hâkim itirazları reddetti ve dava eylüle ertelendi. Yaşadığımız bir sömürü düzeni. Biz yıllarca işçiye gösterdiği tavırların değişmesini, sendikalı işçilerin almış olduğu hakları istiyoruz. Burada bir bilek güreşi var. Ancak biz anayasal haklarımıza sığınarak mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” vurgusunu yaptı.