Kuzey Kıbrıs'ta Ankara’nın ‘müdahil’ olduğu cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu yarın. Mustafa Akıncı'nın Ankara destekli Ersin Tatar karşısındaki zaferine kesin gözüyle bakılıyor. Akıncı’yı destekleyen eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer, “Halk, kendi iradesiyle kurumlarını seçmeli” diyor.

Halkın iradesi satın alınamaz

Özde ÇELİKBİLEK

Kuzey Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu yarın gerçekleştirilecek. İkinci turda mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Ankara destekli Başbakan Ersin Tatar yarışacak.

Gözler, Adanın federal bir çatı altında birleşmesi taraftarı olan bağımsız aday Akıncı ile iki devleti çözümden yana olan AKP destekli Tatar yarışına çevrilmiş durumda. Adadaki kritik seçimde 198 bin 867 seçmen 738 sandıkta oy kullanabilecek.

Katılım oranının yüzde 52.72 olduğu ilk turda; oyların yüzde 29,84’ünü elde eden Akıncı’nın kazanmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Zira Tatar ilk turda oyların yüzde 32,32’ünü alsa da yların yüzde 21,67’sini alan Cumhuriyetçi Türkiye Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Akıncı’yı destekleyeceklerini açıkladı.Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu olan Serdar Denktaş da Akıncı'ya oy vereceğini ima ederek, partisiyle bağlarını kopardı.

halkin-iradesi-satin-alinamaz-793751-1.

KUZEY KIBRISLILAR KENDİ İRADESİNE SAHİPTİR

BirGün’ün sorularını yanıtlayan eski Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Akıncı’nın seçimleri kazanmasının oldukça önemli olduğunu söyledi. Aynı zamanda eski CTP Genel Başkanı olan Soyer, Ankara’nın seçimlere müdahil olmasını eleştirdi ve şöyle dedi: “Halk, kendi özgür iradesiyle, kendi kurumlarını seçmeli.”

Partiniz seçimlerin ikinci turunda Mustafa Akıncı’yı destekleme kararı aldı. Akıncı’nın kazanması adanın geleceği için neden önemli?

halkin-iradesi-satin-alinamaz-793698-1.Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanlar, adanın bütününde Kıbrıslı Rumlar kadar geleceği belirleme hakkına sahiptir. Bu haklar, uluslararası hukukun temellendirildiği 1960 yasalarıdır. Kuzey Kıbrıs’ta, bu anlaşmalar doğrultusunda kendi geleceğini belirlemeye hakkı olan bir halk yaşar. Bundan dolayı halk, kendi özgür iradesiyle, kendi kurumlarını seçmelidir. Şu anda yaşadığımız gerçeklere bağlı olarak Sayın Akıncı’nın bu çerçevede seçilmesinin gerekli olduğu inancındayım. Bu bütün dünyaya, Türkiye’ye ve bize Kuzey Kıbrıs’ta kendine sahip bir halk vardır mesajını verecek, en temel noktadır. Bu seçimlerin maalesef Türkiye’yi sevenler, sevmeyenler ideolojisiyle sakatlanması çok kötüdür. Sürdürülen bu kampanyayla hem Kuzey Kıbrıs Türk toplumunu bunu en aza düşürmenin yolu kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanların kendine iradesine malik ve sahip bir halk olduğunu mesajını vermektedir. Onun için Akıncı’yı destekleme mesajını vermek gerekiyor.

TÜRKİYE BU TUTUMUNDAN ARTIK VAZGEÇMELİ

Seçimlerden kısa bir süre önce Başbakan Ersin Tatar’ın Saray’da AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte 1976’dan beri kapalı bulunan Maraş’ı tekrardan açacağını açıkladı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’nin değişik iktidarları, Türkiye’deki değişik güçler tarih boyunca çeşitli müdahaleler yapmışlardır. Bu müdahalenin sonucunda kısa vadeli destekledikleri insanlar kazanmışlardır ama sonuç itibariyle Kıbrıs sorununu ve Kıbrıs Türk halkının yiğit gönüllerini kırmışlardır. Biz bu gönül kırıklığını tedavi etmek için çok uğraştık. Belli bir noktaya da bunu getirdik. Şimdi yeniden aynı şeyleri yaşamak beni üzüyor. Dolayısıyla kuzeyde yaşayan insanlar kendi iradelerini belirleyecektir, bunu herkesin bilmesi lazım.

