Halloween: Mutlu cadılar bayramı

Jamie Lee Curtis sosyal medya hesabından, ilk Halloween filminden kırk yıl sonra Laurie karekteri ile geri döneceğini duyurduğundan beri yeni Halloween filmini merakla bekliyorduk. İlk filmin kırkıncı yılına denk getirilerek vizyona sokulan bu filmi, 1978’in devam filmi olarak görmek gerek.

Tüyleri diken diken eden, evde yalnızken dinlenildiğinde insanı paranoyaya sürükleyebilecek etkideki orijinal tema müziğinin piyano tuşları sesini özlemiştik. Film, orijinaline atıfta bulunarak açılış jeneriğini aynı tutmuş. Tek fark; ekranın sol tarafında bu sefer ezilmiş halde duran kabak fenerinin (jack-o-lantern) yavaş bir şekilde, kameranın yaklaşmasıyla kabak sağlamlaşıyor ve böylece uzun bir aradan sonra kabusun geri döndüğü vurgulanıyor.

Son karşılaşma
Laurie, 40 yıl önce kendisini öldürmeye çalışan Michael Myers ile yüzleşmek için onun hapishaneden kaçmasını beklerken, hayali gerçekleşiyor ve ikili bu filmde sağlam bir son karşılaşma yaşıyor. Michael Myers her zamanki gibi korkunç ve kötülüğün vücut bulmuş halinde karşımızda ama Laurie bu sefer fazlasıyla hazırlıklı ve güçlü. Kısacası, bu filmde avcı Laurie, av ise Michael... Filmin en sevdiğim yönü orijinalinden bazı şeylerin alınıp ters yüz edilerek bu filmde kullanılmış olması. Bu orijinal-tekrar-yaratımların arasında spoilersız verebileceğim iki örnekten biri: Lauri’nin torunu Allyson’ın derste pencereden dışarı baktığında dışarıda dikilen ananesi Laurie’yi görmesi. Hatırlarsınız ilk filmdeki bu ürpertici sahnede, Laurie derste pencereden dışarı baktığında dışarıda dikilen Michael Myers’ı görüyordu. Ayrıca ilerleyen sahnelerde Allyson’ın katil Michael’dan kaçarken kasabanın sokaklarında evlerin kapılarını korkuyla çalması aynı ilk filmdeki Laurie’nin yaptığı şeydi.

halloween-mutlu-cadilar-bayrami-525308-1.



Yerleştirilmiş sahneler
Filmin yönetmeni David Gordon Green çoklu denklem kullanarak, bir yandan seriyi eski köklerine geri döndürmeye çalışırken bir yandan slasher türüne daha çok yer vermiş ancak aynı zamanda filmi daha çok bir dram filmi gibi işlemiş. Bir drama yönetmeni yerine James Wan gibi bir yönetmenle bu film nasıl olurdu insan merak ediyor. Peki bu yönetmenle bu film ne derece iyi sonuç vermiş? İşte bu tartışılır. İlk filmin en güçlü yanları maalesef bu filmin en büyük eksikleri.
Carpenter’ın 1978’de çok düşük bir bütçe ile çektiği ilk film, unutulmaz bir atmosfer yaratmayı başarmıştı fakat bu filmde atmosfer oldukça zayıf bir unsur. Bir diğer eksiklik bu filmdeki set up eksikliği yani bir şeyler kurarak filmin yükselmesi eksik. Bunun sebeplerinden biri filmdeki komedi sahnelerinin yanlış yerleştirilmiş olması. Örneğin iki polisin araba içinde sandviç üzerine yaptıkları esprili tartışma rastgele yerleştirilmiş bir sahne gibi duruyordu. Ve bu ve benzeri sahneler filmi odaklandığı yerden savurmuş.

Haluk Bilginer ve karakteri
Evet, Halloween filmi basit olmalı ama filmde hayal kırıklığı yaratan tercihler var. Üçüncül oyunculuklar oldukça kötüydü ve bazı karakterlerle sahneler gereksizdi. Lise dansı, Laurie’nin torununun erkek arkadaşı ile yaşadığı manasız tartışmanın olduğu bazı sahneler bugünün gençlerini etkilemek için yerleştirilmiş demografik tercihlerden kaynaklı ancak film içinde çok sırıtıyorlardı. Filmde, Dr. Loomis' in ölümünden sonra Michael Myers ile ilgilenen ikinci psikiyatrist Dr. Sartain rolünü Haluk Bilginer üstlenmiş. Filmin sürpriz hamlesinin baş aktörü olarak planlanan bu doktor karakteri o kadar kötü yazılmış ki filmden soğudum bir ara neredeyse. Bunun haricinde Michael Myers’ın maskesine kavuşma yolu ‘haydi oradan’ dedirtecek cinsten idi. Bir seri katilin kanıt olarak saklanan maskesini hiçbir savcı yeni yetme podcaster gazeteciye vermez... Aslında tüm bu eleştiriler hayal kırıklığından kaynaklanıyor. En inandığım yapımcı dediğim Jason Blum ile bu filmin daha iyi olacağını beklerken olabilecek en kötü twist bu filme denk geldi. Ama gene de keyifli bir şekilde sinemada izlemelik film. Kaçırmayın.