Google Play Store
App Store

Sinan Ateş iddianamesi kamuoyunda çok tartışılıyor. İddianamede adı sıklıkla anılan Doğukan Çep, 2018 yılında Hasan Ferit’i öldürdüğü için 35 yıl ceza aldı. Ancak yıllarca yakalanamadı. Ateş iddianamesinde sanıkların ifadeleri de Çep’in yıllarca elini kolunu sallayarak gezdiğini net bir biçimde gösterdi.

Hasan Ferit Gedik’in katili nasıl korundu: Devlet ‘uyudu’, katil durmadı
Gedik’in cenazesine binlerce kişi katılmıştı. (Fotoğraf: Depo Photos)

Mustafa KÖMÜŞ

Hasan Ferit Gedik, İstanbul Maltepe’de bulunan Gülsuyu Mahallesi’nde 29 Eylül 2013’te yapılan uyuşturucuya karşı yürüyüşte katledildi. Açılan dava 15 Şubat 2018’de sonuçlandı. Dava sonucunda ceza alan sanıklardan biri de bugünlerde Sinan Ateş iddianamesinde azmettirici olarak adı geçen isimlerden Dodo lakaplı Doğukan Çep’ti. Çep, yargılama sonucunda 35 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Sinan Ateş suikastına karışana kadar firari olarak yaşadı.

Sinan Ateş suikastına ilişkin hazırlanan iddianamede ifadelerine yer verilen sanıkların anlatımları da Çep’in yıllarca elini kolunu sallayarak yaşadığını ortaya koydu. Bu ifadelere göre Çep, bir süre Gürcistan’a gitti, daha sonra tekrar Türkiye’ye döndü. Hatta Kocaeli’nde bir işyerinin kurşunlanması olayına dahi karıştı. Bu süreçte defalarca polis kontrolünden geçti. Ancak hiçbir şey olmadı. Arsa alış-satışları, galericilik yaptı. Ruhsatsız silah sattı. Başka kişiler üzerinden para alışverişi gerçekleştirdi. Emniyet’le ilişkileri o kadar iyiydi ki Ateş suikastına karışan polisler bile örgüte Çep vasıtasıyla katıldı.

Hasan Ferit Gedik

ARSA SATIYORDU

İşte iddianamede Çep’e dair kullanılan ifadeler:

Mustafa Uzunlar: "Doğukan Çep bildiğim kadarıyla sabit bir işyeri olmamasına rağmen arsa getirirdi ancak benim kendisi ile bugüne kadar bir arsa alışverişim olmadı. Ayrıca bu şahıs zaman zaman cep telefonu üzerinden ruhsatsız silah resimleri gösterir ve satmaya çalışırdı ancak benim taşıma ruhsatlı silahım olduğu için de kendisinden bir silah alış verişim olmadı."

ARAMALARDAN GEÇTİ

Caner Günay: "Bana sormuş olduğunuz şahısların aranan şahıs olduklarını bilmiyordum, hatta Eray ve Doğancan ile yaklaşık 3 ay önce İstanbul Sancaktepe Sarıgazi mahallesinde polis ekiplerinin uygulama noktasına girdik, şahıslar TC kimlik numaralarını söylediler, herhangi bir olumsuzluk olmaması nedeniyle şahısların aranmalarının olmadığını düşündüm. Benzer bir olay da Doğukan ile yaklaşık 5-6 ay kadar önce Kartal köprüsünde yaşandı, ona da herhangi bir gözaltı işlemi yapılmadığı için aranıyor olduğunu düşünmedim. Doğukan Çep ile 1 yıllık müşteri ilişkim vardır. Kimi zamanlarda da Doğukan benden ricacı olarak hesabıma tanımadığım kişilerden para göndertip bu paraları kimi zaman elden kimi zaman da tanımadığım hesaplara aktarıyordu."

