AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke genelinde yarın akşamdan itibaren 17 gün süreyle sokağa çıkma yasağını içeren tam kapanma ilan etti. Yeni kısıtlamalarla milyonlarca yurttaşı eve kapatırken iktidar “destek” kısmını yine pas geçmeyi tercih etti. Tam kapanma sürecinde yaklaşık 20 milyon yurttaşı etkileyecek gelir düşüşü yaşanacak. Sadece İstanbul’da 180 bin esnaf tamamen kepenk indirecek. Manavdan, büfeye kadar milyonlarca küçük işletme sahibi ve buralarda çalışan emekçilerin endişeli bekleyişi başladı.

Halkı kaderine terk edemezsiniz

Havva GÜMÜŞKAYA

Bir yılı aşkın süredir kontrol altına alınamayan salgında iktidar, sonunda tam kapanma çağrılarına kulak verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı tam kapanma yaşamı durduracak ancak çarkları döndürmeye devam edecek. İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeye göre üretim yerleri, inşaatlar ve fabrikalarda işçiler çalışmaya devam edecek. Fakat küçük esnaf ve yanında çalışan milyonlarca emekçi evlere kapanacak. Yarın akşam başlayacak olan sokağa çıkma yasağı 17 Mayıs’a kadar devam edecek. Kabine toplantısının ardından tam kapanmayı açıklayan Erdoğan, yurttaşın sorunun çözecek herhangi bir gelir desteğinden ise söz etmedi.


Mart ayıyla birlikte vaka sayılarında hızlı bir yükseliş görülürken, en yüksek vaka sayısına 63 bin 82 ile 16 Nisan’da ulaşıldı. Can kaybı ise 18 Nisan’dan bu yana 300’ün üzerinde seyrediyor. Hükümet apar topar tam kapanma ilan ederken milyonlarca emekçi bu süreci nasıl geçireceği konusunda endişeli.
Ülkede ilk vakanın görüldüğü tarihten itibaren alınan kapanma kararları ise en çok küçük esnafı etkiledi. Zira hükümet, salgının en başında açıkladığı ‘Ekonomik İstikrar Paketi’nde gelir desteği yerine yurttaşı borçlandırdı. Düşük faizle borçlanan yurttaş, şimdi bu kredilerin taksitlerini ödüyor. Üç kamu bankası, tarafından dağıtılan düşük faizli 6 ay geri ödemesiz olarak verilen kredilerin ödemesi kasım, aralık ve ocak döneminde başladı. Pandemide ikinci dalganın gelmesiyle ülke genelinde yeniden sokağa çıkma yasağı devreye alındı ve yeni kısıtlamalar hayata geçirildi. Bu nedenle yurttaşlar, geri ödemede güçlük çektiklerini ve kredilerin geri ödemesinin 6 ay daha ertelenmesini istedi. Ancak buna dair her hangi bir adım atılmadı.

İSTANBUL’DA 180 BİN ESNAF MAĞDUR

Salgının başından bu yana desteksiz kalan esnaf, aradan geçen zamanda açlık ve yoksullukla mücadele eder hale geldi. Sadece İstanbul’da odalar birliğine kayıtlı 255 bin esnaf bulunuyor. Bu esnafın yalnızca 58 bini kısıtlamadan muaf tutuyor. Alınan kapanma kararıyla İstanbul’da faaliyet gösteren 180 bin esnaf tamamen kepenk indirecek. Kafe lokanta, pastane gibi faaliyet kollarında çalışan 17 bin işletmenin ise çalışma şartları sınırlandırıldı.

