Gerçekten de çok haklısınız. Zaten özgürdük. Doğan Grubu satılınca daha özgür olduk.

Aslında, satışın da sıradan bir alış bir veriş meselesi olduğu ortada, değil mi! Başta SABAH olmak üzere Reis-Sever gazetelerin, haberi küçültebildikleri kadar küçülttüklerine bakınca anlıyorsunuz. Büyütecek bir şey yok. Hani neredeyse “haber değil”! Aydın Bey 80 yaşına gelmiş. Anlaşılan yorulmuş, “ben şu medyadan elimi eteğimi çekeyim” demiş.

O demiş de..

Belki siz de şöyle dersiniz: Aydın Doğan’ın bu açıklamasının başında “DOĞAN GRUBU ONURSAL BAŞKANI” yazıyor.. Yani.. Aydın Doğan daha önce “elini ayağını çekmişti”. Grubu kızlarına bırakmıştı.

Evet biliyoruz, bunu Ankara baskısıyla yapmıştı. Ancak aktif olarak grubun başındaydı. Şimdi aktif olarak da çekiliyordu. Çekilseydi. Çekilip kızlarına bıraksaydı.

Anlaşılan kızlar da yorulmuştu. “Satıverelim gitsin” demişlerdi. Vallahi o kadar yorulup sıkılmışlardı ki, o devasa grubu 890 milyon dolar gibi “öldüm parasına” vermişlerdi.

Hülya Hanım’ın ve kendisi gibi önemli Reis-Sever şahısların durduğu yerden bakınca böyle görünüyor olmalı.

•••

Satış özgürlüğü sayesinde daha da özgürleştiğimize mi sevineyim.. Yoksa yeni medyanın yükselen yıldızlarına bakıp feyz mi alayım.. Bilemedim.

Örneğin Seren Serengil, Hürriyet Gazetesi’nin koruması altındaki “hasmı” Gülben Ergen’e gönderme yapmış.. (Öyle yazıyorlar) “Demirören Grubu’nu tebrik ederim. Hoş geldiniz. Nihayet özlediğimiz Hürriyet geri gelecek” diye mesaj paylaşmış.

Hatırlayacaksınız, Ahmet Hakan, geçenlerde iki kadın arasındaki kavga sonunda Seren Serengil’in hapse girmesini Kanal D ana haberde haber yapmıştı da.. Haberin sonunda “böyle bir konuya girdiğimiz için özür diliyorum” demiş.. Hatta gazete köşesinde “üzerime Seren Serengil sıçrattım” diye bile yazmıştı..

Peki şimdi ne olacak? Ne olsun! Reis-Sever yazarlar da Ahmet Hakan’ı yazacak.

Aydın Doğan kadar, hatta ondan çok Ahmet Hakan’ı ve Ertuğrul Özkök’ü yazacak. Ti’ye alacak.

Demirören -ve bana sorarsanız perde arkasındaki damat Mehmet Ali Yalçındağ- “şunu mu alsak bunu mu” diye seçerken hele.. Reis-Sever medya coşacak.. Listeler yapacak.. Eski defterleri karıştıracak..

•••

Perşembe günü Can Dündar’la konuştuk.

“Üzüldüm dersen inanırsın değil mi!” diye sordu.

İnandım.

Çünkü ben de üzüldüm.

Evet, sevgili İrfan Değirmenci’nin dediği gibi “sarı öküzü” vermeyecekti Aydın Doğan.. Evet, dik duramadı. Evet, gazetecilik adına yanlışları da oldu.

Ama, AYDIN DOĞAN’IN YOKLUĞU, inanın ki sonuca baktığınızda AYDIN DOĞAN’IN VARLIĞINDAN DAHA ÖNEMLİ. DAHA İÇ ACITICI!

Bu “zoraki satış” bir devri kapattı. Artık -kusura bakmayın Hülya Hanım ama- Türkiye’de özgür medyadan söz edilemez. “Özgür gazeteciler” ve onların konuşabildiği / yazabildiği çok sınırlı özgür mecralardan söz edilebilir ancak.

Üstelik, Doğan Yayın Grubu’nun satışıyla, onun matbaalarında basılan, dağıtım şirketiyle dağıtılan gazeteler.. Dijital platformu D Smart üzerinden yayın yapan “alternatif” kanallar ne olacak? Henüz bilmiyoruz.

Bu satışla devasa bir kara delik oluştu.

İçine sadece, başlarına gelenleri okuyarak eğleneceğiniz isimleri değil.. Yüzlerce çalışanı.. Bugüne kadar dikkat etmediğimiz nice “imkanı”.. Medyada kalan nefesimizi çekecek.

Ben de üzgünüm. Sahiden.