Kanal İstanbul güzergâhındaki mahallelerde yaşayan yurttaşlarla konuştuk. Bölgede arazi fiyatlarının fırladığını belirten yurttaşlar, Kanal İstanbul Projesi’nin bölgeye zarar vereceğini belirterek “Cumhurbaşkanı Erdoğan halkla inatlaşıyor” diyor. TMMOB Başkanı Koramaz, “Geri adım atmayacağız ve ülkemize yapılmaya çalışılan bu kötülüğe izin vermeyeceğiz. Bu proje derhal durdurulmalıdır” dedi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da iktidarın Kanal İstanbul’la İSKİ’ye 50 milyar liralık bir maliyet yüklemeye çalıştığını açıkladı.

Halkın çılgın projeye ihtiyacı yok!

İsmail ARI

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “İnadına yapacağız” dediği rant projesi olarak nitelendirilen “Kanal İstanbul Projesi’nin ilk köprüsünün temel atma töreni” bugün düzenlenecek. Ancak, temel atma töreni yapılacak köprünün Kanal İstanbul Projesi’yle bir ilgisi bulunmuyor. Temeli atılacak köprü, yap- işlet –devret modeliyle Saray’ın müteahhidi olarak bilinen Rönesans Holding’e Kuzey Marmara Otoyolu’nun 8’inci kısmı adı altında yaptırılıyor.

Kanal İstanbul Projesi güzergâhında yer alan önemli yerleşim yerlerinden olan Arnavutköy'e bağlı Dursunköy, Boyalı, Baklalı, Terkos, Durusu, Yeniköy ve Karaburun mahallelerinde bir gün geçirerek yurttaşlarla konuştuk. 2012 yılında Büyükşehir Yasası ile köyden mahalleye dönüştürülen bölgede yaşayan yurttaşlar tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağladıkları için kendilerini hâlâ köylü olarak tanımlıyor. Yurttaşlar, bölgenin önce 3. Havalimanı Projesi’yle büyük zarar gördüğünü, şimdi de Kanal İstanbul Projesi’yle tahrip edileceğini belirterek projeye karşı çıkıyor. Mahallelerdeki emlakçıların camlarına asılan “Kanal İstanbul manzaralı satılık arazi” ilanları da hemen dikkatimizi çekiyor.

BÖLGE ABLUKADA

Kanal İstanbul Projesi’nin yapılması planlanan bölgeye ulaştığımızda yoğun bir jandarma kontrolü olduğunu gördük. Jandarma ekiplerinin engelleme girişimlerine rağmen emlakçılarla, Kanal İstanbul bölgesinden arazi satın alan bir yurttaşla, bahçesinde çalışan, ahırda hayvanlarıyla ilgilenen, çobanlık yapan ve kahvehanede oturan yurttaşlarla konuştuk. Bölgede gezerken dikkatimizi çeken bir başka şey de sık sık duyduğumuz uçak sesleri oldu. Hatta uçak sesleri nedeniyle zaman zaman yurttaşlarla konuşmamıza ara vermek zorunda kaldık. Yurttaşlar 3. Havalimanı’nın çok yakına inşa edilmesi nedeniyle sık sık uçak sesi duyduklarını, sesin çok yüksek olduğunu, özellikle geceleri yataklarından sıçrayarak uyandıklarını ve psikolojik olarak etkilendiklerini ifade ediyor.

JANDARMA BASKISI

Kanal İstanbul Projesi’nin çok fazla zararı olduğunu ve yapılmasını istemediğini belirten Terkos Mahallesi’nde yaşayan Zehra Dalmaz isimli yurttaş, “Bu proje su kaynaklarımızı kurtaracak. Bölgede birçok iş makinesi çalışacak. Karaburun Sahili bu projeyle yok olacak. Çıkarılan hafriyatın Karaburun Sahili’ne döküleceği söyleniyor. Tarım arazilerimiz yok olacak” dedi.

