“Soğan olsaydım yüzde 315 zam alırdım.”

Asgari ücretle çalışanlar, kamu emekçileri ve emekliler ile ilgili “zam” açıklandığında çokça benzer cümleler kuruldu.

Yaşamımızı sürdürebilmek için ihtiyacımız olan ne varsa bu cümle içerisinde kullandığımızda yapılan sözde zammın emekçilerin hayatında artık bir karşılığı olmadığı bir gerçek.

Emekçiler yoksulluğun zirve noktaya ulaştığı zamanlarda asgari ücret çemberine sıkıştırılmış durumda.

Memleketin yarısından fazlası asgari ücretle yaşamaya çalışıyor. Sözde “zamla” kamu emekçilerinin maaşları her geçen gün asgari ücrete yaklaşacak. Emekli aylıkları ise asgari ücretin yarısına eşitlenecek.

***

Sadece bu yıl hedeflenen vergi tutarı 3 trilyon 673 milyar lira. Bu kadar korkunç rakamlarda vergi toplanan bir ülkede kimsenin açlık, yoksulluk sınırı altında yaşamaması gerekirken bir avuç azınlığın zenginliğine zenginlik katması, memleketin asgari ücretliler ülkesi haline getirilmesi ise politik bir tercih.

"Sermaye düşmanı olmam" diyerek kurulduğu günden bugüne işçilerden değil, patronlardan yana olanların da iktidarı ayakta alkışlayanların sarı sendikacılığın kitabını yeniden yazması da politik bir tercih.

Mesele sınıf mücadeleleri dönemi bitti diyen liberal yalanların devrinin artık sona erdiği, tarihin çöplüğündeki yerini aldığı zamanlarda haklarımızı, geleceğimizi anketlere, kurtarıcılara, milletvekili paylaşımlarına havale ederek değil yaşamı, emekçilerin, gençlerin, kadınların yaşamına dokunanı örgütlemekle, toplumsal bir güç üzerinden yükselecek kolektif bir mücadeleyi yaratarak, sözün de, yetkinin de, kararın da halkta, emekçilerde olduğu bir mücadeleyi örgütleme meselesi.

***

Geleceğimizi rakamlara, mikrofonlar önünde, sosyal medyada yapılan popülist konuşmalara, üç-beş kişinin sözlerine teslim edemeyeceğimizi tarihten de son 20 yılda yaşadıklarımızdan da çok iyi biliyoruz.

Tarihteki tüm kazanımlar sınıflar mücadelesinin, toplumsal mücadelenin eseri. Tarihin en karanlık dönemlerinde karanlıkla baş etmenin tek yolu halkın, emekçilerin örgütlü gücü. Memlekette rüzgar her dönemden daha güçlü bir şekilde emekten, sınıftan, kamuculuktan, laiklikten yana esiyor.

Yapılan sözde zamlara itiraz etmenin ötesine geçen gerçek mücadele grev yasağını tanımayıp emeğine, haklarına sahip çıkarak yüzde 84 zammı, sosyal haklarda yüzde 100 artışı kazanan Bekaert işçilerinin, grevini sürdürmeye devam eden Kartonsan işçilerinin kararlılığında, mücadelenin sürekliliğinde saklı.

***

Emekçileri, halkı sandığı beklemeye davet eden pasifizm çağrılarına karşı Trabzon’da, İzmir’de, İstanbul’da mitingler örgütleyen, emekçilerin, çiftçilerin yaşamına dokunan köy köy ilmek ilmek dokuyarak Fatsa, Uşak mitingleriyle örgütleyen dirençte saklı.

Halkın, emekçilerin talepleri etrafında örgütlenmiş, direnişinde saklı.

SOL Parti 7-8 Ocak’ta Ankara’da gerçekleştireceği konferans-kongre süreciyle umudu ve mücadeleyi memleketin her yerinde yaygınlaştırma tarihsel sorumluluğu ve kararlılığı olan herkesi bekleyerek değil birlikte mücadele ederek geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyor.