Almanya‘nın ortasındaki Hanau kenti, altı ay önce yaşanan ırkçı katliama kadar 'masallar kenti' olarak anılıyordu. 19 Şubat 2020 akşamı, bir sağ teröristin gerçekleştirdiği katliamdan sonra kent öfke, isyan, şaşkınlık, hayal kırıklığı, hüzün, korku ve endişenin yaşandığı bir yarım yılı yaşadı.

Geçenlerde bir yerel politikacı kentin 19 Şubat 2020 akşamı öncesi 'normalliği'ne dönmesi talebini dile getirdi, ama artık bu mümkün değil. Masallar kenti, altı aydır ona bu özelliğini 200 yıl önce armağan eden çocukları 'Grimm Kardeşler'lerle değil, katliamda yaşamını yitiren çoğu Hanau doğumlu ve hepsi göç kökenli gençlerle birlikte anılıyor, daha uzun süre de öyle olacak.

Kurbanların aileleri, yakınları, duyarlı Hanau’luların ve ırkçılıkla mücadele aktivistlerinin yarın gerçekleştireceği merkezi eylemin temel taleplerinden biri de bu.

Ferhat Ünvar, Gökhan Gültekin, Fatih Saraçoğlu, Sedat Gürbüz ile Hamza Kurtovi (Bosna kökenli), Mercedes Kierpacz (Polonya kökenli), Kaloyan Velkov (Bulgaristan kökenli), Vili Viorel Pun (Romanya kökenli) ve Said Nasser El Hashemi‘nin (Afganistan kökenli), kentin merkezi bir yerinde, anılarına layık bir anıtla yaşatılmasını istiyorlar. Topluma, gelecek kuşaklara, katliamın kurbanlarını hatırlatacak, insanlığı ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, ayrımcılığa, faşizme, nazizme, aşırı sağa karşı uyanık kalmaya, direnmeye davet edecek bir anıt. Bunun görünür bir yere dikilmesini, mezarlıkta ya da kenar mahallelerde bir köşede sıkışıp kalmamasını istiyorlar.

Bu fonksiyonu şimdilik kent meydanındaki Grimm Kardeşler anıtı üstleniyor. Katliamdan sonra gerçekleştirilen tüm protestolar, resmi, spontan ve bireysel anma eylemleri de hep orada noktalamıştı. O günden bu yana kurbanların resimleri, katliama ilişkin isyan, uyarı ve hüzünü dile getiren pankartlar, rengarenk çiçekler eşliğinde anıtı süslüyor. İnsanlığa birçok sevimli masal kahramanını kazandıran Jacob ve Wilhelm Grimm’in hayatlarının baharında acımasızca kurşuna dizilen Hanau’lu gençlerle birlikteliği daha uzun süre devam edecek.

Almanya’nın dört bir köşesinden binlerce kişinin katılması beklenen eylemde yükselecek diğer talepler de şöyle:

Katliamdan sonra yaşam koşulları alt üst olan kurban ailelerine tazminat verilmesi.

Katliamın tüm ayrıntılarına kadar aydınlatılması, resmi makamların olay öncesi sorumluluk, görev ihmali ve savsaklamaların ortaya çıkarılması.

Bu sorumluluk ve ihmallerden çıkarılan derslerin gerektirdiği siyasi adımların atılması. Bu çerçevede yaşanan ihmal ve savsaklamaların sorumlusu olarak görülen Hessen eyaleti İçişleri Bakanı Peter Beuth’un istifası isteniyor. Federal Meclis başta olmak üzere tüm resmi kurumların nazi sempatizanlarından temizlenmesi de söz konusu siyasi talepler arasında yer alıyor.

Katliamın ardından kurbanların aileleri ve yakınlarının aktif katılımıyla kurulan "Hanau 19 Şubat Derneği“, her ayın 19’unda onları anmak üzere çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyordu. Ancak korona pandemisi koşullarında sesleri ve talepleri fazla duyulmuyordu. Bu ayın 19’undaki eylem Hanau’nun yanı sıra 40 Alman kentinde daha gerçekleştirildi. Binlerce kişinin katıldığı bu eylemlerde ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve aşırı sağa karşı duyarlı olan herkes, yarın Hanau’da gerçekleştirilecek merkezi eyleme davet edildi. Çağrıcılara arasında Hanau Büyükşehir Belediye Başkanı Claus Kaminsky’nin de (SPD) yer aldığı eyleme eyleme Almanya’nın bir çok yerinden aktivistlerin de katılımı bekleniyor.

Hatırlanacağı gibi katliam tüm dünyayı etkisi altına alan korona krizinin hemen arifesinde meydana gelmişti. Katliamın ardından Hanau’da düzenlenen ve on binlerce kişinin katıldığı protesto ve anma eylemlerine, cenaze törenlerinde başta Cumhurbaşkanı Steinmeier olmak üzere Federal Almanya Cumhuriyeti devletinin zirvesi eksiksiz yer almıştı.

Steinmeier ve diğer yetkililer, kimilerinin “aklını kaçırmış bir meczubun bireysel eylemi” olarak görmeye ve göstermeye çalıştığı katliamın bir “sağ terör” eylemi olduğunu başından itibaren net bir biçimde dile getirmişler, öldürülen gençleri “Hanau’nun çocukları” olarak tanımlamışlar ve devletin sağdan gelen terör ve şiddete karşı etkin biçimde mücadele edeceği sözünü vermişler, olayın aydınlatılacağına dair söz vermişlerdi.

“Hanau 19 Şubat Derneği”, aradan geçen beş ay içinde bu sözlerin yerine getirilmediği uyarısını yapıyor. Katliamdan sonra öz annesini öldürüp, intihar ettiği açıklanan teröristin evinin yakınlarındaki bir gençlik merkezine yönelik ırkçı taciz eylemi, katilin Slovakya’da yaptığı silah atışı talimleri, Amerika'ya yaptığı ziyaret, ırkçı ve katliam tehditleri içeren sözüm ona manifestosunun haftalarca internet ortamda kalmasına rağmen bir soruşturmaya uğramaması, katliamdan sonra kimliği tespit edilmiş olmasına rağmen evinin saatler sonra basılması, gibi açıklığa kavuşmamış bir çok hususu hatırlatıp, neden bunların halen aydınlatılmadığını soruyorlar.

Geçtiğimiz haftalarda yeni gelişmelerle tekrar gündeme gelen “NSU 2.0” skandalını da hatırlatıp, emniyet teşkilatı, silahlı kuvvetler ve diğer resmi kurumlarda ırkçılık ve yabancı düşmanlığını tolere eden, destekleyen durumlara dikkat çekiyorlar. Silahlanıp can alan sağcı teröristlerin “bireysel eylemci” değil, toplumda ve devlet kurumlarında yaygınlaşan ırkçı kışkırtmalardan destek alan katiller olduğunu hatırlatıyorlar.

“Hanau bir daha olmasın” diye 19 Şubat kurbanlarının unutulmaması için mücadele ediyorlar.