“3. Havalimanı da bizi çok etkiledi. Bahçelerimizde eski verim yok ve çok şey yetişmiyor artık. İki, üç senedir çok fazla sivrisinek peydah oldu. Bahçelerimizde sincaplar, kirpiler, domuzlar geziyor. Hayvanların yuvalarını yıktılar başlarına onlar da buraya kaçtı. Bu ve bunun gibi olaylar Kanal İstanbul’la kat ve kat artacak” diyen Dalmaz sözlerini şöyle tamamladı: “Jandarma bölgedeki köylere gazetecileri almıyor. Köyün girişinde jandarma kontrol noktası var gazetecileri köye almıyorlar. Köylüler gazetecilerle gizli gizli röportaj yapıyor. Jandarma bu şekilde baskı kuruyor. Yasal olarak yapabileceğimiz her şeyi yapıyoruz. Bu ülke hepimizin ve bu projeden bir an önce vazgeçsinler.”

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892123-1.
Fotoğraf: Zehra Dalmaz

HALKIYLA İNATLAŞIYOR

Yeniköy Mahallesi’nde yaşayan ve esnaflık yapan Gökmen Altunbaş da yapılması planlanan Kanal İstanbul Projesi’nin Yeniköy’ün yaklaşık 1 kilometre uzağına inşa edileceğini belirterek, “Ben 45 yaşındayım ve doğduğumdan beri bu köydeyim. Kanal İstanbul güzergâhı hemen dibimizde. Kanal İstanbul’un ülke açısından zararları var. Bunu bilim insanları da söylüyor. Ben köyümü, doğduğum toprakları kaybetmek istemiyorum. Nişantaşı'nda otur deseler oturmam. Ben bu temiz havayı kaybetmek istemiyorum. Halkıyla inatlaşan bir Cumhurbaşkanı’mız var. Biz köylü olarak Kanal İstanbul’u istemiyoruz” dedi.

“3. Havalimanı yapılırken kamulaştırmalarla arazilerimiz çok ucuza gitti ve verilen hiçbir söz tutulmadı” diyen Altunbaş şöyle devam etti: “Kanal İstanbul için hiç kimse fikrimizi sormadı. Köyün girişinde arazilerimizin metrekare fiyatı 10-15 kat arttı ama her şey para değil. Kimse bizi yerimizden etmesin. Projeyi istemiyoruz elimizden geleni yapıyoruz ama ne yapacağız? Kadıyı kadıya mı şikâyet edeceğiz?"

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892124-1.
Fotoğraf: Gökmen Altunbaş

KÖYÜMÜZÜ KATLETMEYE ÇALIŞIYORLAR

Durusu Mahallesi’nde karşılaştığımız üniversite öğrencisi Ebrar Kolçetin de “21 yaşındayım ve 21 senedir de bu gölede yaşıyorum. Bu proje bize ve topraklarımız çok fazla zarar verecek” ifadelerini kullandı. Kolçetin, “İnsanların Kanal İstanbul’a dair kaygıları var. Burada insanların büyük bir kısmı çiftçilikle geçiniyor. Bu bölge değerli bir yer ve sahil kasabası sayılır. Burada turizm yatırımları yapılabilir. Eğlence yerleri, oteller yapılabilir. O zaman buranın esnafı da rahat eder ama çılgın projeler bu bölgenin yapısını gerçekten bozar. Burada halkın çılgın projeye ihtiyacı yok” dedi.

“Yakınımıza havalimanı yaptılar. Sabah altıda uçak çok alçaktan geçti ve uçaklar burayı bombalayacak sandım. Çok korktum ve korkarak uyandım” diyen Ebrar Kolçetin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kanal İstanbul yapılırsa burada bu insanlar yaşamayacak. Biz öyle düşünüyoruz, insanlar taşınacak başka yerlere. Senelerdir yaşadığınız toprakları terk etmek zorunda kalmak çok acı bir şey. Kent yaşamı bizi boğuyor. Biz burada özgürüz. Toprakla uğraşıyor, tarım yapıyoruz. Burada insanların geçim kaynağı çiftçilik. Devlet büyüklerinin halka gerekli açıklamaları yapması gerekiyor. 3.Havalimanı yapılırken de yerli halka, ‘köyün gençleri işe girecek’ dendi. Biz bu havalimanın bizi rahatsız edeceğini biliyorduk ve karşı çıktık. 3. Havalimanı açıldı verilen sözler ve vaatler tutulmadı. İstanbul’da neredeyse hiç köy kalmadı ve bizim köyümüz gibi güzel bir köyü neden katletmeye çalışıyorlar?”

