Google Play Store
App Store

İktidar ve rejim yanlılarının Erdoğan’ı ‘mazlumların hamisi’ gösterme çabasının Türkiye dışında karşılık görmediği bir kez daha ortaya çıktı. Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Abbas’tan özür bekledi, cevap alamadı.

Hamilik iddiaları sınırı geçemiyor
Fotoğraf: AA

Politika Servisi

İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları 297 gündür devam ediyor. Toplam can kaybının 39 bin 324’e yükseldiği saldırılar sürerken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün Rize’de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı hedef aldı. Erdoğan, Abbas’ın kendilerinden özür dilemesi gerektiğini söyledi.

Konuşmasında Filistin konusu üzerinden muhalefeti hedef almaya çalışan Erdoğan, “Ülkemden bazı siyasi partiler diyorlar ki, ‘Hükümet Filistin Başkanı’nı Türkiye’ye davet etsin, parlamentoda konuştursun’ Size davet etmediğimizi kim söylüyor? Davet ettiğimiz halde gelmeyen Abbas’ın bizden ayrıca özür dilemesi lazım. Biz davet ettik ama gelmedi. Bekliyoruz, gelebilecek mi?” ifadelerine yer verdi. Filistin adına söylenebilecek her şeyi söylediklerini iddia eden Erdoğan’ın Mahmud Abbas çıkışı ise dikkat çekti.

Kendini Filistin hamisi olarak lanse eden, hamasi nutuklarla ‘kahramanlık’ görüntüsü vermeye çalışan Erdoğan’ın bu davetinin reddedilmesi ise tüm bu illüzyon karşısında bir kez daha gerçeği ortaya çıkarıyor. Filistin meselesini ağzından hiç düşürmeyen Erdoğan bir dönem arabulucuk sevdasına soyunmuş neticede o dönem de muhataplık kuramamıştı.

Ancak tüm bunlara rağmen Erdoğan, dilinden düşürmediği Filistin meselesini muhalefete karşı kullandığı bir aparat haline getirdi. Abbas’a verdiği özür dilemeli tepkisinde dahi sözlerini muhalefete olan tepkileriyle bitirdi.

Öte yandan Erdoğan’ın Filistin meselesine yaklaşımı ise rejimin çıkarlarına göre belirleniyor. Geçtiğimiz haftalarda Meclis’e gelen ve görüşmeleri devam eden Hayvanları Koruma Kanunu’na ilişkin yasa teklifine gelen eleştiriler karşısında Erdoğan, Filistin’de katledilenleri kendine kalkan yapmaktan geri durmadı. Kanun düzenlemesini eleştirenlere yüklenen Erdoğan, muhalefeti “Gazze’de masum çocukların katledilmesine sesi çıkmayanlar merhamet dersi veremez” sözleriyle hedef aldı.

Öte yandan savaşın başından bugüne kadar iktidarın dillendirdiği hiçbir hamle gerçek anlamda karşılık bulmadı. Ülkeyi dış politikada da krize sürükleyen Erdoğan, İsrail ile ticari ilişkilerini ülkede artan tepkiler ve bu tepkilerin sandığa yansıması sonucu kesebildi.

Bölgede ‘ümmetin lideri’ rolüne de bürünen Erdoğan, Hamas ile de ilişkilerini bozmadı. Hatta Hamas’ı Filistin’in Kuvayi Milliye’si olarak tanımladı.

Diğer taraftan Erdoğan, savaşı körükleyen emperyalistlerin, Batı’nın ve ABD’nin karşısında da frene basamadı. İsrail yönetiminin, NATO ile ortaklık ilişkisini yine sadece kürsü konuşmalarından eleştirebilen Erdoğan, süreç içerisinde savaş örgütü NATO’nun genişlemesine de tam destek verdi.

Sonuç olarak Filistin’e yönelik saldırılar boyunca savaş edebiyatı yapmaktan öteye geçemeyen Erdoğan’ın görüşme taleplerine Filistinliler dahi cevap vermedi.

Erdoğan’ın Batı emperyalizminin desteğiyle Filistin’e ölüm yağdıran İsrail’e yönelik bu zamana kadarki söylemleri ise havada kaldı. Ekonomik kriz nedeniyle bölgede buhran içerisinde olan, Ortadoğu politikası iflas eden, ülkeyi krizden krize sürükleyen Saray rejimi kürsü konuşmalarından öte geçemiyor.