Kadın işsizliği erkek işsizlik oranından çok yüksek. Prof. Dr. Toksöz, iş gücü piyasasındaki cinsiyetçi tutumun bu oranın artmasına neden olduğunu söylerken Doç. Dr. Memiş, “Kadınların erkeklere oranla iş arama süreleri de daha uzun” dedi.

Hane içindeki kadın emeği görülmüyor

Ekonomi Servisi

İşsizlik ve ekonomik krizden en çok kadınlar etkileniyor. Kriz zamanından ilk ‘gözden çıkarılan’ çalışan olan kadınların işgücüne katılım oranı çok düşük. 2019 yılında her üç kadından yalnızca 1’i işgücüne dahil oldu. Yani her üç kadından sadece bir tanesi ya iş aradı ya da bir yerde çalıştı. Prof. Dr. Gülay Toksöz ve Doç. Dr. Emel Memiş, kadın işsizliğinin boyutlarını BirGünTV’ye değerlendirdi.

Prof. Dr. Gülay Toksöz, ev işlerinde öncelikli sorumlu tutulan kadınların ev dışında gelir getirici bir işle uğraşmasına zaman bırakılmadığını söyledi. Toksöz, “Hanede harcanan emek, değeri bilinmeyen ve görünmeyen bir emek. Türkiye’de istatistiklere baktığımızda kadınların yarısından fazlasının iş gücü dışında bulunduğunu görüyoruz” dedi.

Toksöz’ün değerlendirmeleri şöyle:

hane-icindeki-kadin-emegi-gorulmuyor-805074-1.“Hane içindeki iş gücü kadın ve erkek arasında adaletsiz dağılıyor. Türkiye’deki çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin yetersiz olması da kadınların ev içi işini artırıyor.

Türkiye’de kadın işsizlik oranı erkek işsizlik oranlarından çok yüksek. İş gücü piyasasındaki cinsiyetçi tutum bu oranın artmasına neden oluyor. 2019’da genç kadın işsizlik oranı 15-24 yaş için yüzde 31. En büyük işsizlik ise belli bir eğitim düzeyine sahip kadınlarda görünüyor.”

DİĞER KRİZLERDEN FARKLI

Prof. Dr. Toksöz, Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan krizin diğer krizlerden farklı olduğunu, 2008 krizinde yapmış olduğu bir araştırma ile açıkladı:

“İstatistiklere bakıldığında kadın istihdamında artış çıkıyordu. Buna da bakıldığında ücretsiz tarım işçiliği olarak ortaya çıkıyordu. Ama bu krizde benzer bir şey yaşanmadı. Çünkü bu kriz beklenmedik ve hastalıkla bağlantılı olarak çıktığı için insanların başka sektörlerde iş arama imkânı da ortadan kalktı. Tarım sektörü ciddi oranda geriledi, hizmet sektöründe iş imkân kısıtlı. Devlet politikasında kadın istihdamını arttırmak için sunulan öneriler bir kadın girişimcilere destek iki esnek çalışma biçimlerinin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması olduğunu görüyoruz. Bunların her ikisinin de büyük ölçüde kayıt dışı çalışma olduğunu söylemek lazım. “

MAKAS GİDEREK AÇILIYOR

Doç. Dr. Emel Memiş de kadın ve erkek işsizliği arasındaki makasın son dönemlerde çok ciddi açıldığına dikkat çekti. Memiş, “Eğitimdeki açık kapanmasına rağmen işsizlikte açık kapanmıyor. Demek ki sorun tek başına eğitim değil. Hane içindeki eşitsizlik ekonomik açıdan eşitsizlik gibi konular birbirini tetikleyen konular” ifadelerini kullandı.

İşe alım sürecinde kadınların ciddi engellerle karşılaştığını belirten Memiş: “İşveren tarafından ayrıcı tutum da ayrıca bir konu. Bu da kökleri hane içindeki iş bölümlerine dayanan bir ayrım.Genç kadınlar için yakında doğum yapacaksın gibi ayrımcı tutumlar da görüyoruz. Kadınların erkeklere oranla iş arama süreleri de daha uzun. Kadınların eve yakın iş yerleri aradığını görüyoruz.”

KADIN HEP İKİNCİ KAZANAN

hane-icindeki-kadin-emegi-gorulmuyor-805075-1.Doç Dr. Memiş, eklenti işçi kuramından bahsetti: “Kriz dönemlerinde eklenti işçi kuramı vardır. Bu da şunu söylüyor, işsizlik artınca tek çalışan da işini kaybedince onu telafi edecek kadın oluyor. Kadın hep ikinci kazanan oluyor. Normal ekonomiye geçildiğinde işten ayrılan yine kadınlar oluyor. Fakat pandemi dönemi bambaşka bir ortam önümüze koyuyor.”

Memiş, 2011 yılından itibaren toplumsal cinsiyet noktalarında verilen taahhütlerde geriye gidiş yandığına dikkat çekerek “İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılır noktaya gelmesi elbette ki ekonomik anlamda da eşitsizliği getiriyor. Türkiye’deki muhafazakârlaşmanın, sosyal normların, eşitlik karşıtı otoriterleşmenin kadının iş gücüne katılım oranlarında düşmesine neden olabilir” dedi.