Yine ortada boy boy fotoğraflar. Tank üzerinde, bacak arasına aldığı namluyu fallik sembollü gibi gösterenlerin ve evde elinde tüfekle gezenlerin pozları revaçta. “Topunuz gelin” ya da “Bu sefer boş değiliz” ifadeleri en çok kullanılanlar.

‘Siyasi ayak’ gündemine, ‘darbe’ tartışmaları istinat duvarı gibi örülüyor. Yeni Şafak’ın ‘peçeteden Kaplan’ı yazdı. Erdoğan’ın bir dönem zırhlı aracını tahsis ettiği savcının heykelini dikmek isteyen, yeni köşesindeki satırları ‘Boşnak böreği’ gibi fırına verdi. Küçük Cem ve ‘solaçık Melih’ kervana katıldı.

‘Meczup’ denip geçilemez! 18 yıllık gelenek var. Önce meczuba söyletip, ardından dalga dalga yayıyorlar. Belli ki ‘havuz’ yine talimatlı. Erdoğan, Pakistan dönüşü uçakta ‘basının’, söylentilere ilişkin sorularını yanıtladı: “15 Temmuz’da gerekli cevabı aldılar. Milletimiz, ciddi deneyim kazandı. Böyle bir şey olduğunda artık ‘Kapıdan dışarı çıkalım mı çıkmayalım mı’ demez. Elinde ne var ne yok meydanlara dökülür.”

GÜNDEM SAPTIR

7 Şubat’ta Hatay Valiliği önünde “Çocuklarım aç” diyerek kendini yakan Adem Yarıcı’nın, çocuğuna doğum gününde bir şişe kola almak için borç aldığı ortaya çıktı. Birkaç gün sonra AKP grubunda Erdoğan konuşurken bir kişi “Çocuğum aç” diye bağırdı, gözaltına alındı.

Kısa süre önceki ‘gerginlik merkezi’ Kanal İstanbul’du. Aynı dönemde, ‘Yerli-Milli otomobil’ safsatası, ‘büyük Türkiye masalı’ ile bir hayal ürünü olarak ortaya atıldı (Sahi fabrika ne aşamada, mesai ne zaman başlıyor? Siparişler nasıl gidiyor?). Bu projeler bir süre idare etti ama solukları kesildi.

Rahatsızlık, her kademeye yayılırken AKP’nin oyları düşüp parti içi çatlak derinleşiyor. ‘Darbe söylentileri’ gündemi saptırmanın en kolay yollarından biri.

SAFLARI SIKLAŞTIR

‘Toplumu boş konularda tartıştırıp sorunları gizleme’ taktiğinden daha sık medet uman iktidar ayrıca ‘darbe şaibesini’, parti ve taban kırılmasına karşı tutkal niyetine kullanıyor. Düşman yaratıp kaçanı tutmaya çalışmak ve safları sıklaştırmak hiç eskimeyen ‘Goebbels taktiği’ olarak hâlâ belli ölçüde işe yarıyor. Ama senaryoların, çok tehlikeli bir yere savrulması muhtemel.

ÇILGIN PROJE

“AKP’nin hikâyesi bitti” lafları, siyasal İslam’ın ya da takiyeciliğin ruhunu asla kavrayamayacak olanlara göre. Çünkü hiç hikâyesi yoktu. AKP, toplumsal refah projeleri peşinde koşan bir parti değil, daima dar çevresine menfaat sağlamak ve ülkeyi peşkeş çekmek için yol haritası ile saha açan, kendine Müslüman (Tanımın daha havalısı ‘Pragmatist’tir) bir yapı oldu.

DARBE DARBE ÜSTÜNE DARBE!

Çok yakın tarihte acı deneyimler var. Ülkedeki kırılmalar için darbe değil, darbe lafları bile yetti. 2010 öncesi “Vesayetçi ve darbeciler” çığlıklarıyla bağımsız yargının kökü kazındı. Ucu herkese dokundu! 15 Temmuz kalkışması sonrası ise “Allah’ın lütfu” ile 20 Temmuz darbesi gerçekleşti.

DARBE EKMEĞİ!

AKP, 15-20 Temmuz’un ekmeğini, ‘başkanlık’ dayatması, ‘tek adam sistemi’ ve her istediğini gerçekleştirmek ve sürekli iktidarda kalmak için yaydığı korku iklimi ile yedi. Anlaşılan bir kez daha bu ekmeği yeme ve topluma yedirme isteği var. Oysa farazi ve fanteziler üzerinden bir ülkenin ayarları ile bu şekilde oynamak çok riskli.

KİM YAPACAK BU DARBEYİ?

AKP’nin havuza attığı darbe oltasına, ‘akılsızlar’ da takılıyor. Belge okumayan, Resmî Gazete’yi takip etmeyen, ordu, yargı, emniyetteki tasfiye sayısını bilmeyen fal açıyor! ‘FETÖ’yü işaret eden de ‘Ergenekon’ heyulası arayan da var! Türkiye’de ne derin devlet biter ne cemaatler; doğrudur. Fakat ülkenin yapısı değişeli de çok oluyor.

Ordu, yargı, emniyet boşaltılıp, boşaltılıp tek adam tarafından dolduruldu. 18 yılda, bitmek bilmeyen darbeler, “Bize darbe yapacaklar/yaptılar” algısı ile başladı. Hâkim ve savcıların cüppe iliklediği, emniyet ve TSK’nin Erdoğan’ın ordusuna dönüştüğü yetmezmiş gibi, ‘bekçi’ diye ek birlikler kurulduğu bir dönemde hangi darbeymiş bu?

Ankara kulisleri darbe söylentileri ile çalkalanıyormuş! Doğrudur, Türkiye’de iktidardayken darbe lafı ile bile darbe yapacak güçler de var çünkü!