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892125-1.
Fotoğraf: Ebrar Kolçetin

ALTI SENEDİR MAHKEMELERDE SÜRÜNÜYORUZ

Yeniköy Mahallesi’nde yaşayan Haluk Kolçetin isimli bir başka yurttaş da “Bölge halkı olarak Kanal İstanbul Projesi’ne karşı İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne toplam 12 bin itiraz dilekçesi verdik. Mahallemiz Kanal İstanbul planlarında önce lojistik alan ilan edildi ardından da konut alanına dönüştürüldü. Mesela bu değişiklik neden yapıldı bilmiyoruz. Bu son imar planlarına yine 700 civarında itiraz dilekçesi verdik ama askı sürecinin ve geri dönüş sürecinin bitmesine rağmen bize bir dönüş yapılmadı. Şu an da dava açma hakkımız var ve plana itiraz edip dava açacağız. Kanal İstanbul mahallemizin yerleşim alanından büyük bir bölgeyi alıyor, yerleşim alanımızı da etkileyecek” diye konuştu.

Yeniköy Mahallesi’nin 27 bin dönümlük arazisinin de 3. Havalimanı ile kamulaştırıldığını vurgulayan Haluk Kolçetin şöyle devam etti:

“Yaklaşık 3 bin 500 dönüm tapulu arazinin 2015 yılından bu yana ödemesi yapılmadı. TOKİ ve Hazine hep itiraz ediyor. Bir tane tarlaya dört sefer keşfe gelindi. Yaklaşık altı senedir mahkemelerde sürünüyoruz. Yani acele kamulaştırma yapıldı ama tam altı senedir bedeli ödenmedi. Kanal İstanbul Projesi’yle de arazilerimiz elimizden alınacak. Ben 40 yaşındayım tarım ve hayvancılık yapıyorum ama bu saatten sonra nereye gideceğim?

3. Havalimanı için buraya gelen eski İBB Başkanı Kadir Topbaş, havalimanıyla buradaki köylüleri istihdam edeceğiz demişti ama baktığımızda dört, beş köyden toplam 16 kişi istihdam falan istihdam ediliyor. Bu sözler nerede kaldı? Tüm projeler bu şehrin buradaki köyleri üzerinde yapılıyor. Bu köyleri rahat bırakın. Bu köyler üretiyor. Bizi rahat bıraksınlar istiyoruz. Katarlılar bu bölgeden arazi satın alıyor. Yarın bina konduracaklar o arazilere. Biz o binalara bekçi, kapıcı mı olacağız? Biz Kanal İstanbul’a karşıyız. Biz kanal İstanbul’un hiç kimseye fayda getirmeyeceğini düşünüyoruz.”

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892126-1.
Fotoğraf: Haluk Kolçetin

HER ŞEYE ZARAR VERECEK

1999 ile 2003 yılları arasında bölgedeki Çatalca ilçesine bağlı olan Durusu Beldesi’nin Belediye Başkanlığını yapan Ercan Avcı, “Ben başkan olduğumda şu an Arnavutköy’e bağlı olan Durusu Mahallesi bir beldeydi. Kanal İstanbul yalnız tarım alanlarına değil her şeye zarar verecek. Bu proje kuşlara, balıklara ve ektiğimiz ekinlere zarar verecek. Yapılması planlanan kanal da bir tane tanker patlasa burada kıyamet kopar. Buraya kanal yapılması, doğanın bitmesi, suyun kirletilmesi ve buranın katledilmesi anlamını taşır” dedi.

