Halkın sinemacısı Ermanno Olmi de göçtü

Nurettin Ergun

İtalyan sinemasının 1960’larda yapıtlar vermeye başlayan Yeni yeni-Gerçekçilik (Neo neo-Realismo) akımının bir üyesi olarak nitelendirilebilecek Ermanno Olmi, 24 Temmuz 1931’de İtalya’da Lombardia bölgesinde Treviglio kasabasında, bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1950’li yıllarda Roma’daki Edison-Volta Şirketi’nde, şirketin üretim süreçleri, işçilerin yaşam koşulları üzerine, onlarca belgesel çekti.

İşçilerin dünyası ve sorunları hakkında içtenlikli ve dürüst belgeseller yapmak onun ilerde çekeceği uzun metrajlı filmlerinde işçilere ve emekçilere olağanüstü insancıl ve haktanır yaklaşımında etken olmuştur. “Çevreme ve insanlara yaklaşırken işçi kökenli birisi olduğumu asla unutmadım” diyor Olmi. Onun sinemasında bir başka önemli ve belirleyici konu, kendisinin derin Katolik inancı oldu. En ünlü filmlerinden birisi olan ‘Yürüye,yürüye’ (Caminacamina,1983), İsa’nın doğumunu muştalayan işaretlerin göründüğüne inanıp kutsal topraklara doğru yola koyulan bir grup gariban hacının, bu uzun ve zorlu yürüyüşünü anlatır.

Filmdeki hacılar, asla bağnaz ve yobaz kişilikler değil,deyim yerindeyse yarı cahil köylüdürler. Filmde, asla dinsel öğretiler üzerine vaaz ve söylevler yoktur; yalın bir dille köylü/hacıların yüzleştikleri zorlukları nasıl aştıkları anlatılır.
Bir başka ünlü ve ödüllü filmi ‘Ermiş Ayyaş Destanı’nda (La leggenda del santo bevitore,1988) ise günümüz Paris’inde köprü altında yaşayan bir alkoliğin (Rutger Hauer olağanüsü oynar) hikâyesi anlatılır. Alkolik, bir kilisenin yakınlarındaki bir cafe’de, Katolik inancının gereği olarak pazar ayinine katılmak için beklerken, iyi niyetli varsıl birisinden aldığı paralarla, şarap bardaklarını, her keresinde bu son olacak diyerek birbiri ardısıra tüketir ve sonunda gerçekten ayine katılmak için kalkmaya niyetlendiğindeyse ayinin çoktan tamamlanmış olduğunun ayrımına varır. Seyirciye duyumsatılansa , davranış ve sözleriyle onun sanki bir ermiş olduğudur.

1978 yılı Cannes şenliğinde büyük ödülü kazanan ‘Nalın Ağacı’ (L’Albero degli zoccoli,1978) ise, 1900’lerin başlarında Lombardia yöresindeki bir varsıl toprak ağasının çiftliğinde çalışan yoksul köylüler üstüne, onları içtenlikle kucaklayan, olağanüstü şiirsel bir hümanist anlatım başyapıtıdır.

Olmi’nin, İstanbul Film Şenliği’nde izlediğimiz filmi ‘Her Yer Yeniden Yeşerecek’ (Torneranno i prati, 2014), deyim yerindeyse insancıl anlatımın doruğa çıktığı bir yapıttı. Olmi, bu filmde babasının Birinci Dünya Savaşı’nda yaşadıklarından esinlenerek, Alplerin karla kaplı eteklerinde bir avuç askerin sığınaktaki zorlu sağ kalma uğraşılarını anlatmıştı. Liberal din adamı Milan Carlo Maria Martini’nin hikâyesini anlatan ‘Bak, Ben de Sizden Biriyim’ (Vedete, Sono Uno di Voi , 2017) Olmi’nin son filmi oldu.

Bu büyük usta irili ufaklı 94 filmini bizlere bırakarak, 7 Mayıs 2018 günü Venetto yöresinde yaşadığı Asiago kentinde bu dünyaya veda etti.