1970'lerde "halkın polisi" olmak için kurulan POL-DER'İN Genel Başkanı Sıtkı Öner 79 yaşında yaşamını yitirdi

'Halkın Polisi' yaşamını yitirdi

1970'lerde "halkın polisi" olmak için kurulan POL-DER'İN Genel Başkanı Sıtkı Öner 79 yaşında yaşamını yitirdi.

Gezi Direnişi'nde polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük'ün vurulduğu yere karanfil bırakan, "Halkın Polisi" olarak bilinen Sıtkı Öner, bir aydır tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

Gazeteci-yazar Attila Aşut, Öner'in ardından "1980 öncesinin efsane polis örgütü POL-DER’in Genel Başkanı ve TKP üyesi Sıtkı Öner yoldaşımızı yitirdik(...) Bugün sessiz sedasız aramızdan ayrılan Sıtkı Öner, ikindi vakti Karşıyaka Gömütlüğü’nde toprağa verildi" notunu paylaştı.

1938'de Adana Saimbeyli'de doğan Öner, 1964 yılında polisliğe başladı. 1970'li yıllarda, “Halkın polisi olacağız” diyen polislerle birlikte POl-DER'in kuruluşuna öncülük etti.
14 bin üyeli POL-DER, polislerin iş güvenliği haklarını savunmanın yanı sıra işkence yapmama, halkı koruma, halkın demokratik hakları için mücadele etme gibi yanlarıyla da tarihte önemli bir yer edindi.

GEZİ DİRENİŞİ'NE DESTEK VERMİŞTİ
12 Eylül Askeri Darbesi'nin ardından 1982'de emekliye ayrılan Sıtkı Öner, 2000'li yıllarda Türkiye Komünist Partisi'ne üye oldu. Öner, 2013'te Ethem Sarısülük'ün katledildiği yerde Haziran direnişine destek verdi, Ethem'in vurulduğu yere karanfil bıraktı.
Öner, o gün şunları söylemişti:

"Biz 1970'li yıllarda kamu güvenliğini sağlarken, siyasal iktidarların emirlerini değil, yasa ve hukukun gerektirdiği ve halkın yararına olan uygulama yapıyorduk. İnsanlara baskı uygulanmasına ve işkence edilmesine karşı çıkıyorduk. Faşistlerin saldırmak istediği mahalleleri, katledilmek istenen insanları koruyorduk. O nedenle de halk tarafından saygı görüyorduk.
12 Eylül'le birlikte işkence ve baskılarla anılan polisin saygınlığı da yok edilmiştir. Şimdi Gezi Parkı'nda başlayan ve yurdumuzun her bir köşesine yayılan eylemler, halkın demokratik taleplerini yansıtmaktadır. Polise düşen bu eylemlerin güvenliğini sağlamaktır. Yoksa, "benim polisim" diyerek polisi emir kulu gibi kullanmak isteyen başbakanın kanunsuz ve hukuksuz emirlerini uygulamak değildir.
Genç meslektaşlarımı uyarıyorum. Bugünlerde yaptıklarının hesabını öncelikle kendi vicdanlarına veremeyeceklerdir. Halka uyguladıkları baskı, gözaltılarda yaptıkları işkencelerin yarın hesabı sorulduğunda hukuk önünde de zor duruma düşeceklerdir. Onlara emir veren amirler, üst yöneticiler, tüm suçları bu genç meslektaşlarımızın üzerine yıktıklarında hiç şaşırmasınlar. Geçmişte de bu oyunlar çokça oynanmıştır. O nedenle genç meslektaşlarımız vicdanlarının sesini ve hukukun üstünlüğünü dikkate alsınlar.
Burada vurulan Ethem Sarısülük gibi yiğit bir genci, işçiyi öldürmek polise halkın nefretinden başka ne kazandırmıştır? Halkın karşısında değil, halkın ve haklının yanında yer alsınlar genç meslektaşlarım."

HALKIN POLİSİ'NİN ANILARI
Sıtkı Öner, Pol-Der anılarını kitaplaştırmıştı. "Halkın Polisi Pol-Der Anıları" adlı kitabında şu ifadeler yer alıyor:
"Bir grev, boykot veya gecekondu sözü geçince, akla hemen ‘polis ‘ gelir olmuştur. Çünkü egemen sınıflara sırtını dayamış olan politik çevreler, polisi, bu sınıfların yararına ‘yasal maşa’ gibi, daha genel bir ifade ile, halkı halka karşı kullanagelmişlerdir.
Bir tek şeyin bilinmesinde, hem de tüm politikacılarca bilinmesinde yarar vardır: Polis toplumun karşısında olmaktan ve gösterilmekten artık hoşlanmıyor. Politikacıların ve onların sırt dayadıkları bazı çevrelerin polisi değil, halkın polisi olmak istiyor.”