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892127-1.
Fotoğraf: Ercan Avcı

BİR HAFTA 5-6 ARAZİ SATTIM

Dursunköy Mahallesi’nde emlakçılık yapan Erdoğan Kaymaz, son beş, altı senedir bölgede emlak piyasasının oldukça hareketli olduğun belirterek, “İktidar yapacağım, muhalefet yaptırmayacağım diyor ama insanların kafası karışık. İktidara güvenip yatırım yapan da var. Muhalefetin açıklamaları nedeniyle yatırım yapmaya korkan da. Bu hafta beş, altı arazi sattım. Buraya gelen giden çok vatandaşımız var. Yurtdışında, Almanya’da, İngiltere’de yaşayan vatandaşlarımızdan çok talep var. Ben bile bilmiyorum bu kanal yapılmalı mı, yapılmamalı. Halkın doğru bilgilendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Dursunköy Mahallesi’nde ise Kanal İstanbul Projesi yakınlarından arazi almaya gelen bir yurttaşla da taşınıyoruz. İsminin açıklanmasını istemeyen, Almanya'da şirketi olduğunu belirten ve arazi almak için Türkiye'ye geldiğini belirten yurttaş “Yatırım amacıyla arazi alıyorum. Belki ileride konut yapıp satabilirim” diyor.

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892128-1.

GİZLENEN RANT

“Kanal’ın iki yakasına akıllı şehirler, eko-kentler, tekno-merkezler kurulacağından bahsedilmektedir; hatta ilk açıklamalarda, bu şehirlerin kendi hukuk sistemleri ve güvenlikleri olacağı da zikredildi” diyen ve Sulukule Platformu, Ayazma Mağdurları, İstanbul Kent Hareketleri gibi kent hareketleri içinde çalışan Cihan Uzunçarşılı Baysal şunları söyledi: “Dolayısıyla, sadece inşaat emlak rantına değil akıllı/eko/tekno yaftaları altında gizlenen ranta da bakmalıyız. Dünya üzerindeki bu şehirlerin çoğu, çeşitli yap-işlet-devret modelleriyle kurulan, özel sermaye tarafından işletilen, ulusal güvenlik güçlerinin içeriye giremediği, özel güvenliğe sahip, kendi içlerine kapalı lüks yerleşimlerdir. Bu nedenle, ulusal hukuktan bağımsızdırlar, hesap verebilirlikleri yoktur. Laiklik, kadın hakları, çocuk hakları ihlalleri, özel yaşama müdahale, emekçi cinayetleri, kara para, mafya ilişkileri tekmili birden ihlaller ve rezillikler iktidarının bu kapalı yerleşimlerdeki gelecek tahayyülünü de düşünmeliyiz.”

KANAL İSTANBUL'DA FİNANSMAN SORUNU YOK, TEMEL ATMA ŞOVU VAR

Enerji ve Altyapı Politikalarından sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın iktidarın yarın temelini atacağını duyurduğu Kanal İstanbul’la ilgili finansman bulunamadığına dikkat çekti. Akın, “İktidarın inadı uğruna hem çevre hem de ülke ekonomisi ipotek altına alınıyor”dedi.

Çevresel ve sosyal etkiler, ekosistem ve iklim değişikliği gibi konulardaki prosedürleri nedeniyle 400’e yakın finans kuruluşunun kanalı finanse etmek istemediğini belirten Akın, “Bu durum da iktidarı daha maliyetli ve koşulları daha ağırlaşan bir finansman arayışına soktu” diye konuştu.

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892129-1.

Raporda özetle şunlar yer aldı:

FİNANS KURUMLARI SICAK BAKMIYOR: Türkiye’de enerjiden sağlık kuruluşlarına pek çok alt yapı projelerinde genellikle dış kredi sağlayan yabancı finans kuruluşlarının; çevreye verdiği zarar dolayısıyla Kanal İstanbul projesine destek vermek istemediği ortadadır. Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Uluslararası Finans Kurumu, Alman Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Bankası, Japon Kalkınma Bankası ile Asya Kalkınma Bankası gibi finans kuruluşlarının projenin çevresel ve sosyal olumsuz etkileri nedeniyle kredi imkanı sağlamadığı bilinmektedir.