Türkiye Esnaf Platformu Sözcüsü Murat Akbaş, 17 günlük kapanma kararının milyonlarca emekçiyi mağdur edeceğine dikkat çekti. Akbaş, “Öncelikle bunun tam kapanma olmadığını belirtmek gerekiyor. Bu kapanma emekçilere yönelik bir kapanma kararıdır” diyerek tepki gösterdi. Sektörün halihazırda bu iktidardan umudunu kestiğini belirten Akbaş, “Elbette kapanma olmalı ama bizim en azından asgari düzeyde giderlerimizin karşılanması gerekiyor. Biz yaşamımızı idame ettirmek istiyoruz ama karşımızda halktan kopmuş bir iktidar var. Bu göstermelik önlemler bize yansımıyor” ifadelerini kullandı. Ülke genelinde toplamda 20-25 milyonluk bir nüfusun etkileneceğine dikkat çeken Akbaş, “Manavdan tekele, kıraathaneden kafeye yoksulluk ve açlıkla karşı karşıyayız. Düşünün en küçük işletmede en az 5 kişi çalışıyor. Bunların büyük çoğunluğu günlük yevmiye usulü çalışıyor” dedi.

TÜM ÜLKEDE 520 BİN AVM ÇALIŞANI ENDİŞELİ

Ülke genelinde toplam 436 alışveriş merkezi bulunuyor. Bu alışveriş merkezlerinde çalışanların sayısı ise 520 binden fazla. Yarın akşam itibarıyla kapanacak olan AVM’lerde çalışan emekçilerin ne yapacağı ise soru işareti. Zira bu işçiler için seçenekler kısıtlı; ya ücretsiz izne gönderilecekler ya da yıllık izinde gösterilecekler.

Bakanlığın genelgesinde 42 madde ile kapanmadan muaf tutulan sektörler ve çalışma kolları da açıklandı. Bu iş kollarında çalışanların büyük bir bölümü ise henüz aşı kapsamına alınmadı. Market çalışanlarının en büyük sorunu da bu. Büyük risk altında çalışmaya devam eden market çalışanlarının aşılanmadığına dikkat çeken Mağaza Market-Sen’den Doğan Aras, “Bazı öncelikli meslekler açıklandı, kapanma sürecinde faaliyetlerine devam edecekler. Ancak baktığımız zaman bu faaliyetine devam edecek öncelikli meslekler aşıda öncelikli değil. Marketlerde çalışmaya devam edilecek ancak burada çalışan işçiye aşı yapılmıyor” ifadelerini kullandı.

GÜNÜBİRLİK ÇALIŞAN NE YAPACAK?

Ülkede yevmiye usulü çalışanların büyük bölümü hizmet sektöründe yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun son yayımladığı işgücü istatistikleri verilerine göre ülke genelinde toplamda 19,1 milyon emekçi ücretli, maaşlı veya yevmiyeli olarak çalışıyor. Tabii bu rakamlar resmi veri. Kayıtdışılığın en yüksek olduğu sektörde güvencesiz çalışanları da dahil ettiğimizde sayı katlanıyor. Günübirlik çalışandan fedakârlık beklendiğini belirten Turizm, Eğlence ve Hizmet Emekçileri Sendika Sözcüsü Ferhat Zorbay, “Bizim sektörde sigortasız, günübirlik çalışan arkadaşlarımız var. Bu, kapanma sürecinde de çok büyük bir soruna dönüşecek. Açlık krizine dönüşecek. Evinize gidin, evde kalın ama size bir destek sunamayacağız, diyorlar. Bunun getireceği psikolojik boyutu bıraktık, eve ekmek götüremeyecek durumda olan arkadaşlar var. Günübirlik, sigortası olmayan günlük 60-70 liraya çalıştırılan işçiden fedakârlık bekleniyor” diyor.

Tüm sektörlerde çalışan çalışmayan, sigortalı sigortasız, her işçiye, her haneye insanca yaşam için ekonomik destek paketi sunulması gerektiğini vurgulayan Zorbay, “İnsanca yaşayabileceğimiz bir destek paketi sunulmalı. Bu sağlandıkça tam kapanma yapılmalı. Bu destek sağlanırsa kimse tam kapanmaya itiraz etmez” ifadelerini kullandı.


