Suların yükseldiği Hasankeyf için son çağrı yapıldı. Prof. Dr. Beyza Üstün “Hâlâ bu projeyi durdurma imkânı olduğunu biliyoruz. Bu yıkım projesi bir anca durdurulmalı, baraj kapakları kontrollü açılmalı ve gölet ortadan kaldırılmalıdır” dedi

Hasankeyf için son çağrı: Yok olmadan kurtaralım

Gökay Başcan

Ilısu Barajı’nın su tutmaya başlamasıyla birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan 12 bin yıllık tarihi olan Hasankeyf ve Dicle Vadisi için son çağrı yapıldı. Geçen Temmuz’da baraj kapaklarının kapanmasıyla birlikte su tutmaya başlayan gölet, 20 Şubat’ta Hasankeyf’i tamamen sular altında bırakacak.

Hasankeyf’i ve Dicle Vadisi’ni kurtarma çağrısı yapan, Hasankeyf Koordinasyonu’nun Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın açıklamasına CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm ve Prof. Dr. Beyza Üstün katıldı.

Hasankeyf Koordinasyonu adına basın açıklamasını okuyan Prof. Dr. Beyza Üstün “Her geçen saniye bir canlı, bir ev, bir tarihi olan sular altında kalıyor. Hâlâ bu projeyi durdurma imkânı olduğunu biliyoruz. Bu yıkım projesi bir anca durdurulmalı, baraj kapakları kontrollü açılmalı ve gölet ortadan kaldırılmalıdır. Dicle Nehri özgür akmalı, Antik Hasankeyf kenti yaşamaya devam etmelidir” dedi.

22 köyün sular altında kaldığını belirten Üstün “Nehir boyunda bulunan bu köylerden yüzlerce insan göç etmek zorunda bırakıldı. Baraj göletinden hâlâ etkilenmemiş ya da çok kısmi olarak etkilenmiş olan 147 köy var. Bu köylerdeki insanlar yapay göletin sularının onlara ne zaman ulaşacağını bilmedikleri için büyük bir belirsizlik yaşıyor. Zorunlu kamulaştırma sonucunda göçe zorlan 80 bin insanın çok büyük bir bölümü hâlâ göç etmediği için ortaya çıkacak sosyal ve ekonomik tahribat daha gerçekleşmiş değil. Yeni evler yapılacağı söylenen birçok köyde inşaat çalışmaları başlamadan gölet suları köylere yetişmiş durumda. Boğulmak ile evsiz kalmak arasında sıkışan köylüler çözüm üretilmesini bekliyor.

Tamamen sular altında kalacak 80 köy ve kısmen su altında kalacak 124 köy için DSİ tarafından sadece 4 yerleşim yerinin yapıldığını belirten Üstün “On binlerce insan, aldıkları yetersiz miktarda tazminatla çevre illere göç etmeye başladı. On binden fazla topraksız insan ise hiçbir tazminat alamadan göç etmekte” dedi. Yeni yerleşkeye taşınan insanların ise su sorunu yaşadığını ifade eden Üstün “Hasankeyfliler hep su içinde yaşarken artık içecek su bulmakta zorlanıyorlar. İnsanlara iş olanağı yaratılmazsa ve içme suyu soru bu şekilde devam ederse ilçe sakinleri yeni yerleşkeden de göç etmek zorunda kalacak” diye konuştu.

Hasankeyf için tüm topluma çağrı yapan Üstün sözlerini şu şekilde sonlandırdı “Ne yazık ki bütün bu suçlar işlendiğinde bölge baroları olmak üzere barolar sorumluluklarını yerine getirmedi. Yıkım ele alındında her bir işlemin suç olduğu ortadayken, bu suçu ortaya çıkarma ve bu talanı durdurma durdurma imkânı varken sessiz kalınmış. Barolar ve avukatlara çağrımızdır, lütfen varoloşunuzun gereğini yerine getirmek için gerekli adımları atın. Kamuoyu ve sanatçılara da çağrımız var. Daha önce bu alanın yok edilmesine karşı yükseltmiş olduğunuz sesinizi daha da yükseltin. Sessiz kalan sanatçıların da artık ses çıkarması gerekiyor. Bu artık bir tercih meselesi değil, sorumluluktur.”