Bir kez daha hatırlatayım; Kuzey Kıbrıslıların, Kıbrıs sorununa dönük ilkesel bir hatası yoktur. Hiçbir zaman da olmamıştır. Türkiye sevgisini yalnızca paraya, Kuzey Kıbrıs’a yönelik kaynak aktarmaya ve aynı zamanda ideolojik formasyonla insanların yaşam biçimine bakarak sevmek ya da sevmemekle ayırmak en büyük zararı verir. Türkiye sevgisi gönülden bir sevgidir. Bunu herkes bilsin, parayla ya da insanların iradesini tutsak alarak bu sevgiyi büyütmezsiniz. Bundan ötürü Türkiye’deki bir kısım siyasal odakların bundan vazgeçmesi gerekiyor. Karşılıklı saygıyı bu doğrultuda yaklaşırsak sağlayabiliriz.

Bugün Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Orta Doğu’da birçok sorun var. Türkiye’nin her tarafında çok büyük tehditler ve sorunlar var. Bu sorunu aşabilmenin en büyük yolu Kıbrıs’ta 1960 anlaşmalarının bize getirdiği temele dayanarak, garantörlükten bahsediliyor ama 1960 anlaşmalarında garantörlüğün dayandığı temel adanın toprak bütünlüğü temelidir. Bu toprak bütünlüğü temelinde Kıbrıs Türk halkının siyasal eşitliği, Kıbrıs adası ve çevresinde garantör ülke olarak uluslararası hukuktan gelen konumunun korunmasıdır. Burada esas olan ve Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğinin temeli budur.

Bu yüzden esas olan nokta Birleşmiş Milletler parametreleriyle bunu ilerletmekti. Bunlar bizim çıkarlarımıza dönüktür. İki ayrı devletten söz edenler esasında gerçek anlamda 1960 anlaşmalarında Kıbrıs Türk halkının eşitliğini ve Türkiye’nin garantörlüğünü tartışmaya taşıyan kesimlerdir. Çünkü bu garantörlük adanın toprak bütünlüğü, Kıbrıs Türk halkının eşitliğini sağlamak içindir. Örneğin, Türkiye Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz günlerde güzel açıklama yaptı. Fransa Güney Kıbrıs’la anlaşıp asker çıkarması, sonrasında savaş gemileri ve uçaklarını konuşlandıracağını açıklamasının ardından Türkiye, bu adım 1960 anlaşmasına aykırıdır dedi, doğrudur. Ama Türkiye’nin yalnızca işlerine gelince 1960 anlaşmasını hatırlamak, işlerine gelmediğinde de iç siyasetinize etkili, dar milliyetçilik ve şoven duyguları besleyip demokrasi uygunu toplumların anlaşmasını unutmak doğru değildir.

ANKARA’NIN MÜDAHALESİ DERİN YARA AÇIYOR

Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Mustafa Akıncı, Kuzey Kıbrıs’ta yayın yapan bir televizyon kanalına konuk oldu, çarpıcı açıklamalar yaptı. Akıncı, “Kıbrıs Türk halkı birilerinin işareti ile hareket eden bir topluluk değildir” dedi ve ekledi: Tıpkı bir zeytin ağacı gibi buralara kök saldı ve kendi özgür iradesi ile demokrasi içinde güçlenerek bu topraklarda var olacak. Lefkoşa, Girne, Mağusa, İskele, Güzelyurt ve Lefke’den yurttaşlarımız kendi özgür iradeleri ile bu seçimi yapacak ve buna bütün dünya saygı duyacak.”

Halkın ortaya koyacağı demokratik ve özgür iradesinin Ankara ile ilişkilerin doğru zeminde ilerlemesine de yardımcı olacağını belirten Akıncı, “Ben Türkiye Cumhuriyetinin bir dostu olarak konuşuyorum. Yapılan bu müdahaleler derin yaralar açmaktadır. Kıbrıs Türk halkının Türkiye Cumhuriyeti’ne yabancılaşması demek tarihsel ve kültürel bağların çok büyük yara alması demektir” ifadelerini kullandı.