İngiltere’de İşçi Partisi’nin eski başkanı Jeremy Corbyn’in parti üyeliğinin askıya alınması, kendisini destekleyen parti üyeleri ve işçi sendikalarını harekete geçirdi. Corbyn taraftarları, partiden toplu halde istifa ve yeni bir sosyalist parti kurma gibi seçenekleri tartışıyor.

Haksızlık yeni bir sol yaratır

Levent ÖZÇAĞATAY - LONDRA

İşçi Partisi, 55 yıllık üyesi ve eski lideri Jeremy Corbyn’in üyeliğini askıya aldı. Bunun anlamı her ne kadar Corbyn hala kendi seçim bölgesinin milletvekili olarak parlamentoda yerini alabilecek olsa da artık İşçi Partisi bünyesinde bulunamayacak. Bu, Corbyn’in beş yıl önce liderlik seçimini kazanması kadar ilginç ve beklenmeyen bir gelişme.

Yasal yetkilerle ve yaptırım gücüyle donatılmış Eşitlik ve İnsan Hakları Heyeti, İşçi Partisi içindeki anti-semitizm ve anti-semitik unsurlarla ilgili araştırmasıyla ilgili raporunu perşembe günü yayınladı. Rapor her ne kadar doğrudan Corbyn’i suçlu bulmasa da onun liderliği altındaki partinin şikayetlerin araştırılması, Yahudi milletvekillerine ve parti üyelerine yöneltilen tacizlerin engellenmesi ve parti yönetiminin bu konuda parti çalışanlarına ve üyelerine gerekli eğitimi verme konularında sınıfta kaldığını saptadı.


GÖRÜŞLERİNİ AÇIKLADI

Rapor kendi başına Corbyn’in üyeliğinin askıya alınabileceği bir ortam yaratmıyordu. Fakat Corbyn sessiz kalmaktansa savunmaya geçmeye karar verdi ve aynı gün raporla ilgili görüşlerini açıkladı. Kesinlikle destekliyordu heyetin bulgularını, fakat şikayetlerin sayısının siyasi nedenlerle abartıldığını düşünüyordu.
Partinin yeni lideri Keir Starmer de bunun üzerine hemen kendi tepkisini gösterdi. Güçlü ve kararlı bir lider olduğunu ispat edecek ve partiye çok zarar vermiş olan anti-semitizm tartışmalarını bitirecekti. Yalnızca anti-semitizme karşı olmak ve raporu onaylamak yeterli değildi. Konunun abartıldığını iddia etmek bile büyük bir suçtu ona göre. Corbyn uyarıldı ama o sözlerini geri çekmeyi reddetti.

PARTİDE AYRI FİKİRLER

Şimdi İşçi Partisi’nin Merkez Yürütme Kurulu, parti tüzüğü uyarınca Corbyn’in partiden atılmasına kadar gidebilecek disiplin işlemlerine başlayacak. Bu ani gelişmeye gösterilen tepki ise beklenildiği gibi partiyi bölecek boyutlarda. Corbyn destekçisi sendikalar, parti içindeki 33 üyeli sosyalist grup, partinin üye sayısının 580 bine ulaşmasını ve partinin Avrupa Birliği içinde en çok üyeli parti konumuna gelmesini sağlayan sosyalist Momentum Hareketi vakit kaybetmeden durum saptaması yapıp saldırıya geçti. Bir gün sonra da partiden toplu halde istifa etmek, yeni bir sosyalist parti kurmak ve maddi yardımı kesmek gibi konular tartışılmaya başlandı.

Bu durum İşçi Partisi ve yeni lideri Keir Starmer için ciddi bir tehlike. Her ne kadar İşçi Partili milletvekillerinin çoğunluğu yeni lider Starmer’in arkasında olsa da, parti üyelerinin büyük bir çoğunluğu ve en güçlü sendikalar hala Corbyn’i desteklemeye devam ediyor. Parti içinde gerçekten antisemitik görüşleri olan küçük azınlığı bastırmakta yetersiz kalmıştı ama tüm siyasi hayatı ırkçılığa, ayrımcılığa karşı mücadeleyle geçmiş bir politikacı olarak kendisinin antisemitik olmadığını ispatlamayı gereksiz buluyordu.

BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?

Corbyn, 2015’teki liderlik yarışına kazanmak amacıyla değil, parti içindeki sosyalistlerin sesini duyurmak için katılmıştı. Aday olabilmesi için milletvekillerinin yüzde 20’sinin desteğine ihtiyacı vardı ve bu desteği de ancak son gün yakalayabilmişti. Sol kanada mensup olmadıkları halde Corbyn’i aday gösteren milletvekilleri, verdikleri destek için tuhaf bir açıklama getiriyorlardı.

Diğer adayların hepsi politik arenada ortanın solundaydılar ve her açıdan birbirlerine benziyorlardı. Corbyn yarışa renk ve çeşitlilik getirecekti. Corbyn’in parti üyelerinin yüzde 60’ının oylarıyla yarışı kazanacağı kimsenin aklının ucuna bile gelmemişti. Böylece Corbyn hiç ummadığı bir makama, hiçbir hazırlığı olmadan oturuverdi.

