Google Play Store
App Store

Kazdağları’nda köylülerin Cengiz’in talanına karşı direnişi sürüyor. Beton dökülmeye başlanan bölgede yurttaşlar, “Burası bizim vatanımız. Toprağımızı Cengiz’e vermek istemiyoruz” dedi.

Halkın direnişini, Cengiz’in betonu örtmez: Madene verecek köyümüz yok
Fotoğraflar: BirGün

İlayda SORKU 

Kazdağları, ülkenin oksijen kaynağı ve doğanın bir parçası olarak, bugün ekolojik direnişin önemli simgelerinden biri haline gelmiş durumda.

Yüzde 79’u maden şirketlerine ruhsatlı Kazdağları’nda yurttaşların mücadelesi devam ediyor.

Çanakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı Hacıbekirler köyünde hayata geçirilmek istenen Halilağa Bakır Madeni projesine verilen çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararının iptaline yönelik davada, Danıştay kararı bekleniyor.

Şirket, kararı beklemeksizin bölgede şantiye kurmaya, ağaçları kesmeye ve beton dökmeye devam etti.

BirGün olarak, Kazdağları’na gittik ve aylardır direnen bölge halkı ile bir araya geldik. Çanakkale Valiliği tarafından 28 Ekim tarihinde ormana giriş yasaklarının 30 Kasım’a kadar uzatıldığı duyuruldu. Girişlerin yasaklandığı bölge, adeta şirket tarafından kuşatılmış durumda. Karardan iki gün sonra ağaç kesimine başlayan şirket için Bayramiç’ten şirketin şantiye alanına kadar, pek çok iş makinesi faaliyet sürdürüyor.

***

CENGİZ’E ÖZEL YOL

Bayramiç ilçesinden, Çan’a kadar uzanan yolda, yol yapım çalışmaları devam ediyor. Şirket, bölgede faaliyete geçmeden önce yolların bozuk olduğunu belirten yurttaşlar, “Kendilerine özel yol yaptırıyorlar. Madene gidip gelen nakliye kamyonları rahat etsin diye asfalt döktürdüler” dedi. Köylere yaklaştıkça henüz tamamlanmayan yolun asfalt kısmı sona erdi ve bizi bozuk köy yolları karşıladı. Harıl harıl çalışan iş makinelerini ardımızda bırakıp rüzgâr enerji santrallarının arasında kalan yoldan Yanıklar Köyü’ne ulaştık.

***

HEM ÇALIŞIYORUZ HEM DİRENİYORUZ

Geçtiğimiz günlerde seslerini duyurmak üzere başkente giden yurttaşlardan biri şunları aktardı: “Yüzlerce ağaç işaretlediler, kesiyorlar göz göre göre. Bu 1 milyon ağaç daha kesilmesi demek, buradaki köylerin haritadan silinmesi demek. Biz işçiyiz, ben şimdi 8 saat hayvanlarla ilgileneceğim. Gece 12’ye kadar da evin işlerini toparlayacağım. Burada mücadeleyi sürdürürken aynı zamanda yaşama da devam etmeye çalışıyoruz. Bu işlerin hepsini bir kenara bırakıyoruz, Ankara’lara kadar gidip eylemler yapıyoruz ki toprağımızı kurtaralım.” Hacıbekirler köyünde maden için arazileri kamulaştırılan Süleyman Güven ise, “Karara karşı dava açtık, sonuna kadar gideceğiz. Madene verecek köyümüz yok” dedi.

***

H. Dönmez

BAŞIMIZA MADEN BELASINI SARDILAR

Yanıklar’da bizi misafir eden ve doğduğundan beri köyde yaşamını sürdüren 75 yaşındaki Habibe Dönmez, “Maden belasını sardılar başımıza. Bizi zehirleyecek madeni neden isteyelim” dedi. Bölgedeki köylerin ‘pek yavuz’ olduğunu ifade eden Dönmez’in tek umudu madenin kapatılması. Maden kapatılmazsa perişan olacaklarını dile getiren Dönmez, “75 yıldır bu köydeyim ben, burası benim vatanım. Maden lazım değil bana. Havam, suyum, toprağım lazım” diye konuştu.

***

MADEN ‘ÖLÜM’ DEMEK

55 yaşındaki Ayfer Keneroğlu ise, madenin kendileri için ölüm anlamına geldiğini belirtti. Bölgede hayvancılık yaparak geçimini sağlayan Keneroğlu, “Biz Kazdağları’nın temiz havasında yaşamak istiyoruz. Zaten yeterince suyumuz yok köyde, hayvanlar için tankerden su taşıyoruz. Maden de yapılırsa ne suyumuz kalacak ne havamız. Maden bize ölüm demek. Biz ölmek istemiyoruz, temiz havada sağlıklı hayatlar yaşamak istiyoruz. Hepimiz hayvancılıkla uğraşan, asgari ücret gibi rakamlarla geçinmeye çalışan insanlarız. Kendi ürettiklerimizi yiyerek, yeri geldiğinde peynir ekmek yiyerek hayatta kalıyoruz. Ormanı da elimizden alırlarsa biz de yok olacağız” ifadelerini kullandı. Yurttaşların deyimiyle, maden sahasının inşası, sadece doğanın talan edilmesi değil, aynı zamanda yıllardır süregelen köy yaşamının köklerinden sökülmesi anlamına geliyor.

Ayfer Keneroğlu (Solda)

Bölge halkından Gülümser Çelik, “Yanıklar’da doğdum büyüdüm, Çan’da yaşadım neredeyse 27 yıl, sonra tekrar köyüme döndüm. Kalp hastasıyım, burada temiz hava var diye geldim. Şimdi havamıza göz diktiler” dedi. Eşi ile yeni emekli olduklarını belirten Çelik, “10 bin lirayla buradan başka şehire gitsek nasıl yaşayacağız? Madenle birlikte yaşamımızı da elimizden almak istiyorlar. Biz hayvancılık yapıyoruz, sütümüzü yoğurdumuzu kendimiz üretiyoruz. Onları da bizden alırlarsa hiç yaşayamayacağız” ifadelerini kullandı.