“Hama ölüyor dünya izliyor” (Star)… “Tanklar yine sahurda vurdu” (Zaman)…

“Hama ölüyor dünya izliyor” (Star)…

“Tanklar yine sahurda vurdu” (Zaman)…

“İpler kopuyor” (Vatan)…

“Sonun Mübarek gibi olmasın” (Sabah)…

“Esad pazarlığı” (Hürriyet)…

“Esad’a son uyarı: Sabrımız tükendi” (Bugün)…

“Şam’a ültimatom Bakan’la gidiyor” (Habertürk)…

“Anla artık Mübarek”(Takvim)…

“Saddam da Hayır demişti”(Milliyet)…

Köşe yazılarını, televizyon haberlerini, iç sayfalardakileri saymıyorum…

Son birkaç günün gazete manşetlerinden bazıları, bunlar.

***

Pazartesi günü ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye uzmanı diplomat Fred Hof Ankara’ya gelerek, dışişleri yetkilileri ile görüşmüş.

Başbakanlık’ta da Suriye zirvesi yapılmış aynı gün.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone de katılmış zirveye. (Emperyalizmin artık içsel bir olgu olduğunu söylerken bile bu kadarını düşünmemiştik, aslında.)

Ben yazıya oturduğumda Ahmet Davutoğlu, Beşar Esad’la görüşüyordu.

Siz yazıyı okurken neler olduğunu öğrenmiş olacağız ama zaten tahmin edilenden farklı olmayacak herhalde.

Hani mafya babası, harekete geçmeden önce son bir kez fedaisini gönderip… “Baba, haracını ödesin sonra karışmam bak dedi” hesabı.

Emperyalistler adına son postayı koyma görevini…

İki bin üçte Saddam’la görüşen Kürşad Tüzmen üstlenmişti…

Şimdi Davutoğlu yerine getiriyor.

***

Kısacası…

Suriye’ye yönelik emperyalist müdahale kuvvadan fiile geçmek üzere.

Resmen savaşa giriyoruz, yani.

Şimdilerde varlığını bütünüyle Amerikan varlığına emanet etmiş siyasi iktidarın ihaleyi aldığı anlaşılıyor.

Daha askeri stratejistler ekranlarda zuhûr etmedi ama operasyonun merkez üssü ve karargâhının Türkiye olması, kara harekâtının topraklarımızdan başlaması sürpriz olmayacak, herhalde.

O zamanlar henüz iktidarın nimetlerini keşfetmediği için Irak’a müdahaleye karşı çıkmış olan İslamcı entelijansiya da bu kez aynı “hata”yı yapmamaya kararlı gözüküyor.

Günlerdir savaş tamtamları çalıyor…

Ulusalcıların “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” anlayışı misali…

“Söz konusu iktidarsa gerisi teferruattır” mertebesine erişip geçmişte taşıdıkları ahlâki değer kırıntılarını da çoktan kaybettiklerinden…

Ne bir ses ne bir nefes.

Suriye yönetiminin Nusayri, müttefiki İran’ın da Şii olmasını da hesaba katarak, belli ki…

Doğrudan destekleyemedikleri yerde ya sessizlikle geçiştiriyor ya da yancılık yapıyorlar.

***

Emperyalist cephe ve dahi emperyalizmle bütünleşmiş iktidar cephesi böyle de…

Peki…

Bin dokuz yüz ellide Demokrat Parti’nin Kore’ye asker göndermesine karşı çıkan… Başkanlığını Behice Boran’ın, Genel Sekreterliğini Adnan Cemgil’in yaptığı Türk barışseverler Cemiyeti’nin…

Soğuk savaşın en azgın yıllarında Mahmut Dikerdem’lerin, Erdal Atabek’lerin kurduğu Türkiye Barış Derneği’nin mirasçısı…

Her zaman güçlü bir anti-emperyalist damara sahip…

Son zamanlardaki en kitlesel başarısı Irak’a asker gönderilmesini öngören 1 Mart tezkeresini durdurmak olan toplumsal muhalefet…

Ne yapıyor?...

Sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler, savaş karşıtları, barış yanlıları...

Biz yani…

Ne yapıyoruz?..

Hâlâ ne bekliyoruz, gerçekten?..