Umut Ersoy: "Doğukan Çep’le pek fazla samimiyetim yoktur. Bana galeri işi yaptığını söyledi, o şekilde biliyorum. Hatta bir seferinde İstanbul ilinde Bostancı köprüsü, Ataşehir ve şu an hatırlayamadığım birkaç yerde polis uygulamalarına girdik. Burada ben de Doğukan da kimliklerimizi verdik. Uygulama neticesinde herhangi bir olumsuzluk olmadı, yolumuza devam ettik. Ben de bu sebeple herhangi bir suç işlemiş olduğunu veya olabileceğini düşünmedim."

2019’DA GERİ DÖNDÜ

Ufuk Köktürk: "Doğukan’ın 2017 yılında yargılanmakta olduğu dosyaların aleyhinde sonuçlanıp yakalaması çıkınca firar ettiğini duydum. Gürcistan ülkesine kaçtığını yaptığımız telefon görüşmelerinde öğrendim. 2018 veya 2019 yıllarında Doğukan tekrar İstanbul’a geldi, biz görüşmeye devam ettik. Beni sürekli değişik konumlara çağırırdı."

SİLAHLI SALDIRI

Eray Özyağcı: "Yaklaşık 3-4 ay önce Doğukan ile birlikte Kocaeli ilinde şuan ismini tam olarak hatırlamadığım bir otele gittik, ben araçta bekledim hatta aracı ben sürüyordum, içerden silah sesleri gelmeye başladı, Doğukan ve yanındaki tanımadığım arkadaşları hızlıca araca bindiler ve oradan hızlıca uzaklaştık."

POLİSLERİ GETİRDİ

Bunun yanında iddianamede ifadelerine yer verilen sanıkların tamamı tetikçi Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya götüren iki polis Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak’la kendilerini Doğukan Çep’in tanıştırdığını söyledi.

Örneğin Mustafa Uzunlar’ın polislere ilişkin kullandığı ifadeler şöyle: “Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak isimli şahısları Dodo lakaplı kişi polis olarak bizi tanıştırdı, gelenler 2 kişi idi, 2’si de polis dedi. Bunlardan biri hatta Özel Harekâtta çalıştığını söyledi.”

Bir diğer sanık Osman Bayraktar ise şu ifadeleri kullandı: “Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak isimli şahısları Doğukan Çep ile birlikte otoparka gelmelerinden dolayı tanırım.”

SUİKASTA KARIŞMASAYDI?

Doğukan Çep, eğer Sinan Ateş suikastına karışmasaydı bugün büyük ihtimalle hâlâ firari olarak aranıyor olacaktı. Belki Ali Yerlikaya, İçişleri Bakanı olduktan sonra onu da yakalayıp bir şov da onun için yapacaktı. Belki bir yerde çeteler arasındaki çatışma neticesinde öldürülecekti. Ancak şu bir gerçek ki devletin koruması her zaman onun üstünde olacaktı. Tıpkı firari olarak arandığı dönemde olduğu gibi. Çünkü Hasan Ferit Gedik gibilerin katilleri devlet için cezalandırılacak değil, ödüllendirilmesi gereken kişiler.

‘YARGILAMA SÜRECİ BAŞLAMALI’

Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesinin ardından sessizliğini koruyan MHP Lideri Devlet Bahçeli dün gerçekleştirilen grup toplantısında sessizliğini bozdu. Ateş’in öldürülmesinin ardından baş sağlığı dahi dilemeyen Bahçeli, hazırlanan iddianamenin bir an önce mahkeme heyeti tarafından kabul edilip yargılama sürecinin başlatılması gerektiğini ifade etti. Bahçeli, “Kimin elinde hangi bilgi ve belge varsa mahkemeye sunmalıdır. Şahit olmak isteyenlere mahkeme kapısı açılmalıdır. Televizyon ekranlarında mahkeme yargılanamaz. Sinan Ateş davası derhal başlamalı. Ne biliyorlarsa acilen mahkemeye yetiştirsinler. Bakalım hukuki süreç Ankara’da mı bitecek Pensilvanya’ya mı dayanacak hep beraber göreceğiz" dedi.