Halkın birleşik gücüyle AKP’yi yeneceğiz

Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) haftasonu İzmir’de gerçekleştirdiği Parti Meclisi’nin sonuç metni yayımlandı. Metinde emperyalizme karşı mücadele ile siyasal İslam’a karşı direnişin birbirinden ayrılmayacağının altı çizildi ve mücadele vurgusu öne çıktı. Açıklamadan satırbaşları şöyle:

»Türkiye, siyasal İslamcı iktidar eliyle bir felaket çemberine sokuldu. Sorumluluğumuz, ülkemizi bu felaket çemberinden kurtaracak iradeyi oluşturarak, Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmaktır.

»ABD-Cemaat-AKP ittifakı ülkemizi 15 Temmuz darbesinden AKP’nin sivil darbesine darbeler sürecine itmiştir. Suriye ateşi ülkemize düşürülmüş etnik ve mezhepsel bir dağılmanın taşları döşenmiştir.

»Saray-AKP iktidarına karşı mücadele, iktidar koltuğunda oturanların değişmesinin ötesinde, onların temsil ettiği düzenin de yıkılarak Türkiye’nin bağımsızlık, laiklik, eşitlik ve özgürlük temelinde yeniden kurulması mücadelesidir. Böylesi gerçek bir değişim ancak emekçi halkın birleşik ve örgütlü mücadelesinin eseri olabilir. Bunun için birleşelim.

»ABD emperyalizminin operasyon ve hamlelerine dayanarak, Türkiye’de tepeden ve dışarıdan bir değişim ülkemizin ve halkın yararına hiç bir sonuç vermeyecektir. ABD ve AKP arasında saf tutarak, ne Türkiye’nin demokratik bir geleceğe taşınması, ne de bağımsızlığının kazanılması mümkün değildir. Saray-AKP rejiminin arkasında durularak, ABD’ye karşı mücadele çağrıları da ülkemizde siyasal İslamcı rejimin pekiştirilerek, pratikte din devleti kurulması yönündeki adımlara destek vermekten başka bir anlam taşımaz.

»ABD emperyalizmine karşı mücadele, bir zamanlar aynı güçle işbirliği içerisinde, ülkemizi felaketin eşiğine getiren siyasal İslamı, halkımızın örgütlü gücüyle yenme mücadelesinden ayrı ele alınamaz. Ülkemizin emperyalizmin ve büyük güçlerin oyun sahasından çıkarılması, bu güçler arasında saf tutmakla değil, ancak ülkemizin demokratik birliğini yeniden tesis edecek, laik ve bağımsız temellerde ülkemizi yeniden kuracak bir halk iradesi etrafında başarılabilir.

»ABD’de devam eden R.Zarrab davasındaki rüşvet ve yolsuzluk itirafları vahimdir. ABD’nin ambargosunu delmek bizim nezdimizde suç sayılamaz. ABD’nin İran’a yönelik ambargoları, komşu İran halkını yoksullaştırmaktadır. Ambargo altında yaşayan İran halkıyla dayanışma içinde olmak bizim anlayışımızın en temel gereklerindendir. Ancak, bugün ortaya çıkan durum, bir ABD ambargosunun tanınmaması meselesinden tamamen farklı, ne İran ne Türkiye halkının çıkarına olan bir hırsızlığa işaret etmektedir. Buradaki işlemler, birilerinin rüşvet ve yolsuzluktan sebeplenmesinin kaynağını oluşturmuştur.

Türkiye ekonomisinden sorumlu bir bakanın, 50 milyon Avro rüşvet aldığı iddialarını, kimse milli bir mesele olarak gösteremez ; “halkımız için doğal gaz aldık” laflarıyla üzerini kapatamaz. Dün vatansever bir iş adamı olarak övdükleri, uğruna ABD’ye nota verdikleri, bugünse hain ilan ettikleri R. Zarrab meczubuyla girilen kirli ilişkilerin bedeli halka ödetilemez. Yolsuzluk ve rüşvette adı geçenler, Yüce Divan’da yargılanmalı, bu yolsuzluk ve rüşvet ağı tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalıdır. Adı rüşvet ve yolsuzluklarla anılan böyle bir iktidarın ülkeyi yönetme ehliyeti kalmamıştır.

»Bunca kokuşmuşluk içinde Türkiye’nin umut ışığı, Gezi’nin, Referandum’daki HAYIR’ın birikiminde saklıdır. Bu birikimi ülkenin geleceğinin kurucu gücüne dönüştürmek için emekçi halkımızı bugünden mahalle mahalle, sokak sokak, okul okul Meclisleşerek, öz örgütlenmelerimizde birleşerek, siyasal İslamcı rejime karşı direnmeye ve toplumsal bir aydınlanmayı aşağıdan yukarıya inşa etmeye çağırıyoruz. Birleşelim, Türkiye’yi yeniden kuralım..