Yurttaşa en az destek veren ülke Türkiye

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), son yayımladığı rapor dünya çapında ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarında (GSYH) pandemi harcamalarının oranlarına dikkat çekiliyor. Raporda, Ocak 2020’den Mart 2021’e kadar hükümetlerin duyurduğu ekonomik ve sağlık yatırımları, harcamaları ve yardımları baz alınarak, hangi ülkenin halkına ne oranda destek verdiği gösteriliyor. Türkiye’de halka verilen destek GSYH’nin yüzde 1,5’ine denk geliyor. Buna göre Türkiye destek harcamaları yapan ülkeler arasında en alt sıralarda yer alıyor. Destek harcamalarıyla gelişmekte olan ülkeler arasında değil de az gelişmiş ekonomiler sıralamasındaki ülkelerle yarışıyor. Öte yandan benzer ekonomik çaptaki ülkelerin aksine, ülke ekonomilerinin, likidite, garanti desteği oranlarında ise Türkiye başı çekiyor. GSYH’nin yüzde 6,4’ü kadar garanti sağlayan Türkiye’de sağlık sektörüne ayrılan oran yüzde 0,3, yurttaşa sağlanan destek ise yüzde 0,4.

halki-kaderine-terk-edemezsiniz-869646-1.


Pandemide yoksulluk yüzde 12’ye çıktı

Dünya Bankası analizlerinin yer aldığı Türkiye Ekonomik İzleme Raporu’nda, “2019 yılında yüzde 10,2 olan yoksulluk oranının 2020 yılında yüzde 12,2’ye yükseldiği tahmin edilmektedir. Şu anda yoksulluk oranını pandemi öncesi seviyelere geri getirmek bir zorluk teşkil etmektedir” denildi.

Reuters’ın haberine göre raporda “kredi patlaması” gibi atılan adımların desteğiyle, Türkiye’nin 2020 yılında pozitif büyüme sağlayan birkaç G-20 ülkesinden birisi haline geldiğine dikkat çekildi. Ancak bu büyümenin beraberinde yükselen enflasyon, uluslararası rezervlerde düşüş, lirada zayıflama, cari açıkta sert bir artış ve şirketlerde finansal stres getirdiğine de vurgulandı.

Raporda, “2020 yılının sonundaki toparlanma, işgücü piyasalarının bir miktar toparlanmasına yardımcı olurken, özellikle kadınlar, gençler ve düşük vasıflı işçiler olmak üzere birçok çalışan geride kaldı. Bu durumun, yüksek enflasyon ile birlikte, yoksullara daha fazla zarar vermiş olması muhtemeldir” denildi.
Dünya Bankası raporunu hazırlayan ekibin lideri David Knight, “İşgücü piyasasında yaşanan şokun uzun süre kalıcı etkiler yaratması beklenmektedir. Sosyal yardımlar ile birlikte aktif ve hedef odaklı işgücü piyasası politikaları özellikle kadınlar ve gençler olmak üzere insanların potansiyellerini gerçeğe dönüştürebilmeleri için giderek daha önemli hale gelecektir” dedi.


İşçiler ücretli izinli sayılsın

17 günlük kapanma kararının doğru olduğunu belirten Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu, sosyal destek ayağının hazırlıksız ve eksik olduğuna dikkat çekti. Özdemiroğlu, tam kapanma talebinin yeni olmadığını vurgulayarak “Hiçbir geliri olmayan veya günlük gelir ile geçinmekte olanlar için ekonomik destek programının da acilen açıklanmalı” dedi. Kapanma sürecinde işsizler, esnaf, belirli süreli çalışanlar, ev işi çalışanları gibi esnek zaman sistemlerinde çalışanlar, istihdamı durdurulan işletmelerde çalışanlar için tam bir belirsizlik söz konusu. Kapanmanın “Sağlıklı bir hazırlık süreci sonunda alınan bir karar değil” diyen Özdemiroğlu, sendikanın taleplerini şöyle sıraladı:

♦ Tam kapanmada çalışmak zorunda olan işçilerin aşılama işlemleri tamamlansın,

♦ Tam kapanma sürecine sağlık, erişilebilir ve ücretsiz olsun,

♦ Kendisi veya yakını nedeniyle karantinaya alınan işçiler, süreç boyunca gelir kaybına uğramasın,

♦ Zorunlu sektörler dışında işyerlerinde üretime ara verilen tüm işçiler ücretli izinli sayılmalıdır.


