Yazının başlığını kinaye olsun diye böyle atılmadı; gerçek olduğu için. Kimse kendini kandırmasın. Türkiye’de bütün darbeler, teknik olarak, sağcılar tarafından sağ iktidarlara karşı yapılmıştır. Bütün darbeler de yine bu başlıktaki iyi insanlara hesap ödetmiştir. Halkın dostları, her daim iktidar, koltuk, para pul hevesiyle sokaklara çıkmamış, herkes için eşitlik, adalet ve daha iyi bir gelecek ideali ile hayatlarını riske atmış ve savunmada da en önde yer almışlardır.

Darbelere sevinenlerin arasında halkın dostları yoktur. Darbeleri yapanlar ve darbelerden karlı çıkanlar halkın dostlarını hapse atar, işkence eder, idam ederler. İdam cezası isteyenler arasında da halkın dostları yoktur. Halkın dostları idam cezasını, düşmanları dahil kimse için istemezler.

12 Eylül 1980’de çocuktum. Sabah uyandık babam, amcam, bütün büyükler evde oturuyor görünce şaşırdık. Televizyonda, radyoda o apoletli ve karanlık adamın sesi Türkan Şoray’dan Bülent Ersoy’a dek herkesin ‘yüreğine su serpmiş’ ‘huzur vermiş’. Sokakta askerler kuş uçurtmuyor. Çocuklara dahi silah doğrultulup içeri girmeleri söyleniyor. O günün sonrasında karanlık iyice çöktü. Sıkıyönetim tutuklamalar, işkenceler, idamlar... Bizim evi de bastılar zamanı gelince. İşkenceden geçirdiler, tutukladılar ablaları abileri. Bu abiler ablalar öyle dil olimpiyatı falan yapan ablalar abiler değil, düpedüz halkın dostlarından. Cezaevi kapısında beklemek, ve rutin aşağılamak nedir gördük epey bir süre.

Bir ünlü komedyen o zaman ‘dünyanın her yerinde ordu tutucudur bizde devrimci’ buyurmuştu ama kazın ayağı öyle değildi: O ordu halkın dostlarını tutukladı, işkence etti ve idam etti. Halkın dostları, bu tutuklananların, işkence görenlerin, ve yüzbinlercesi sürgün olanların arasındaydı. Darbeden fayda gören yoktur halkın dostları arasında.

12 Eylül 1980 Cuma günü saat 03.59’da İstiklal Marşı ve Harbiye Marşı ile açılış yapan TRT’de Kenan Evren imzasıyla yayınlanan bir numaralı bildiri okunmasıyla darbe duyurulmuştu. Takip eden dönemde yaklaşık 650 bin kişi gözaltına alındı, ağır işkencelerden geçirildi. 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi idamla yargılanırken, 517 kişiye idam cezası verildi ve 50 devrimci asıldı.

Şüpheli ölümler, işkencede ölenler, cezaevlerinde ölenler, ‘kaçarken vurulanlar’, ‘çatışmada ölenler’, ‘doğal yollarla ölenler’ ve intihar edenler hesaba katıldığında yaklaşık 900 devrimci öldürüldü 12 Eylül’de!

338 bin kişiye pasaport verilmezken, 30 bin kişi ‘sakıncalı bulunup’ işten atıldı ve 14 bin kişi vatandaşlıktan atıldı. yurttaşlıktan çıkarıldı.

23 bin 677 dernek kapatıldı. 3 bin 854 öğretmen, 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işten atılırken binlerce öğretim üyesi görevden alındı. Yüzlerce gazeteci tutuklandı ve gazeteler kapatıldı ve gazeteciler öldürüldü. Türk-İş dışındaki sendikaların faaliyeti durduruldu ve mallarına el konuldu.

Halkın dostları darbelerden medet ummazlar. Yukarıdaki sayılar ironik bir biçimde başarısız olan ‘15 Temmuz darbe girişimi’ sonrası sayılarına benziyor. Ama daha yolun başı. Halkın dostları demokrasiye, dostlarına, komşularına, meslektaşlarına ayrım yapmadan sahip çıkarlar; halkın iradesine, seçilmiş vekillerine, halkın seçtiklerine de sahip çıkarlar.

Halkın dostları 12 Eylül öncesinde de sonrasında da çıkar çetelerinin, gerici din tüccarlarının, patronların hedefi olmuştur. 15 Temmuz öncesinde de sonrasında da durum aynıdır ama halkın dostlarını asla din ticaretinde, rütbe mevki mücadelesinde, para pul peşinde darbecilerle veya iktidarla çirkin pazarlıklar içinde göremezsiniz. Darbeyi yapanlar da ondan fayda görenler de her zaman halkın dostlarına saldırmışlardır. Kurunun yanında yanan yaş diye tabir edilen ekseriyet halkın dostlarıdır.

15 Temmuz darbe girişimi ve sonrası diye uzatmaya gerek yok, Türkiye uzun süredir bir darbe taarruzu altındaydı, şimdi bu taarruzun meyvelerini birileri topluyor. Halkın dostlarını bu çakalların arasında göremezsiniz.

İyi haftalar ve bol şanslar.