Toplumun eğitimi gündemine alması için her zaman geçerli nedenleri vardı; fakat siyasetin konusu olmadığını düşünerek eğitimsel sorunlardan hep uzak durmayı tercih etti. Eğitim genellikle birkaç akademisyenin, birkaç denmeyecek kadar az gazete yazarının, işi gereği eğitim sendikalarının dert edindiği konuydu. Eğitim gibi toplumsal bir meselenin bugüne dek toplum tarafından sorun edilmemesi, genel eğitim düzeyi ile olduğu kadar eğitimin iş edinmenin temel referanslarından biri sayılmamasıyla da ilgiliydi. O nedenle eğitim, son yıllara kadar uzmanları ilgilendiren meselelerden biri olarak görüldü.

Doktorun yazacağı reçeteyi hastanın belirleyemeyeceği gibi eğitimin de herkesin müdahil olamayacağı uzmanlık isteyen, dolayısıyla bilime bırakılması gereken tarafları vardır. Fakat reçete düzenlemiyor olsa da sağlık hizmetinden yararlanmasına engel unsurları sorgulaması gereken hasta gibi ebeveynin de içeriğine müdahil olmadığı eğitim sistemine çocuğum neden öğretmensiz, neden tercihine uygun okula gidemiyor, eğitimin maliyetini neden ben karşılıyorum; çocuğumun güvenliği, sağlığı, ulaşımı, beslenmesi neden sağlanmıyor diye sorma hakkı vardır.

Eğitim hakkı bir bir gasp edilirken "Öğrenci velileri MEB'in önüne ne zaman gelecek!" demiştim on iki yıl önceki bir yazımda. Çünkü bana göre, entelektüel müdahale gerektiren içerik ve teknik sorunların yanı sıra "eğitim hakkı" kaybı söz konusuydu ve eğitim hakkını ancak o hakkı kullanacak toplum sahiplenip koruyabilirdi. Geç de olsa halkın eğitim hakkına sahip çıktığına tanık oluyoruz: Ebeveynler imam hatibe dönüştürülen, satılan, kapatılan, işlevsizleştirmek için ihmal edilen mahalle okullarını savunmak üzere nöbet tutuyor; yerleşim yeri dışında veya özel okul arayışında kalmamak için kamu okullarının güçlendirilmesini istiyor. Daha da önemlisi talepleri etrafında örgütleniyorlar.

Hafta içinde Öğrenci Veli Derneği (Veli Der) Halkın Eğitim Şurasını topladı. Gördük ki taşımalı eğitimden mesleki eğitime, sınavlardan okul tercihine eğitimde adaletsizliğin ve eşitsizliğin görüldüğü her sorun alanını bizim gibi yazdığını konuşanlardan daha iyi görüp dillendiriyorlar. Benzer bir izlenimi CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan’dan da duydum. Özcan, İktidar İçin Eğitim toplantıları sırasında edindiği izlenimlerini anlatırken halkın eğitim konusunda şaşırtıcı derecede bilinçli olduğunu gördüklerini anlatıyor. İzlediğim İç Anadolu Bölge toplantısında, kaybetmek üzere olduğumuz eğitim hakkına sahip çıkıldığına ben de tanıklık ettim. CHP, bir aydır sahadan Ankara’ya bilgi taşıyor. 81 ilin temsilcileriyle 7 bölgede gerçekleştirilen eğitim toplantılarından edinilen veriler, yarın (27 Kasım) şura benzeri bir çalıştayla (İkinci Yüzyılda Eğitim Hakkı) kamuoyuyla paylaşılacak.

Eğitime her zaman parti gündeminin üst sıralarında yer açan SoL Parti, benzer bir çalıştayı geçtiğimiz aylarda yaptı ve raporunu yayımladı. SoL Partinin piyasa için eğitime ve piyasanın eğitime müdahalesine getirdiği eleştiri, doğal olarak kamusal eğitime daha ikna edici çözümler üretmesini sağlıyor. Raporda dikkat çekici konulardan biri de gündeme gelmeyen bir milyon mülteci/sığınmacı/göçmen çocuğun ucuz iş kaynağı olarak kullanılmasına itirazı ederken “Anadillerine, kültür, tarih ve coğrafyalarına yabancılaştırılmadan” eğitim hakkından yararlanmasına gösterdiği duyarlılıktı. SoL Parti, sığınmacı eğitimini Türkiye eğitim sisteminin sorunlarından biri olarak görüyor. Bence eğitim üzerine düşünen, çalışan ve politika üreten hiç kimse çocukları kadar yetişkin sığınmacıların eğitimini göz ardı etmemeli.

Halkın eğitim hakkına sahip çıkmasıyla birlikte eğitimi de AKP’siz düşünmeye başladık. Artık İslamcıları, piyasacıları, Diyaneti, cemaatleri ve besleme vakıfları partileriyle baş başa bırakıp müdahale olanaklarını yaratmak gerekiyor. Nitekim bu konuda da bir ilerleme var: MEB’in 1-3 Aralıkta düzenleyeceği şûraya MHP hariç grubu bulunan hiçbir siyasi parti, Eğitim Bir-Sen hariç hiçbir eğitim sendikası katılmıyor. Bu hem şûranın hem de onu düzenleyenlerin ciddi bir meşruiyet krizi yaşayacakları anlamına geliyor. Meşruiyet arayışları varsa tabi...