400’E YAKIN FİNANS KURUMU KREDİ VERMİYOR: Kanal İstanbul projesine çevresel etkileri nedeniyle finans bulunamamaktadır. Kanal İstanbul; uluslararası kalkınma bankalarının yanı sıra uluslararası yatırım yapan fonlar, Ekvator İlkelerini benimseyen ve Birleşmiş Milletler Sorumlu Bankacılık İlkeleri taahhüdünde bulunan ve aralarında Türkiye’deki bazı bankaların da yer aldığı yaklaşık 400 finans kurumu, çevre ve sosyal etkileri dikkate alarak böyle bir projeyi finanse etmeyecektir.

DAHA AĞIR KOŞULLU KREDİ ARAYIŞI: Uluslararası finans kuruluşlarından destek bulamayan iktidarın; mevcut kredi koşullarına göre çok daha ağır koşullarda finansman arayışındadır. Bu durum Türkiye’nin bütçesinin yıllarca adeta ipotek altına alınması anlamına gelecektir. Hangi koşullarda kredi sağlanacağı, hangi tavizlerle imza atılacağı bilinmemektedir. Tek adam parti rejimiyle birlikte 2018 yılından bu yana uygulanan yanlış politikalar ekonomik buhrana neden olurken; Kanal İstanbul’dan kaynaklı büyük yük vatandaşımıza fatura edilecektir.

EMİN KORAMAZ: BU KÖTÜLÜĞE İZİN VERMEYECEĞİZ

İktidarın Kanal İstanbul’a ilişkin tüm açıklamalarının gerçeklikle ilişkisi olmayan, toplumsal algı oluşturmaya yönelik iddialardan oluştuğunu vurgulayan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz şu değerlendirmeyi yaptı:

“En başından bu yana gerçeklik ve ihtiyaç temelinde değil, algı ve rant temelinde gelişen bu projenin ‘temel atma töreni’ iddiası da aslında gerçeği yansıtmamaktadır. Daha önce İBB tarafından da açıklandığı üzere, temeli atılan inşaat, Kuzey Marmara Otoyolu’nun bağlantı yollarından birisine ait. Ama yolun güzergâhı Kanal İstanbul üzerinden geçtiği için sanki Kanalın temeli atılıyormuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892130-1.
Fotoğraf: TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz

DAVALAR DEVAM EDİYOR

Gerçekte ise Kanal İstanbul Projesi’ne ait Çevre Düzeni, Nazım İmar ve Uygulama İmar Planları sürekli olarak değiştirilmekte ve TMMOB olarak bu plan ve projelere ilişkin açtığımız davalar devam etmektedir. Diğer pek çok projede olduğu gibi, bu projede de itirazlarımız üzerine işlemek zorunda kalan hukuksal sürece yönelik siyasal müdahaleler gerçekleşiyor. Kanal İstanbul ile ilgili dava konusu edilen planlarda yapılan küçük değişiklikler, açılan davaları konusuz bıraktığı için, hukuk sürecinin işlemesinin önüne geçilmek isteniyor. TMMOB olarak, geri adım atmayacağımızı ve ülkemize yapılmaya çalışılan bu kötülüğe izin vermeyeceğimizi tekrar ifade etmek istiyorum.En başından beri söylediğimiz gibi İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan orman alanlarının, ekolojik ve biyolojik değerlerin, tarım alanlarının, su kaynaklarının ve sit alanlarının yok olmasına yol açacak bu projede hiçbir kamu yararı bulunmamaktadır. Sermayenin taleplerine ve iktidarın ihtiyaçlarına dayanarak hazırlanan bu proje derhal durdurulmalıdır.”