İktidarın tercihinde sınıf ayrımcılığı var

İşçi sınıfının çoğunluğu için tam kapanma yok, kapanma kapsamındakiler için ise gelir güvencesi yok. Covid-19 pandemisi kapsamında ilan edilen yeni önlemlere dair DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu imzasıyla bir açıklama yayımlandı.

“Tam kapanma” iddiasının gerçek dışı olduğu vurgulanan açıklamada metal işçilerinin, kimya işçilerinin, lastik işçilerinin, inşaat işçilerinin, tekstil işçilerinin, toprak işçilerinin çalışmaya devam edeceğine dikkat çekildi.

“Hükümet sermayenin çıkarlarını halkın, işçinin çıkarlarından üstün tutmaktadır” denilen açıklamada “Hükümet “çarklar dönsün, ölen ölsün” zihniyetini sürdürmektedir. İşçiler servisler veya toplu taşıma ile işe gidecekler, yan yana çalışacaklar ve birlikte yemek yiyecekler. Bu akıl almaz bir tutumdur. İşçileri virüsle baş başa bırakarak tam kapanma olmaz” ifadelerine yer verildi.

DİSK, gerçek bir “tam kapanma” için derhal alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

♦ Zaman kaybetmeden acil ve zorunlu işler dışında üretim durmalı, çarklar durmalı, bütün herkese gelir desteği sağlanmalıdır.

♦ Kapanma konusundaki keyfi istisnalar kaldırılmalı “üretim ve imalat tesisleri ile inşaat faaliyetleri ve bu yerlerde çalışanlar” ibaresi genelgeden çıkarılmalıdır.

♦ Kapanma sırasında zorunlu ve acil nitelikteki mal ve hizmet üretiminde çalışanların çalışma süreleri kısaltılmalı, dönüşümlü ve seyreltilmiş ve pandemi koşullarına uygun bir çalışma düzeni oluşturulmalıdır.

♦ Zorunlu ve acil işlerde çalışmak zorunda olanlar derhal aşılanmalıdır.

♦ Kapanma ilgili kurallar bütün işyerlerinde kamu-özel ayrımı olmaksızın uygulanmalıdır.

♦ Tam kapanma sırasında bütün çalışanlar kamu-özel ayrımı olmaksızın ücretli izinli sayılmalıdır. Çalışanlar kapanma sırasında ücret ve gelir kaybına uğramamalıdır.

♦ İş Kanunu’nun 40. maddesi gereği tam kapanma sırasında ilk bir haftalık süre içinde işçilerin ücretlerinin yarısının işverenlerce ödenmesi zorunludur.

♦İşçilerin işveren tarafından ödenmeyen kalan ücretleri ise İşsizlik Sigortası Fonu tarafından ödenmelidir.

♦ Ücretsiz izin uygulaması çözüm değildir. Bu uygulama işçilerin büyük kayıplar yaşamasına yol açıyor. Kapanma sırasında işçilerin, çalışanların ücret ve gelir kaybı ortadan kaldırılmalıdır.

♦ Kayıt dışı çalışanlar ile esnaf ve yoksul ailelerin yaşayacağı gelir kaybını gidermek gelir kaybı yaşayan hanelere asgari ücret düzeyinden az olmamak üzere

♦ Hazineden asgari gelir desteği sağlanmalıdır.

♦ Emeklilerin bayram ikramiyeleri yaşanan kayıplar da dikkate alınarak bin 800 TL olarak saptanmalı ve kapanma sırasında hemen ödenmelidir.