Yıllarını parti içinde azınlık bir grubun içinde geçirmiş, parti yönetimine sürekli olarak muhalefet etmiş, halka yakın, dürüst, samimi ve alçakgönüllü bir politikacıydı. Prensip olarak kişileri değil, siyasi görüşleri eleştirmeyi tercih ediyordu. Diğer parti liderleri gibi acımasız ve saldırgan değildi. Saygılı ve sakin bir üslubu vardı. Ve bu büyüklükteki bir partiyi yönetebilecek tecrübesi yoktu. Corbyn’in politik görüşlerinin yanı sıra liderlik yeteneği de daha ilk günden sorgulanmaya başlanacaktı.

haksizlik-yeni-bir-sol-yaratir-800315-1.

RAKİPLERİ ÇOKTU

Rakipleri yalnızca diğer partiler ve sağcı basın değildi. Kendi milletvekilleri, parti çalışanları, parti içindeki Yahudi grup, parti dışındaki Yahudi örgütler, BBC ve hatta solcu bilinen Guardian gazetesi bile daha ilk günden yeni lideri baltalamak ve partinin sola kaymasını engellemek için harekete geçecekti. Takip eden yılda yapılan araştırmalar basının sistematik olarak Corbyn’i lekelemeyi hedeflediğini, Corbyn ile ilgili haber ve yorumların yüzde 70’inin uydurulduğunu, abartıldığını ve çarpıtıldığını tespit edecekti.

Buldukları ilk malzeme Corbyn’in Filistin davasına verdiği destek ve İsrail hükümetine yönelttigi eleştiriler oldu. Eski defterler açıldı ve politik yaşamı süresince Yahudi düşmanlığı yaptığını belgeleyecek sayfalar bulundu. Hamas ve Hizbullah üyelerine “arkadaşlarım” diye hitap etmişti. Corbyn bunu reddetmeyecek ama bu ifadeyi barış görüşmelerinin başlayabilmesi amacıyla kullandığını belirtecekti.

YALAN HABER ÜRETİLDİ

Çok okunan Daily Mail gazetesi, Corbyn’in Münih Olimpiyatları sırasında İsrailli atletleri rehin alan ve öldüren Kara Eylül örgütü militanlarının Tunus’taki mezarına çelenk koyduğunu iddia edecekti. Corbyn daha sonra delil göstererek bunun yalan haber olduğunu ispat edecekti ama basın bunu kulak arkası etti. Aynı gazete, Corbyn’in Britanyalı siyonistler hakkında alaycı ifadeler kullandığını gösteren bir video görüntüsünü arşivlerden bulup çıkaracak ve bunu Corbyn’in anti-semitikliğinin delili olarak yayınlayacaktı.

Corbyn anti-siyonizm ve anti-semitizm arasındaki farka dikkati çekerek, siyonizm kavramını Yahudi halkına karşı üstü kapalı bir saldırı amacıyla kullanmadığını beyan etti. Ama bu da basında fazla ilgi görmedi. Anti-semitik görüşlerin de paylaşıldığı Filistin yanlısı sosyal medya gruplarına üyeydi, holokost anma gününün adını soykırım anma gününe çevirmeyi öneren bir grup içinde yer almıştı. Yahudilerin mali dünyayı ve dolayısıyla devletleri kontrol ettiğini iddia eden bir kitabı övmüştü ve aynı temayı işleyen bir duvar resminin silinmesine karşı çıkmıştı.

TARTIŞMA BAŞLATILDI

En büyük saldırı ise Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığını İzleme Merkezi’nin (EUMC) anti-semitizmi tanımlamak amacıyla hazırladığı raporun İşçi Parti tarafından benimsenmesi amacıyla yapılan görüşmeler sırasında kendini gösterdi. Rapor 2016’da benimsenmiş olmasına rağmen 2018’de Merkez Yürütme Kurulu tarafından yeniden incelemeye ve tartışmaya açıldı.

Corbyn’in endişesi raporun tek taraflı olarak İsrail hükümetlerine ve devletine avantaj sağlayan bölümüydü. Bu bölümde anti-semitizmin örnekleri sıralanıyordu ve 11 örnekten dördü Filistin halkının İsrail’e karşı savunulmasında sıkıntılar yaratıyordu. Değiştirilmiş tüzük çok sayıda akademisyenlerden ve hukukçulardan olumlu tepkiler almasına rağmen partideki Yahudi milletvekillerini, Yahudi kurum ve örgütlenmeleri Corbyn’e karşı saldırıya geçirdi.

BREXIT KAYBETTİRDİ

Bütün bunlara rağmen Corbyn’i liderlik koltuğundan indiren konu anti-semitizm tartışmalarını kaybetmesi, Filistin halkına olan sadakati ya da liderlik yeteneğinin zayıflığı değil ama Brexit olacaktı. Brexit konusunda kararlı bir tavır gösteremeyen Corbyn, Avrupa Birliği’nden ayrılma yanlısı seçmenlerini kaybedecek ve son genel seçimlerde ağır bir yenilgiye uğrayacaktı.

Anti-semitizm tartışmaları şimdilik Corbyn’in geçici olarak parti üyeliğini kaybetmesine neden oldu. Asil endişe ilerİki günlerde partiden atılması. Bu yapılırsa, İşçi Partisi’nin bölünmesi kaçınılmaz olur.