KANAL’IN İSKİ’YE MALİYETİ 50 MİLYAR TL

31 Mart Yerel Seçimleri ile 23 Haziran’da yenilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimi de Kanal İstanbul Projesi’nin referandumu gibi oldu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu seçim çalışmaları boyunca Kanal İstanbul’a karşı olduğunu ifade etti. Önceki gün de Sazlıdere Barajı kıyısında basın toplantısı düzenleye İmamoğlu, “İstanbul seçimlerinde kampanyamı yürütürken, yaptığım mitinglerde vatandaşlarımıza bu projenin karşısında olduğumu anlattım. Bu projenin İstanbul’a çok ağır ve geri dönülemez felaketler yaşatacağını söyledim. ‘Karşı duracağım’ dedim. Halk da beni seçti. Zaten göreve gelir gelmez de bir önceki yönetimin bakanlık ile yaptığı iş birliği protokolünü feshettik” dedi.

Medyascope yayınında da Ruşen Çakır‘a konuşan İmamoğlu, Kanal İstanbul nedeniyle iktidarın İSKİ’ye milyarlarca liralık bir maliyet yüklemeye çalıştıklarını söyledi. İmamoğlu, “Kanal dolayısıyla İSKİ'ye 50 milyar TL'lik bir maliyet yüklemeye çalışıyorlar. Deplase yapılması lazım, boru hatlarının değişmesi lazım. Net söylüyorum, yapmayacağız. Ne öyle bir bütçemiz var ne İstanbul'un böyle bir projesi var” ifadelerini kullandı.

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892131-1.

KANAL İSTANBUL'UN BİLANÇOSU

Maliyeti: 65 milyar dolar.

Büyüklüğü: 9 ilçeden geçecek kanal; 90 bin futbol sahası büyüklüğünde.

İmara açılacak alan: 10 bin 191 hektar. (Yani Bağcılar'ın 3 buçuk katı bir alan)

Tarım alanları: 20 bin futbol sahası büyüklüğünde tarım alanı yok olacak.

Su kaynakları: Yılda 1,5 milyon İstanbulluya su sağlama kapasitesine sahip Sazlıdere Barajı tamamen; Terkos Gölü'nün bir kısmı yok edilecek.

Kesilecek ağaçlar: 394 bin ağaç kesilecek.

KANAL İSTANBUL SÜRECİ

Kanal İstanbul’dan İlk defa 23 Eylül 2010’da yandaş Hıncal Uluç’un, “Başbakan’dan bir ‘Çılgın’ proje ki..” adlı yazısında projenin içeriği verilmeden bahsedildi.

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892132-1.

Kanal İstanbul Projesi 2011 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı.

15 Ocak 2018 tarihinde projenin güzergâhı açıklandı. Kanal İstanbul’un Küçükçekmece Gölü, Sazlısu Barajı ve Terkos Barajı güzergâhlarından geçeceği kamuoyuna duyuruldu.

Kanal İstanbul ile ilgili ÇED raporu Aralık 2019'da yayımlandı.

Kanal İstanbul ÇED raporuna itiraz sürecinde kış mevsimi koşullarına ve soğuk havaya rağmen sadece İstanbul’da 10 günde 100 binden fazla itiraz dilekçesi verildi. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri önünde uzun kuyruklar oluştu.

halkin-cilgin-projeye-ihtiyaci-yok-892133-1.

19 Ağustos 2020’de İBB’nin Kanal İstanbul projesine ilişkin itirazları içeren “Ya Kanal Ya İstanbul” afişleri gece yarısı polis oldukları belirtilen sivil giyimli kişiler tarafından söküldü.

24 Şubat 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Kanal İstanbul'u yapacağız, inadına yapacağız ve İstanbul nasıl güzelleşecek, bunu da görecekler'' dedi.

Kanal İstanbul’un temel atma töreni olarak açıklanan “Kanal İstanbul Projesi’nin ilk köprüsünün temel atma töreni” bugün gerçekleştirilecek.