Uluslararası sermayenin sözcüleri “yakıp yıktılar ateşe verdiler” sözleriyle karalamaya çalışsa da Hamburg’da yükselen dumanlar adaletsizliğe, eşitsizliğe, hukuksuzluğa, sömürü ve savaşlara açık bir başkaldırıydı. Ötekilerin, yok sayılanların, ezilenlerin özetle “yeryüzünün lanetlileri”nin küresel bir isyanıydı.

Evet, araçlar da yakıldı, lüks mağazalar da. Yollara barikatlar da kuruldu, liderler otellere mahsur da bırakıldı. İyi de oldu. Anti kapitalistler, anarşistler, sosyalistler, devrimciler, el ele, kol kola, omuz omuza isterlerse egemenlere dünyayı dar edebileceklerini gösterdiler.

Hamburg, dünyaya adaletsizlik, eşitsizlik, sömürü, savaş ekenlere bir itirazdı. Bir avuç “şiddet yanlısı” anarşistin hezeyanı değildi yani. Bu nedenledir ki lüks otellerde bir araya gelen “küresel köyün efendileri” elbette hoş karşılanmayacaktı. Ve tam da bu nedenle kendilerine “Cehenneme Hoşgeldiniz” denilecekti!

Eşitsizliğin, adaletsizliğin, zorbalığın, paylaşım ve hegemonya çatışmalarının hiç olmadığı kadar nüksettiği bir dönemeçteyiz. Mevcut emperyalist-kapitalist barbarlık düzeni sorunlara her geçen gün yenilerini ekleyerek yol almaya çalışıyor.

•••
Ancak bu böyle gitmez.

Gitmeyeceğini Hamburg ve Maltepe’deki karşı duruşlar gösterdi. Hamburg’daki küresel isyanın bu coğrafyadaki bir yansımasıydı pazar günkü milyonluk miting. Küresel zorbalara da, yerel zorbalara da büyüyen öfkenin içeride de, dışarıda da eşitlik, özgürlük, adalet isteyenleri aralarındaki farklılıklara rağmen yan yana getirdiğinin bir göstergesiydi Hamburg ve Maltepe!

Hamburg da, Maltepe de umutları çoğalttı.

Ezilenlerin cephesindeki umutlar yeşerirken, emperyalist-kapitalist cephedeki ayrışma, çatışma, görüş ayrılıkları derinleşiyor. Hamburg’daki G20 Zirvesi bu durumu bir kez daha gözler önüne serdi. Dünyanın en gelişmiş yirmi ülkesini bir araya getiren zirve aktörlerin kendi aralarındaki anlaşmazlığı ve çekişmeyi somutlaştırdı. İlk kez bir sonuç bildirgesi ortak kararla çıkmadı.

Kapitalizm krizde ve bu krizden çıkması da pek mümkün görünmüyor. Kapitalistler en temel sorunlar konusunda uzlaşamıyorlar.

Alman gazeteleri de günlerdir analizlerinde bu ayrışmayı kapsamlı şekilde değerlendiriyorlar. Örneğin bunlardan biri olan Lausitzer Rundschau gazetesi G20’nin uluslararası sorunların adını anmanın ötesine geçmediği vurgularken, egemenlerin sorunları sadece ötelendiğine yer verdi.

Hamburg’da bir araya gelen egemenlerin insanlığın karşı karşıya olduğu sorunları çözme diye bir derdi de bulunmuyor. Sorunları yaratan aktörlerin o sorunları çözmesi de beklenemezdi zaten.

•••

Bu bir başlangıç.

Dünya her açıdan eşitsizliklerin zirve yaptığı bir süreçten geçiyor. Artan sömürüye, sömürünün yol açtığı eşitsizliğe bir de bizim gibi ülkelerdeki adaletsizlik, hukuksuzluk ve zorbalık eklenince milyonların içerideki ve dışarıdaki muktedirlere öfkesi de her geçen gün büyüyor.

Yeni bir dönemin, yeni bir sürecin arifesindeyiz.

Gelir ve sosyaladaletsizliğin tavan yaptığı, emperyalist paylaşım ve hegemonya çatışmasının kızıştığı, savaşların, çatışmaların eksik olmadığı bir iklimde solun bu koşulları fırsata çevirmemesi için hiç bir neden yok.

Bunun için de halkın arasına karışmalı, derya içinde balık olunmalı. Dışarıdan bakıp en doğru tahlil yapma yarışına girişilmemeli. Yerel ve küresel zorbaların inşa ettiği düzenlere duyulan rahatsızlığın yarattığı “devrimci” potansiyeli sahiplenmeli, onu dönüştürmek için kullanmalı.

Hamburg ve Maltepe siyasetin parlamentolara hapsedilemeyeceğini, sokağın dönüştürücü gücünün nelere kadir olduğunu bir kez daha gösterdi. Muktedirler alacakları her bir kararın, atacakları her bir adımın sonuçlarıyla kaçınılmaz olarak karşılaşacaklarının tedirginliğiyle titredi. Bu korku dahi onlara yeter. Öyleyse Hamburg ve Maltepe ruhuyla yüklenmeye devam. Başka çıkar yolu yok!