Google Play Store
App Store

İPA, Türkiye’nin Şeffaflık Karnesi’ne ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda kamu kurumları için denetlenebilirlik ilkesinin tarihe karıştığı, güvenilir olmayan verilerle yolsuzlukla mücadeleden giderek uzaklaşıldığının altı çizildi.

Harcamalar karanlıkta
Halk Bankası’nın reklam giderleri, 4 yılda yüzde 1413’ten fazla arttı. (Fotoğraf: AA)

Ekonomi Servisi

Tek adam rejiminin hesap vermekten uzak yönetim anlayışı Türkiye’yi şeffaflıkta sınıfta bıraktı. Kamu kurumlarının, yurttaşın vergileri ile finanse edilen harcamaları için kamuoyuna bilgi verilmezken, vergi harcama raporlarının gizlenmesi de harcamaların denetlenebilirlikten uzaklaşmasına yol açıyor.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi ve Dünya Bankası’nın Yönetişim Endeksi ile kamu harcama ve ihalelerini inceleyerek hazırladığı Türkiye’nin Şeffaflık Karnesi raporunu açıkladı. Raporda Türkiye’nin ciddi bir şeffaflık kaybı yaşadığına vurgu yapıldı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü verilerinin değerlendirildiği raporda Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele sıralaması da dikkat çekti. Buna göre Türkiye, dünyada yolsuzlukla mücadelede 180 ülke içinde 115’inci sırada. Yolsuzlukla mücadelede şeffaflık, denetlenebilirlik ve kamuoyuna hesap verilebilirlik öne çıkarken, rapor Türkiye’de devlet kurumlarının durumunu bir kez daha ortaya koydu. Kamu İhale Sistemi’nin devamlı değiştirilmesi de kamu alımlarında rekabetçi ve şeffaf eğilimi yüzde 50'nin altına düşürdü. Türkiye'de vergi harcama raporlarının 2018’den bu yana yayınlanmaması da raporda vurgulandı. Vergi harcama raporları, vergi istisna ve muafiyetlerinin kimlere ve hangi sektörlere uygulandığını görebilmek için de kritik öneme sahip.

PARA REKLAMA AKTI

Son 4 yılda kamu bankalarının reklam harcamalarındaki artışlar da dikkat çekti.

Halk Bankası’nın reklam giderleri, sadece 2020-2023 döneminde yüzde 1413’ten fazla arttı. Ziraat Bankası’nın aynı dönemdeki reklam gideri de yüzde 791,82 oranında artış gösterdi.

Bu dönemde enflasyon artışı ise resmi verilere göre yüzde 268,33’te kaldı. Kamu bankalarının reklam harcamaları, 4 yılı kapsayan dönemde enflasyonun çok üzerinde artış gösterdi. Raporda, bu harcamaların medya finansındaki şeffaflık konusunda güvensizlik yarattığının altı çizildi.

Kamu bankalarında yalnızca reklam harcamaları değil, görevlendirme giderleri de şeffaflıktan uzak gerçekleşti.

Kamu bankalarının görev zararı, yani görevlendirme giderleri için harcadığı tutar da her geçen gün büyüyor. 2024'ün sadece altı ayında kamu bankalarına görev zararı olarak yapılan ödeme tutarı 42 milyar 31 milyon liraya ulaştı. 2023’ün tamamında ise iki bankanın görevlendirme harcaması 37 milyar 679 milyon lira olarak gerçekleşmişti. Görevlendirme giderlerinin kimlere ve hangi gider kalemlerine nasıl dağıtıldığı bilgisi ise kamuoyu ile paylaşılmıyor.

Kamu bankalarının reklam harcamalarındaki devasa artışlar medya finansındaki şeffaflık konusunda soru işaretleri doğuruyor.

TVF HESAP VERMİYOR

Doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı olan ve denetimi ile hesap verilebilirliği Meclis tarafından dahi sağlanamayan Türkiye Varlık Fonu da raporda yer aldı. Varlık Fonu’nun anonim şirket statüsüne rağmen vergi ve harçlardan muaf olması ile istediği kadar borçlanma yetkisine sahip olması da şeffaflığı olumsuz etkileyen özellikler olarak öne çıktı. Varlık Fonu’nun borçlanma karşılığında hangi kamu kurumlarını karşılık gösterildiğini kamuoyu ile paylaşma yükümlülüğü yok. Ayrıca milyar dolarlık Kamu İktisadi Teşebbüsleri, Cumhurbaşkanı Kararı ile gerekçesiz biçimde Varlık Fonu’nun portföyüne aktarılabiliyor. Meclis dahil herhangi bir denetim mekanizmasının sürece müdahil olamaması, hak ihlallerine yol açıyor.

Raporda da bu ihlallerin altı çizilerek “2022 yılında 5,6 trilyon lira yani 300,2 milyar dolar büyüklüğe sahip Türkiye Varlık Fonu’nun saydamlıktan uzak bir şekilde gerçek anlamda denetlenmemesi bütçe hakkının açık ihlali anlamı taşımaktadır” denildi.

KÖİ’DE ŞEFFAFLIK YOK

İPA raporunda, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin şeffaf olmadığının da altı çizildi. KÖİ projelerde maliyetlendirme raporları açıklanmıyor. Projelerin kimlere hangi şartlarda ihale edildiği ile ilgili de kamuoyu aydınlatılmıyor. Bu projelerde garanti ödemelerinin hangi koşullara göre belirlendiği de şeffaf değil. Raporda, “KÖİ projeleri nedeniyle ilgili şirketlere bütçeden yapılan garanti ödemelerinin tutarı da bilinmemektedir” denilirken her yıl hangi şirkete hangi nedenlerle bütçeden ne kadar ödeme yapıldığı konusunun da kamuoyunun bilgisi dışında kaldığına vurgu yapıldı. Şeffaflığın sağlanabilmesi ve kamuoyu ile güven ilişkisi kurulabilmesi için projelerin her aşamasında toplumun her kesiminin objektif biçimde bilgilendirilmesi gerekiyor.

Raporda, kamu ihale sisteminin, şeffaflığın en yüksek olması gereken alanların başında geldiği belirtildi. Geçtiğimiz yıl kamunun sözleşmeye bağlanan mal ve hizmet alım tutarı 1 trilyon 612 milyar 377 milyon lira olarak gerçekleşti. Bu tutar, 2023 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya oranı ise yüzde 6,1 oldu. Raporda, "İhaleler için, kamuoyunda kaynakların bazı kişi ve kuruluşlara aktarılıp aktarılmadığı yönünde herhangi bir şüphenin kalmayacak şekilde açıklanması gerekmektedir" denildi. Raporda, açık ihale usulü yerine pazarlık yönteminin geçtiği vurgulandı. Ayrıca istisna ve doğrudan teminle yapılan alımların da sorun alanı olarak öne çıktığının altı çizildi.